Part 2

54 9 2
                                        

Yanlış bir şeyler varsa lütfen görmezden gelin ve eğlenmeye bakın ♥️





Evine giden o işlek caddede karşıya geçerken yolunu iyice kontrol etmediği için son hızda gelen otomobilin çarpması ile yere savrulmuştu. Şimdi ise kolunda serumlar , vücudunun belli yerlerinde sargılar ile yatıyordu.

Yoğun verilen ağrı kesiciler yüzünden gözlerini aralamakta biraz zorlanıyordu. Yarıya kadar açabildiği gözleri odada kısaca gezinmişti. Ne olduğunu , ne yaşadığını kestirmeye çalışıyordu. Çok kısa sürede odaya gelen hemşire gözlerini açtığını görüp büyük bir gülümseme ile sakin olmasını tembihliyor ,neden burada olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Serumlarını kontrol etmiş ,nasıl hissettiği konusunda bir kaç cümle alıvermişti ağzından. Odanın dışına çıkar çıkmaz arkasından Kai ve Sehun odaya dalmıştı. İkisinin gözleride ağlamaktan kızarmıştı.

'' O kadar korkuttun ki bizi gözünü açamayacaksın zannettik bir an.'' burnunu çekerek konuşan Kai'ye karşı yavaşça gülümsemişti.

'' Bir yere gitmedim buradayım işte.'' parmağını yavaşça havaya kaldırmış eline dokunmuştu. Sorun yok demeye getiriyordu ama vardı. Sadece şuan farkında değildi. Durumu çokta kötü değildi. Bir hafta geçtiğinde görevlendirilen bir hemşire ile hastane koridorlarında kısa yürüyüşler yapıyordu. Yine o günlerden birindeydi ancak bugün biraz daha yollarını uzatacaklardı. Uzun koridorlardan geçip gittikleri sürede lobiye gelmişlerdi. Kısa bir mola verip mavi koltuklara oturmuştu. Biraz soluklanmaya ihtiyacı vardı. Rahatsız hastane kıyafetlerini biraz çekiştirip derin bir nefes alıp verdi. Tedavi olmaya gelen bir sürü insan vardı. Sonuçlarını bekleyenler ,yakınları olanlar , terli terli su içip üşüten küçük çocuklar ,aşılarını olmaya gelmiş bebekler...Gülümsedi.

Gözlerinin altına gelmeye başlamış saçlarını eliyle geriye doğru tarayıp yaslandı. Kafasını tam tersi yöne çevirmiş ,bir kolonun üzerine koyulmuş boy aynasında kendisini gördü. Nefesinin kesilmesine neden olan bir şey vardı ancak orada. Kafasını çevirip yanına baktı .Boştu. Aynaya geri baktığında ise yanında bacak bacak üstüne atmış , hafifçe kendisine dönük ,bedenen ondan küçük ama aynı yaşlarda görünen biri oturuyordu. Rengi gittikçe soluklaşırken ,korkudan eli ayağı titremeye başlamıştı. Yanında ki ise kafasını yavaşça eğip gülümsemekle yetinmişti. Gözü seyirmeye başladığında ise gördüğü beden ayaklarını indirmiş yanından kalkmış el sallayıp kaybolmuştu. Yanına gelen hemşire ,sarımtrak olmuş tenine hayretler içerisinde bakakalmış ,elinde ki suyu hızlıca ağzına götürmüştü. Elleriyle gözlerini iyice açmış sağını solunu kontrol etmiş ne olduğunu çözmeye çalışıyordu. Hemşirenin ve hastanenin sesi gittikçe boğuklaşmış ,gözlerinin etrafı kararmaya başlamıştı. Ağzını açamıyor tek bir noktaya dalıp gitmişti. Etrafında gelişen olayları algılamakta zorluk çekiyordu. Her bir hareket saatler sürüyormuş gibiydi. Sırtında hissettiği sedyenin soğuk süngeri ile odasına geri götürüldüğünü anlamış gözlerini yummuştu.

Odaya geri getirildiğinde kısa süreli bir baygınlık geçirmişti. Hemşire yaptıkları yürüyüşün ağır geldiğini düşünüp ,fenalaşmasının nedeni olarak bunu sunmuştu doktoruna. İşin aslı böyle değildi ancak Chanyeol ağzını açmak istemiyordu. Delirdiğini düşünmelerini istemiyordu. Olmayan şeyler görüyorum diyemezdi. Onu kapatmalarını istemiyordu. Sadece bir kerelik gördüğünü düşünmek istiyordu. Öyle olmasını umuyordu.

_______________________________________

Hastanede geçirdiği iki hafta daha sonra nihayet taburcu olma zamanı gelmişti. Kai ve Sehun'un evinden getirdiği temiz kıyafetlerini giymiş ,o rahatsız edici hastane kıyafetlerinden kurtulmuştu. Çıkış işlemleri halledildikten sonra çevirdikleri bir taksi ile Chanyeol'ü evine bırakmışlardı. Telefonunu sürekli yanında bulundurması ,bir şey olursa saat fark etmeksizin aramasını yüzden fazla kez tekrar edip yanından ayrılmışlardı. Hastane aynasında gördüğü o beden ile bir kaç kez daha karşılaşmıştı Chanyeol. Ya yanında duruyordu ya da oturuyordu. Bir seferinde de aşırı odaklanmış , kitap okurken görmüştü onu. İlk seferinde ki gibi korkutucu gelmiyordu artık. Hatta sevimli olduğunu bile düşünmüştü ama şuan biraz farklı hissediyordu. Hastane ortamında bir sürü insan vardı. Korktuğu pek söylenemezdi. Evinde tek oluşu kalbinin çok hızlı atmasına neden oluyordu. Onu görmek istiyordu ancak içinde giderek artan bir korku vardı.

