2.8

1.7K 181 93
                                    

Multide Yiğit var

Yiğit'ten

Çantamı sıraya fırlatıp oturduğum gibi kafamı sıraya gömmüştüm. Asya tüm gece benimle konuştuğundan tüm gece uyuyamamıştım. Konuşacak birine ihtiyacı olduğunu biliyordum ve onu anlıyordum ama konuşmak için en uygun zaman gece saatleri miydi cidden?

Zaten gözüm kapalı dinlediğim için çoğu anlattığı şey aklımda bile kalmamıştı, anlaşılan iyi bir dinleyici sayılmazdım.

"Yiğit, kantine gidiyorsun değil mi?" diyen Nil ile hayır dememe fırsat kalmadan Nil konuşmaya devam etti. "Bana da bir tost al benim acil bir işim var geleceğim hemen." diyerek sırama para bırakmış ve hemen sınıftan çıkmıştı.

Oflayarak sıramdan kalkıp parayı cebime atıp sınıftan çıktım. Gitmeme gibi bir şansım da vardı ama belki en azından uykum açılırdı. Doğrusu okula gelene kadar da uykumun açılması gerekiyordu bu düşünceme bakarsak ama zararlı çıkacağım bir şey yoktu sonuçta.

Kantinde sıra olan 2-3 kişinin arkasına geçip etrafa bakınırken Asya'nın bir kızla konuştuğunu görmemle bakışlarım orada sabitlenmişti. Kiminle konuşuyordu? Kızın yüzü bana dönük değildi, kim olduğunu çıkaramıyordum bile.

"Oğlum put gibi dikileceksen söyle de bilelim."  diyen kantinci ile irkilip ona doğru dönmüş ve tostu alıp Asya'nın yanına gitmiştim.

Kızla Asya hâlâ konuşurken yanlarına gittiğimde gördüğüm kişiyle yutkunmadan edememiştim. Benden mesajla ayrılan sevdiğim kız...

Gördüğüm tanıdık yüzle duraksamış, bir şey söyleyememiştim. Söyleyecek bir şey bulamıyordum. Bir şey demeden beni terk ettiğinde yaşadığım o duyguların hepsini teker teker baştan yaşıyordum. Canım yanıyordu, ona olan duygularım artık bitmişti ama yine de can yakması garipti.

"Selam vermek için gelmiştim, gitsem iyi olacak." diyerek hızlıca yanlarından ayrılırken  Defne'nin arkamdan seslendiğini duymuştum ama ne durmuş ne de ona bakmıştım. Hızlıca sınıfa gitmiştim.

Onu gördüğümde neden böyle hissetmiştim? Ona olan tüm duygularımı kalbime gömdüğüme yemin edebilirdim ama az önce yaşadığım o duygu karmaşası da neydi öyle?

Elimdeki tostu Nil'in sırasına bırakıp kendi sırama geçip kafamı tekrar sıraya gömdüm. Gözlerimin dolduğunu kimsenin görmesini istemiyordum, kimseye bir açıklama yapmak istemiyordum.

Geçen sene dershanedeydik ve o dershaneden ayrılınca onu görmediğim için duygularımı içime atmam kolay olmuştu ama şimdi... tekrar karşımda duruyordu.

"Yiğit, uyuyor musun?" diyen Kerem'i duyduğumda uyuduğumu düşünsün diye ses çıkarmamıştım ama Kerem beni düşündüğümden daha iyi tanıyor olmalıydı. Uyumadığımı anlamıştı.

Omzumdan tutup kafamı sıradan kaldırmam için zorladığjnda ona baktığımda şaşkınca bana bakmıştı. Genel olarak neşeli olan bendim, beni mutsuz görmeye hiç alışmamışlardı.

Bir şey sormadan sarıldıktan sonra sırtıma destek vermek için birkaç kez yavaşça vurmuştu.

Onu atlattığımı düşünürken neden çıkıp gelmişti? Neden tekrar karşıma çıkıp yıkılmamı sağlamıştı?

Neden ona olan duygularımı atlatamadığımı fark ettirmişti bana?

Kerem geri çekildikten sonra bir şey sormadı ama anlatmamı istediğini anlayabiliyordum. Merak ediyordu, ne olduğunu bilmek istiyordu.

"Sonra anlatsam, olur mu?" diye mırıldandım. Sesim çok kısık çıkıyordu ama Kerem duymuştu, sorun yoktu.

"İstediğin zaman anlat, isterse gece yarısı olsun Yiğit. Ben arkadaşın olarak hep yanındayım." dediğinde burukça gülümsedim.

Kerem'in desteğini gerçekten hissedebiliyordum bu yüzden kendimi her zaman ona daha yakın hissetmiştim. Kerem'i gerçek anlamda kardeşim gibi gördüğümden Asya'yı sevmesi bile sorun olmamıştı benim için. Kerem'e güveniyordum, Asya'yı mutlu edebilecek biri varsa da bu Kerem'in ta kendisiydi.

Okul bittiği gibi grubumuz zaten dağılacaktı, aramız şimdiden açılmaya başlamıştı bile. Böyle olmasını istemesem bile böyle olacaktı. Aşırı sıkı bağlarla birbiribe bağlanmış bir arkadaşlık sayılmazdı bizimkisi. Başlarda öyleydi ama gittikçe bu bağlar zayıflamıştı. Şimdi de kopmak için geri sayıyorlardı.

Kerem'in asık suratını gördüğümde onun da bir sorunu olduğunu anlamıştım. Anlatmasını istediğim gibi anlatacak gibi dueuyordu, içini dökmek istiyordu ama ben üzgün olduğum için bunun doğru bir an olmadığını düşünüyordu.

"Senin ne sorunun var?" diye sorduğumda omuz silkti sadece.

"Asya'da sürekli omuz silker, bu bir sorun var demektir. Anlatıyorsun hemen." dediğimde tereddütle bir şeyler anlatmaya başladı.

"Asya engelimi bir türlü kaldırmıyor. Başta beni bulduğu için diye düşünmüştüm ama ay tutulmasına 5 gün kaldı, ona söyleyeceğim şeyler vardı. Şimdi nasıl söyleyeceğim?"

"Git yüzüne söyle."

"Onu ay tutulduğu zaman yapacağım işte. Planım var." derken kendi kendine gülümsemişti.

"Böyle gülersen ben çok yanlış anlarım ama." dediğimde gülmüştü.

"Engelim olmasaydı Asya planımı görebilir ve sana anlatabilirdi ama hayır, sana anlatmayacağım. Asla ama asla senin kardeşin olduğundan değil." derken son cümlesini vurgulamıştı. Dediğine gülmeden edemedim.

"Söylerim, engeli kaldırır."

Ay tutuldu | TextingOù les histoires vivent. Découvrez maintenant