51.

587 39 9
                                    

"Celo o torbayı bana ver! O Karaca için!" Celasunun elinden torbayı alıp hemen Karacanın odasına geçtim. "Müsade var mı Karaca hanım?"
Gülerek yataktan kalkıp beni içeriye aldı. "Oo alışveriş yapılmış." Başımı sallayarak elimdeki torbayı Karacaya verdim. "Düğün için sana elbise aldım! Tabi beğenmezsen başka bişey almaya gideriz." Karaca elbiseyi torbadan çıkartınca az şaşırmadı. "Berrak bu çok güzel!" Diyip aynaya geçti. "Ay hemen deneyim!" Gülümseyerek üstünü değişsin diye odadan çıktım.

Yanımda bir kapı kapandı. Akın?
"Berrak?" Şaşkınca Akına baktım. Onun Yasminin odasında ne işi vardı? "Siz Efsunla alışverişde değil miydiniz?" Başımla onayladım. "Geri döndük." Akın anlayışlı başını salladı. "Sen o odada naptın?" Yasmin odadan çıktı ve bana selam verdi. Gülümseyerek selamı karşıladım. Akına bakıp aşağıya indi. Ne oluyor burda? Benim nişanlım o kızın odasında ne arıyordu?
"Yasmin yardım istedi de." Kaşlarımı çattım. "Ne yardımı?"

Tam o anda Karaca kapıyı açtı.
"Berrak bu elbise çok tatlı oldu ya, sağol gerçekten!"
İki sahne içinde Akın yanımdan kaybolmuştu. Benden kaçıyor mu ? Sorumu bile cevaplamadan gitti ya. Karacaya beni kollarına çekince kendime. "Güle güle giyin." Karaca bana bakıp bişey olduğunu fark etti. "Akın mı?" Yavaşça başımı salladım. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Akının ne işi var orda ya? Yardım istese Salonda, Mutfakta sorabilir yani. Neden odasına çağırıyor?

Karaca beni aniden odasına çekip kapıyı kapattı. "Bak Berrak seni telaşlandırmak istemediğim için söylemedim ama.."
Kalb çarpışlarım hızlandı. Ne söyleyeceğinden gerçekten korkuyordum, ya Akınla Yasminle bi arada gördüyse?

"Sen yokken bunlar hep kayboluyorlar."
Kalbim çatladı. "Yok yanlış görmüşsündür." Diyip güldüm. Akın yapmaz. Bu kadarını yapmaz.
"Dikkat et Berrak."

Salona indiğimde başım çatlıyacaktı. Kulağımdaki çınlama bir türlü geçmiyordu, tam tersi, daha da yükseldi. Gözlerimi sıkıp tekli koltuğa tutundum.
"Berrak iyi misin?" Salihe bakıp hemen başımı salladım. "İyim, iyim Akını gördün mü?" Salih hayır diye cevap verdi. Duvarlara tutunarak mutfağa ilerledim. Düşmek üzeriyken Cumali abi beni tuttu.
"Şt Berrak ne oluyor?" Çınlama daha da sesli oldu. Siktir ya kafam çatlasın kurtulayım bu acıdan!
"Berrak!"

Akını görünce çınlama yavaşça dindi. "Ben.. Başım ağrıyor sadece." Akın beni kolumdan tuttu. "Emin misin? Hastaneye gidelim mi?" Elimle başımı masaj ettim. "Gerek yok. Biraz uyuyayım geçer." Akın beni odamıza kadar getirdi. Beni yatağa yatırıp ve üstümü örttü. "Al şunu iç." Elime bir bardak su verdi. Doğrulduğumda elime bişey battı.
"Bu ne?" Diyip sivri nesneyi incelemek için elime aldım.

Elimdeki altın küpeyi görünce ağızım açıldı.
"Akın bu ne?" Kaşları çatık bana baktı. "Küpe?" Yutkundum. "Kimin bu?" Akın omuz silkti. "Senindir gülüm. Başkasının küpesi ne işi var bizim yatağımızda?" Gözümdeki yaşları bastırmaya çalıştım. "Bu benim değil." Küpeyi yatağın yanındaki komidin üstüne koydum. "O zaman çamaşırlarla düşmüştür." Gergince etrafa bakınarak gözlerimi kaçırdı. Ben abartıyorum. Kesinlikle abartıyorum ben. Akın yorganı omuzlarıma kadar çekti.
"Uyu sen şimdi."

Yalan üstüne yalan söylüyordu.
Çarşafları üç gün önce değiştirmiştim ve bu küpe ortada yoktu! Aklımda bir isim vardı ama Allaha dua ediyordum onun küpesi olmasın diye..

İntikam - çukur -Where stories live. Discover now