13.BÖLÜM "SADECE SANA İHTİYACIM VAR"

290K 8.8K 2.8K
                                    

İYİ OKUMALAR DİLERİM 💐    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İYİ OKUMALAR DİLERİM 💐    

Kendisine doğru uzattığım montu aldığında hâlâ Semum'a bakmıyordum. Mesih bardağı kavrayan elini ağır bir şekilde dudaklarından ayırarak masaya bıraktı. Kısık gözleri suratımda gezinirken diğer bardağı kavrayınca az öncekini bitirdiğini yeni idrak edebilmiştim. İçeceği dudaklarına götürdüğünde gözleri aşağılara doğru kaymış, üzerimi incelemişti. Yaygın bir biçimde siyah geniş deri koltukta oturmuş, sırtını koltuğa yaslayarak kasıklarını öne doğru itmişti. Sertçe yutkunarak onun yaptığı gibi bende kendisini süzmeye devam ettim.

Altına giydiği koyu tondaki pantolon siyah postallarıyla müthiş bir uyum sağlamıştı. Üzerinde olan güçlü ve geniş göğsünü fazla cazip gösteren kazak ve ceket onu mümkünmüş gibi daha da çekici göstermişti. Bakışlarım yüzüne çıktığında ucu hafif yana doğru yatmış olan saçlarına kaydı gözlerim. Ellerimi daha fazla sıkarak bakışlarımı ondan ayırmaya çalıştım. Gözlerini daha fazla kısarak elindeki bardağı sıkıp dizinin üzerinde tuttu. Başını hafifçe sağa doğru eğerek çok önemli ayrıntılar taşıyan bir esere bakar edasıyla inceledi tüm detaylarımı.

Bakışlarımı güçlükle ondan çekip kafamı önüme çevirdiğimde, Semum'un çoktan gittiğini fark ettim. Şeydalar bar masasına doğru adımlarını atarak yanımıza gelmişlerdi. "Mekânı beğendin mi?" bağırdı hareketli melodiyi bastırmaya çalışarak. Başımı sallamakla yetindim. Bir süre sonra Semum geri gelmişti. Yanımıza bir barmen gelince masadaki herkes istediği içkileri söylemişti. Daha önce hiç içki içmediğim, aynı zamanda da merakım olmadığı için alkolsüz bir şey istedim.

"Ne zaman gideceğiz?" Asılsız soru yönelttiğimde Şeyda gözlerini devirdi. "Elis. Biraz hayatı boş vermeye ne dersin? Kafanı dağıt ve despotluğu bırak." İki avucumun içindeki bardağı daha fazla sıkarak etrafa bakınmaya çalıştım. Doğru söylüyordu, bunu yapmalıydım fakat... Yapamıyordum, bu tarz şeylere alışık olmasam da beni en çok zorlayan alışkanlıklar değildi. Şu an ona bakmasam bile, üzerime sapladığı mavilikleriydi. "Seyda, Lidya konusunu ne yapmayı düşünüyorsun?" Onat ortaya yeni bir konu açınca Şeyda rahatsızlık duyarak cevap vermedi. "Kız geçen gün çok kötüydü."

"Bilmiyorum Onat. Her şeyi zamana bırakmak istiyorum."

"Zaman, ikinizi de yıpratmaktan başka bir şey oluşturmayacak. Bu çocukluğu bitir, bir an önce" hayretle kaşlarını kaldırıp, yavaş bir ahenkle başını onaylamaz anlamda salladı. "Sana inanamıyorum, bunun çocukluk olduğunu nasıl düşünürsün?" Ses tonu, hesap sorma tınısına karışarak çıkmıştı. Semum sinirlenerek konuşmaya dâhil oldu. "Onat, kafan mı iyi kardeşim?"

"Abartıyor." Dedi Onat. Şeyda'nın gözlerinde hüznü görünce bu görüntüye daha fazla dayanamayarak müdahale ettim.

"Bak. Konunun ne olduğunu bilmiyorum ama Şeyda'nın üzerine çok gidiyorsun. Demek ki bir bildiği var. Lütfen karışma." Şeyda hüzün dolu gözlerini etrafa çevirip, içlerinin dolmasını engellemeye çalışırken Onat masanın üzerindeki elini dudaklarına götürüp, tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu.

KURALSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin