70.

559 47 6
                                    

Eve geldiğimde üstüme rahat bişeyler giydim sonra da mutfağa geçip buzdolaptan bi gazoz alıp koltuğa oturdum.
Televizyondaki dizime hapis olmuştum. Etrafımda ne oluyor hiç fark etmiyordum. Ben buraya geldiğimden beri baya dizici olmuşum. Nerdeyse her akşam bir dizim vardı.

Zil çalınca yerimden sıçradım. Acaba Celo mu geldi? Uğracağını söylemişti ama bu kadar geç olacağını sanmamıştım. Kapıyı açınca önümde Akın duruyordu. Durmak iyidi, nerdeyse yere bırakıyordu kendini. Gerçekten darma dağındı.
"Ne var?" Sorup kollarımı kavuşturdum.
"Girebilir miyim?" Sesi çok zayıf gelince hemen telaşlandım. Yine mi bıçaklandı acaba?

Kapıyı tamamen açtım ve Akın yanımdan Salona geçti. Kapıyı kapatıp Akını takip ettim. MaşAllah iyi alıştırmış kendini, her iki günde bir geliyordu.
"Ne işin var burda?" Akın dolu gözlerle bana bakınca kollarımı bağlanmış halden çözdüm. Ne oldu ya? "Yine mi yaralandın?" Cevap vermeyince kendim bakmaya karar verdim. Siyah kazağını kaldırıp vücuduna baktım. Bişey yoktu. Neden geldi o zaman? "Ya cevap versene Akın! Niye burdasın?!" Akın tavana bakıp sakinleşmeye çalıştı.

"Haklıydın."

Efendim? Kaşlarımı çatıp Akını iyice inceledim.
"Ona her baktığımda, her öptüğümde seni görüyorum! Her yerde sen varsın!" Yutkundum ve Akından bir adım geri çekildim. "Gitme!" Beni ellerimden tutup kendisine çekti. "Ben kaldıramacağım bir yükün altına girdim. Ben bu kızla evlenemem Berrak." Başımı salladım. Korkuyor, hepsi bu.
"Akın sen sadece acı çekmekten korkuyorsun. İlk düğünün kötü bir son aldı diye ikincisinden korkuyorsun." Akın hızla benden ayrıldı. "Psikolog mu oldun başıma Berrak? Korku morku yok!" Susup Akının çaresizliktem dolmuş gözlerine baktım. Hızlıca nefes alıp veriyordu, teni bembeyazdı, hiç sağlıklı görünmüyordu..

"Ben Yasmini sevmiyorum. Senin yerini kimse dolduramaz Berrak."

Bunca zaman duymak istediğim cümleyi kafama attı.
Bir ay boyunca Akından bunu duymak istedim, itiraf etsin, beni istediğini söylesin istedim ama şimdi gerçekten duyunca hiç hayalimdeki gibi değildi.
Tam tersi, her şeyi daha da zorlaştırdı. Akın evlenecek. Bu cümle hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Bana asla geri dönmeyecek, dönemez.

"Eve git Akın."

Akına arkamı dönüp elimle hıçkırlarımı duymasına engel oldum. Sevdiğim adam tam arkamda duruyordu ama ne o bana nede ben ona dokunabiliyordum. Dik durmam lazım, birimizden biri sorumluluğu alması lazım. Akın şimdi bir salaklık yaparsa ben onu durdurmam lazım.

"Tamam! Kabul ettim sen sevme beni!"

Bağırması bütün evi doldurdu. Yanımdaki masaya tutunup akan göz yaşlarımı zapt etmeye çalıştım.
İçimden Allaha dua ediyordum, Akın gitsin evimden çıksın, bana şimdi daha çok acı çektirmesin.

"Beni umursama, bana bakma tamam! Her şeye razıyım!"

"Sadece bana sarıl."
Sesi çok sessiz olmuştu.
"Nolursun bir kez, bana eskisi gibi sarılır mısın?"
Akına döndüğümde bana yaş dolu gözlerle baktı
"Sarılır mısın?"
Titrek sesi bana son adımı attırdı.
Kollarımı sırıtına bağlayıp yüzümü boynuna sakladım, tıpkı eskisi gibi. Kollarını belimde hissedince rahatladım. Akına sarılmak ne demek yeniden anladım.

Sadece bir adama sarılmıyorsun. Bu dünyada en sevdiğin kişiye sarılıyorsun. Biliyorsun; Akın beni tuttuğu müddetçe bana kimse bişey yapamaz, kimse bana zarar veremez ve biri beni incitmeye kalkarsa bu adam dünyayı yakar sadece senin saç teline zarar gelmesin diye.
Beni alıştırmasın buna. İki gün sonra başka kadına evet diyecekti, buna bir sarılış engel olamaz.

Akın daha da sıkı sarıldı bana ve rahat bir nefes verdi.

"Teşekkür ederim."

İntikam - çukur -Where stories live. Discover now