8- Alışma süreci

Start from the beginning
                                    

Jungkook omuz silkip odadan çıkarken lucas in her zaman haplari koyduğu yere gitti ve dolabı açarken paketi kapıp geri jiminin yanına döndü. Aynı şekilde oturuyor gözleri boşluğa bakarken dalmış görünüyordu jimin. Sağ eliyle düştüğü kolu olan sol bileğine hafif hafif masaj yapıyordu kendince. Fazla mi açımıştı acaba canı?

Yine bir atak geleceğini bildiği için kendini tekli koltuğa atıp sesli bir şekilde oturdu amacı jiminin  dikkatini çekmekti ve olmuştu. Bakışları , çekik gözleri onu bulmuştu. Jungkook hapı içip jimine buz vermeyi düşünüyordu. Ama önceliği haptı. Neden jimin olsundu ki?

Hapı ağzına atıp kafasını geriye atarken farklı bir âlemde gibi hissediyordu. Kendinden geçmiş gibiydi.Kendini kaybederken duyduğu sesle bakışları odanın kapısına kaydı.

Jimin önce ağzını birkaç kere açıp söylemek istedi ama daha yeniden terslenmek istemediği için omuzlarını düşürüp kendine bakan bedene karşı ruhsuzca konuştu.

"Bugünkü seansa geç kalma. İyi günler" üstüne geçirdiği montu ve elindeki çantası ile toparlanıp kapıdan ayrıldı.

"Ama koluna buz koy-" dış kapının sesi evde yankılandı.

~

Jimin arabasından inip evine doğru adımladı saat sabah 7 idi ve uyumak için 3 saati vardı. Kendini yorgun hissediyordu bu yüzden bu saati meditasyon yerine uyumaya ayırdı.

Omzundaki çanta ve montu geniş salondaki L koltuğa atıp mutfaktan bir soda çıkarıp birkaç yudum aldı bakışları buzdolabına kaydı ve üst rafından buz çıkarıp üstündeki tişörtü çıkardı. Buzu bileğine yerleştirip merdivenlerden yukarı, yatak odasına çıktı. Buz henüz yeni koymuştu fakat umursamadı daha sonra sarabilirdi.

Kendini yatağına atıp yorgani kafasına geçirip ufak bedenini yorgan altına gömdü. Bunu yapmadan uyuyamazdı.

Kalbinin neye kırıldığını bile bilmiyordu.  jungkookun davranışları kabaydı evet fakat herkese karşı değildi. Kendisine karşı sürekli laf çeviriyor tersliyordu. Nerde hata yapıyordu? Ona yaklaşırken artık her kelimesini, hareketini çok kez düşünüyor yanlış anlaşılmaktan korkuyordu.

Mesleki hayati boyunca tuhaf insanlar görmüştü. Jungkook tuhaf değildi: kendini tanrı sanmıyor, siyah şeylere dokununca lanetlediğini düşünmüyor, kızıl saçlı insanların onu öldürmeye çalıştığını düşünmüyordu. Böylesine  hastalarına bile umut olmuştu.

İyileştirmişti. Fakat hepsi iyileşmek istediği için iyileşiyordu. Jimin insanlar ve duyguları arasındaki arabulucuydu bir nevi. Ayna gibi: insanların kendilerinde göremediklerini onlara gösteriyordu.

Fakat jungkook aynaya bakmıyor, elindeki siyah boyayla her defasında bir fırça atıyor etrafı karanlığa gömüyordu.

Jungkook kendiyle yüzleşmek için fazla korkaktı, jiminde yüzleşmesini sağlayacak kadar inatçı.

~

Bu sefer jungkook geç gelmemiş aksine evde vaktin gelmesi için dört dönmüş evde duramayınca yarim saat erken gelip koltuklarda oturmuştu öylece. Önündeki dergide bakışlarını gezdiriyor , klinikteki diğer birkaç doktorun odalarından çıkan hastalarını izliyordu. Jiminin odasından henüz kimse çıkmamıştı.

Yaklaşık 15 dakika sonra odanın kapısı yavaşça açıldı ve beyazlara bürünmüş bir kadın elinde sıkı sıkı tuttuğu atkıyla odadan temkinli adımlarla çıkmıştı. Jungkook ayağı kalkıp personelin yanına gitti.

"Benim sırama ne kadar kalmıştı?"

"15 dakikanız var bay jeon" arkadan duyduğu ince sesle iki kişi de başını çevirdi.

drug addict- JikookWhere stories live. Discover now