Koltuğuna oturmuş ,çok özlediği televizyonunu açmıştı. Sakinleşmek için saatlerce televizyon izlemişti. Ekranda gördüğü her ayna aklına onu getirmekten başka bir şey yapmıyordu. Sıkıntıyla derin bir kaç nefes alıp vermişti. Ellerini sertçe dizlerine vurup koltuktan kalktı. Mutfağa geçip koca bir bardak su içip ,yaslandığı tezgahta kendini cesaretlendirdi. Hazır olduğunu düşündüğü bir zamanda banyonun kapısının önüne gelmişti. Sadece aynalarda görebildiği bu bedeni burada da görecek mi merak ediyordu. Kapıyı araladı kafası yere eğik bir şekilde içeri girdi. Gözlerini fayanslardan hiç ayırmadan lavabonun başına geldiğinde elleri titremeye başlamıştı. Sıkıca yumduğu gözlerini kafasını kaldırana dek hiç açmadı. Nefes alıp araladığında ise onu göremedi. Yüzünü aynaya iyice yaklaştırdığında açısına giren alanla onu görmüştü. Belinde beyaz bir havlu vardı. Elleriyle de saçlarını hızlıca kuruluyordu. Chanyeol onu ilk defa böyle görmüştü. Kısa bir kahkaha atıp , tek kaşını havaya kaldırıp izlemeye devam etti. Kahkahasını duymuş olmalı ki havlulu beden hızlıca ona dönmüştü. Kocaman gülümseyip ,görüş açısından birden çıkmıştı. Şaşkınca nereye gittiğini çözmeye çalışıyordu. Ayna karşısında bir sağa geçiyor, bir sola geçiyordu. Tam pes edeceği zamanda ,üstünü giyinmiş bir şekilde tekrar geri gelmişti. Aynada onu baştan aşağı süzmüş tek elini havaya kaldırıp güzel olduğuna dair onay vermişti.

''Güzel görünüyorsun.'' sesini duyup duyamadığını merak ediyordu. Umutlu bir bekleyiş ile konuşmuş tepkisini anlamaya çalışıyordu. Aynada ki beden yanına gelip durduğunda bir süre gözlerine baktı. Işıl ışıl parlıyorlardı. Gülümseyip omzuyla Chanyeol'un omzuna yavaşça vurup kafasını aşağıya eğdi. Bu hali o kadar sevimli gelmişti ki gözüne, hafif bir rüzgar gibi gelen dokunuşunun hissini sorgulamadı bile.

''Utanabileceğini hiç düşünmemiştim. Sanırım bundan sonra daha çok yapmalıyım. Sürekli benimle olacak mısın ama ? '' bir elini ensesine atıp ovaladı. Nasıl bir cevap bekliyordu emin değildi. Konuşup konuşamadığını bilmiyordu. Saniyelik bir bekleyiş ile bedenin eliyle 'biraz bekle' dediğini anlamıştı. Elinde küçük bir not defteri ile gelen beden tekrar yanında ki yerini almıştı. Cebinden çıkarttığı kalem ile hızlıca sorusunun cevabını yazmış göstermişti.

'' Bana güzel göründüğümü söyleyen ilk kişisin. Ne yapacağımı bilemedim.'' kafasını hafif yana eğmiş yan bir gülüş atarken Chanyeol gözlerini kocaman açmış ona bakıyordu.

'' Ben sesini duyabilirim diye umut etmiştim.'' bir elini kaldırıp karşısında ki aynaya iki kere tıklattı. '' Sanırım bu şey, senin tarafından ses geçirmiyor.'' karşısında ki beden kafasını onaylar şekilde aşağı yukarı salladı. Chanyeol aklına daha yeni gelen bir soru ile heyecanla tekrar konuştu.

'' Adın ne ? Sormayı unuttum özür dilerim. Benim adım Chanyeol .Park Chanyeol.'' ayna karşısında ne zamandır duruyor emin değildi ayakları yorulmaya başladığı için sırayla havaya kaldırıp biraz silkeleniyordu. Beden bu halini fark etmiş gözleriyle ayaklarına kısa bir bakış atıp defterine bir şeyler yazdı.

'' Bunları konuşmadan önce sanırım senin dinlenmen gerek Chanyeol. Yorulduğunu görebiliyorum. Lütfen odana git.''

'' Ama gidersem seni göremem odam da bir aynam yok.'' beden onu onaylamıştı.

'' Biliyorum. Yarın odana bir tane almaya ne dersin ? O zaman daha rahat oluruz.'' Chanyeol bu fikri sevmişti. Onaylayıp iyi geceler dedikten sonra koyu mavi ile dekore edilmiş odasına geçti. Yarın okulundan sonra ilk iş olarakta odasına boy aynası alması gerektiğini beynine not etti.


ReflectionWhere stories live. Discover now