14.

914 50 3
                                    

Odamda tavana bakıp kendi düşüncelerimi dinliyordum. "Aşkın ilk göstergesidir." Yok ya. Ne aşkı? Merak ettik işte. Merakı aşkla bir koyamazsın.
Sadece hikayesini merak ettim. Neden bu kadar kırık? Dedesine pusu kurmak için ne yaptılar bu oğlana?

"Berrak yemeğe gelmeyecek misin?"
Serene bakıp ayağa kalktım. "Geliyorum."
Birlikte yemek odasına geçtik ve herkes yerine oturdu. Babam tabiki masanın başına.
Annem ile Süreyya sürekli laf sokuşturuyorlardı. Çağatay ile Ögeday da öyle. Off..
Babamın bakışı bana çarptı. "Niye yemiyorsun Berrak?" Önümdeki tabağa baktım. Ben balık sevmem ki. "Baba ben balık sevmiyorum." Babam gözlerini devirdi. "Sana mı uyacağız bundan sonra Berrak?" Kaşlarımı çattım. "Ben bişey demedim ki?" Çağatay sessiz bir kahkaha attı.

Masadan kalktım. "Berrak otur." Sinirli Babama baktım. "Tokum." Diyerek odadan çıktım. Burada kalamam şimdi. Çantamla arabama binip sürdüm.
Nereye soruyorsanız..
Çukura.

Koçovalı evinin arkasında durdum. Buradan direk yemek odasına baka biliyordum. Masadaki herkes gülerek yemeğinin tadını çıkarıyordu. Akın kardeşine ekmeği uzattığını gördüm. Bu muydu mutlu aile hayatı? Akını gülerek gördüğümde benim yüzümde de gülümse büyüdü.
Ama sonra gerçek yüzüme vuruldu.
Ben bu hayatı hiç yaşamayacağım.

Göz yaşlarımı silip Çukurdan çıktım. Müziği sonsuza kadar açtım. Kendi düşüncelerimi kendi dertlerimi duymak istemiyordum artık. Yeter.
Şimdi anladım şu Çukur sevgiyi. Aile bunlar. Herkes birbirinin kardeşi, abisi. Bizde böyle bişey yok, imkanı olsa Çağatay beni kesin geri İsviçreye yollar. Bu bizim ailemiz.

-

Gece yarısı ormanda oturup içiyordum. Çiftliğe bile uğramadım. Bilekliğime baktım. Bu dövme ve şimşek.. abimin son hatıralarıydı.

Abim beni masaya oturttu ve dizimdeki ve elimdeki yaraları temizliyordu. Çok yanıyordu ama gıkım bile çıkmadı. Tam yara bandı yapıştırmak istediğinde Babamlar geldi. "Buranın hali ne?!" Diye bağırdı. Korkudan kulaklarımı kapattım. Arık babama baktı. "Kek yapmak istedik, sonra toplarım ben Baba." Babam bize yaklaştı. "Ne oldu sana?" Yere bakıp sustum. "Berrak!" Ağlamamak için gözlerimi kapattım. "Adam gibi oynayamıyor musun?" Bir damla yaş aktı gözümden.
"Ee yeter!" Abime baktım. "Kız düştü işte! Olur bunlar çocuk daha ne istiyorsun?" Babam abime tokat atıp gitti. Hemen masadan atlayıp abime sarıldım. "İyi misin?" Gülerek beni kucakladı. "İyim tabi berro, şimdi otur bakalım."
Beni yine masaya oturturdu ve yaralarımı sardı..

Simsiyah gökyüzüne baktım ve boğazımın bağlandığını hissettim. Belki abim burada olsa.. yine yaralarımı sarardı. Yine beni savunurdu.
"Seni çok özlüyorum abi." Bir damla yaş aktı gözümden. Tuzlu yaşı dudağımda hissettiğimde gözlerimi kapattım. Ağlama Berrak, abimin sesini duydum. "Sensiz her yer karanlık. Nereye gideceğimi bilmiyorum, döndüğüm köşede beni neler bekliyor bilmiyorum." İçkiyi elimden bıraktım. "Korkuyorum."
Gökyüzünde bir yıldız kaydı.
Bu bana yetti bile. Emindim abim bana böylece bir işaret vermek istedi. Yüzümde bir gülümse büyüdü..

İntikam - çukur -Where stories live. Discover now