Kara cennet

Cinayet

 İlya ve Mizerne asansörden indiğinde lüks mobilyalar ile döşenmiş aydınlık bir koridor onları karşıladı. Sol duvardaki az bir şekilde aralanmış yönetici kapısı kendini tasarımı ile belli ediyordu. İlya ve Mizerne ellerindeki silahlar ile hızla oraya yöneldiler. Kapı eşiğine geldiklerinde bir süre susup içeride birisi olup olmadığını anlayabilmek için kapının ardını dikkatle dinlediler. İçerisi gece yarısındaki bir ara sokak kadar ıssız ve dingindi. Yine de birisi olma ihtimaline karşın ani bir baskınla içeriye daldılar. İçerisi teknolojik sistemler ile donatılmıştı ve pek çok kontrol parametresi vardı. Odaya girişlerinin ardından koltukta oturan müdür hızla onlara silahını doğrulttu belli ki ses çıkarmamasının sebebi onların gelişini beklemesiydi. İlya hızlı bir refleks ile köşede duran yemek masasına siper aldı. ardından silahını çıkartıp doğru anı bekledi. Zaman normalde olduğundan çok daha yavaş akıyordu. Müdür masaya 2 el sıktıktan sonra Mizerne yana yatık masanın sol köşesinden fırlayıp müdürün kafasına nişan aldı ve ateş etti müdürün gözüne isabet eden kurşun gözünün ve beyninin parçalanmasına sebep olmuştu. Hapishane müdürü kendini yere atıp acı içinde bağırışlar attı ve bir süre sonra sesi kesildi. Artık sesi çıkmamasına rağmen vücudu hala kasılıp her kasılışında göz yuvasınan oluk oluk kirli kan akıyordu. 

 Bu esnada Mizerne ve İlya kontrol düğmelerinden hangisinin hapishane mahkum hücrelerinin açılmasını sağlayacağını anlamaya çalışıyordu. Sonunda doğru düğmeyi bulan Mizerne tüm mahkumları serbest bıraktı ve anons cihazından " Bütün mahkumlara sesleniyorum! Anlık olarak bütün hapishane genelinde büyük bir isyan başlamış ve Müdür öldürülmüştür eğer yaşamak istiyorsanız! Eğer özgürlüğünüzü istiyorsanız! Gözünüz arkanızda kalmadan savaşın!" diyerek bütün mahkumlara seslendi. Kameralardan monitörlere gelen görüntülerde bütün katlarda isyan çoktan başlamıştı...