05.

1.2K 54 3
                                    

-BERRAK-

Efsunla konuşurken onun güveni kazanmaya çalıştım, başardım da sayılır. Çok saf ya, garibim. Yamaçla bir ilişkisi vardı ama bana bittiğini söz verdi. Kesin bitmedi. Ona nasıl baktığını gördüm.

"Seninle konuşmak çok iyi geldi." Gülümseyerek onayladım. Ah be Efsun abla, çok sıkıldım seninle konuşurken. "Ne ara bu kadar olgunlaştın sen?" Kahkaha atıp yere baktım. Ailem beni bıraktığından beri? Annem Çağatayı herkesten daha çok sevdiğinde? Babam sadece oğullarını sevdiğini fark edince?

Efsunla vedalaştıktan sonra odama girdim. Sonunda kurtuldum şu salaktan. Odamda Yamaç oturuyordu. Ha, salağımızın sevgilisi çıktı karşıma.
"Akına selam söyledim." Onaylayıp çantamı şifoniyerin üstüne bıraktım. "İyi yaptın şimdi hadi git koş! Sahibin seni bekliyor! Hadi!" Yamaç gülerek bana doğru yürüdü. "Sevdim seni."
Diyerek odamdan çıktı.
Mal mı ne?

Bütün gün burda oturmaktam canım sıkılıyordu. Arık bir türlü kafamdan çıkmıyordu ve bişey yapamayınca daha çok deliriyordum. Tamam Yamaç burada, elimizde ama bu bana yetmez.
İntikamımı o Cumali denen piç den almam lazımdı.
Ama nasıl?
Ben hayatımda hiç kimseye zarar vermedim ki, yani fiziksel olarak.
Annemin silahı geldi aklıma.

Hemen yatağımdan kalkıp Annemin odasına gittim. Allahtan banyodaydı. Nasıl açıklayacaktım? Çekmeceleri aradım ve sonunda silahı buldum.
E bunda mermi var mı? Bir düğmeye bastığımda şarjör elime düştü. Doluydu.
Yan tarafdaki su kesildi. Siktir!
Hızlıca tabancayı belime takıp odadan çıktım.
Oh be.

Odamdan ceketimi ve çantamı aldım. "Berrak hanım, Babanız sizi bekliyor." Off! Ondokuz yıl boyunca halimi hatırımı sormadı şimdi de rahat bırakmıyor! Silahı çantama sakladım ve Babamın ofisine geçtim.

"Beni çağırmışsın." Babam onayladı ve önündeki koltuğa işaret etti. Oflayıp oturdum. Umarım uzun sürmez. "Nerye gidiyordun?" Babamın gözü çantama takıldı. "Şimşeğe." Babam gözlerini devirdi. "Sen laftan anlamıyor musun Berrak?" Tırnaklarımı avucuma bastırdım. "Ben abimin son hatırasını o pislik köpeklerin elinde bırakmam! Alınmıyorsun dimi Yamaçcım?" Yamaç gergince başını salladı. "Müsaadenle Baba." - "Bitirmedim Berrak!"
Yarı yolda durdum. "Berrak bir iş çıkarırsan seni geri İsviçre'ye gönderirim." Gülüp Babama döndüm. "Nolur gönder. Göndermezsen de bu şehiri yakarım!" Babam ayağa kalktı. "Haddini aşma Berrak! Babanım ben senin!" Gülüp yere baktım.
"Baba mı? Allah aşkına bi bırak ya." Boğazım bağlandı. "Sen ne ara bu kadar saygısız oldun?" Dişlerimi sıktım. Silahı çekip onu vurmamak için kendimi zor tutuyordum. "Sen yokken, yani hayatımın onsekiz yılda."

Kapıyı arkamdan çarpıp evden çıktım.
Ben ağlıyor muydum? Göz yaşlarımı silip arabama bindim.

Çiftlikte bir süre şimşek ile ilgilendim sonra çiftlikten uzaklaştım. Hayvan silahı duyunca korkmasın diye. Ormana girdim ve yanımda getirdiğim şişeleri kesilmiş bir ağaç gövdesine dizdim.

Çantamdan silahı çıkarıp sıktım. Niye olmuyordu lan? Ha doğru, silahı geriye çekip hedefimi yeniden göze aldım. Sol gözümü kapatıp konsantre olmaya çalıştım.
Bir.. İki... Üç!

Sıktım ama kurşun şişenin yakına bile gelmedi. Off! Tamam bu biraz zaman alır.
Telefonumdan ,Nimet' diye bir şarkı açtım ve yine denedim ama yine şişeyi vuramadım!
Sinirden üç defa havaya sıktım! "Niye olmuyor bu?!" Sinirleniyordum. Bu benim zaaflarımdan biri, çok sabırsızım. Bir iş hemen benim istediğim gibi olmazsa deliriyorum.
Umutsuzluktan iki defa bir ağaca ateş ettim.

"Yavaş kızım!"

İntikam - çukur -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin