"all i am is a man,"

6.9K 269 109
                                    

"ben sadece bir adam,"


odama vuran rahatsız edici gün ışığıyla esnemiş; yüzümü yıkamak için tuvalete gitmiştim.

tuvaletteki işlemim bittikten sonra haftada en fazla iki kez yaptığım kahvaltı kısmına geçtim. dersimin başlamasına daha 45 dakika vardı, bu nedenle yavaş yavaş hareket ediyor, güzelce kahvaltımı yapıyordum.

sıcacık dilim ekmeğine sürdüğüm nutella'yı afiyetle yerken içeceğim ilacım aklıma gelmişti, bitmesine birkaç yudum kalmıştı ve ilacımı içmeden birgün dahi geçiremezdim.

nutellalı ekmeğimi ve bir bardak soğuk sütümü bitirdikten buzdolabında duran hiatus adlı ilacımdan bir yudum içtim.

evdeki işlerim bittikten sonra kalkar kalkmaz giydiğim kıyafetlerimi düzelterek yerde duran çantamı alıp evden ayrıldım. dersimin başlamasına 15 dakika vardı, üniversite ile oturduğum evin arası 5-10 dakikaydı, gitme hızıma bağlı değişiyordu bu süre.

ne hızlı ne yavaş yürümemin ardından 8.5 dakika da üniversiteye varmıştım.

bahçeden geçerken etrafta gözlerimi gezdirmiş ağacın altında oturan alfaları izleyen omegaları gürünce gözlerimi devirerek önüme döndüm. yakışıklı alfa görünce dayanamayan omegalar; omega ırkımızı pisletiyordu. alfalar içinde aynısı geçerliydi tabii, güzel omegaları gören alfalar, alfaların namını kirletiyordu. 

dersimin olduğu salona yönelirken birinin omzuna çarpmıştım. sadece omuzlarımız çarpsa iyiydi, dudaklarımız birbirine nazikçe değmişti. üst dudağı, alt dudağımın iç kısmına çarpmıştı.

alfaydı.

"üzgünüm, canınız acıdı mı?" dedim endişeli sesimle. sizli konuşmamın nedeni alfa olması değildi, üniversitedeki kişilerle yakınlık kurmazdım pek, kendimden büyük sınıflardan biriyle asla kurmazdım. bu nedenle yakınımdaki kişilerle konuştuğum gibi konuşmazdım.

"bir dahakine önüne baksan iyi olur, kendi adıma üzgünüm." dedi kalın sesi ve çatılan kaşlarıyla. ilk baştaki cümlesini kullanmasa ne olurdu ki? alfalığı mı elinden alınırdı?

siyah saçları, biçimli kaşları, biçimli burnu, burnunun ucundaki minik beni ve farklı göz kapakları vardı alfanın.

benden, iki yaş büyüktü; göğüsündeki iğneli kağıtta yazan 'kim taehyung, 4. sınıf' yazısıyla anlamıştım

kaşlarını çatarak bakmasından rahatsız olurken daha fazla konuşmadan saygıyla eğilerek yanından geçip gittim.

dersimin olduğu amfiye girerken alfanın seslenmesiyle olduğum yerde durmuş parmak uçlarımdan arkama döndüm.

"efendim alfa?" dedim birkaç adımla yanına vardım, ne uzak ne yakındık.

"nesin sen?" dedi gözlerime bakarak, kokumu almaya çalışıyordu, endişelendiğim için yaydığım feromonlarımdan ötürü.

hıçkırdım.

daha fazla gerilen ortamda kalmamak için alfanın gözlerine bakarak sorusuna karşılık vermiş, tekrar amfiye doğru yönelmiştim.

"ben sadece bir erkeğim."

arkadaslar oncelikle uyarimi yapmak istiyorum, omega, alfa benim icin sadece okudugum ficlerden ibaret. cok bir bilgim yok, yanlis kelimeleri, yanlis bir sekilde kullanabilirim, beni uyarabilirsiniz, saygi cercevesi icinde olmak sartiyla.

ve duz yazida cok iyi degilim, kendimi gelistirdigimi umuyorum, gelecek bolumler duz yazi olacak, umarim.

inci küpeli oğlan, adlı hikayeme bakmayı unutmayın.

iyi sagliklar.

sweater weatherWhere stories live. Discover now