60.

555 41 15
                                    

Erkenden aşevine girip hazırlıklara başlamıştım, Sultan Anneye sürpriz olsun diye. Mahalleye dönüşüm hemen ortalığı karıştırmıştı. Ben gören şaşırıyordu. Bir teyze hatta bana sormuştu. "Nasıl kaldırabiliyorsun bu yükü kızım?" Evet, Akınla bir geçmişim vardı ama geçmiş geçmişte kalsın istiyordum. Ben asla Akına geri dönmem ama intikam falan da almak istemiyorum.
Ben aileme döndüm. Akına değil.

"Saadet sen hemen çorbaya başla Karaca sende–" Anne beni görünce elindeki torbayı düşürdü. "Berrak kızım!" Gülümseyerek elimdeki bezi musluğa atıp ona sarıldım. "Anne!" Sırtımı okşadığında kendimi sonunda rahat hissettim. Evime döndüm. Aileme döndüm.

"İnanmadım duyduğumda ama gerçekten dönmüşsün." Başımı sallayıp Anneden ayrıldım. Sonra Karaca çıktı karşıma. "Ev sensiz çok boştu ya!" Diyip bana sarıldı. Uff çok özledim Karacayı! Bensiz de evde sıkılmıştır, onun yaşında kimse yok ya..

Herkese sarıldıktan sonra Efsunu elinde bir bebekle gördüm. Ben bunu unutmuştum! Efsun hamileydi ben gittiğimde. "Bu tatlı kız kim?" Sesimi bebek sesine benzetip bebekle konuştum. "Azra, bak Berrak abla gelmiş bi el salla." Azra gülerek elini kaldırdı. "Yerim ben seni." Efsun bana gülümsedi. "İyisin?" Ciddileşip başımı salladım. "İyim. Sen?" Efsun hafifçe güldü ve Azraya baktı. "E işte bu kız rahat vermiyor ki."

Sultan Anneye yardım ederken Efsun ablayla Saadet çocuklarla ilgileniyordular. Karaca Ayşe hanımla tabakları topluyordular ve Damla boşa bakıp çayını içiyordu. Bir derdi var ama..

"Kızım sen bu akşam bize yemeğe gel en iyisi." Gülümseyerek başımı salladım ve soğanı doğramaya devam ettim. "Yok ben gelmeyeyim." Sultan anne elimden soğanı aldı. Şaşkınca gözlerine baktım.
"Akın yüzünden mi?" Cevap vermek için ağızımı açtım ama izin vermedi. "Sen benim kızım sayılırsın. Biz senin aileniz, Akın da öyle." Yutkunup boynumu eğidim ve tahtadaki doğranmış soğana baktım. "Anne haklısın. Siz benim ailemsiniz ama o değil. Ben ailemin yanına döndüm Akının değil." Ellerimi yıkayıp önlüğümü çıkardım. "Berrak!" Sultan Anneye döndüm. "Son karar senin tabi ama gelirsen çok sevinirim. Sana yayla çorbası yaparım, sen çok seviyorsun ya." Gülümseyerek Sultan anneye sarıldım. "Düşüneceğim, söz. Ben bi Yamaç abiyle konuşmam lazım.."

Aşevin kapısını açtığımda önümde bir araba durdu. "Hayvan." Diye fısıldayıp gözlerimi devirdim. Bu hızla neden mahallede sürüyorsun ki? Ya bir çocuğa çarpsan?

Kapı açılınca kalbim durdu. Tabi bundan başkası kim hayvan gibi sürer? Gözleri bana çarpınca midem bulandı. Başımı sallayıp kahveye ilerledim ama onun sesini duyunca durdum. "Aşkım sen aşevine gir."
Arkamı döndüğümde Yasmin Akının yanında durup bana bakıyordu. Aşkım mı?
Sırıtıp başımı salladım. Neden şaşırmadım acaba?

Kahvenin kapısını açtım. "Abiler! Celasun bey, Meke bey!" Herkese selam verdikten sonra çay doldurmaya geçtim. O arada Akın kahveye girdi. "Cumali abi sen de istiyor musun?" Cumali bana baktı. "Doldur bakalım." Gülümseyerek bir çay bardağı aldım ve doldurmaya başladım.
"Bana koyma." Akına baktım.
"Sana soran yoktu zaten."
Diyip Cumali abinin önüne çayı koydum. Salih sırıtıp başını salladı. Celasunun yanına oturdum.
"Amca biz bu silah işini ne yapcağız?" Yamaç bana baktı. O işle ben ilgileniyordum. Dün öyle konuşmuştuk en azından.

"O işi ben hal ediyorum." Akın gergince bana döndü. "Efendim?" Omuz silkip Celasunun okey tahtasına baktım. "Boktan bir el çekmişsin Celo." Celasun gülüp Mekeye bir taş fırlattı. "Bir soru sordum!" Akına baktım. "Sağır mısın? O işle ben ilgileniyorum dedim ya." Ortam baya bir gerildi bizim küçük tartışmamız yüzünden.

Aniden kahvenin kapısı açıldı. Ayaz. Bana bakıp gülümsedi. Bende sandalyemde doğrulup gülümsedim ama birden Akın Ayaza yaklaştı. Off..

Kahveden çıkıp aşevine girdim yine. "Ah Berrak iyiki geldin iki dakika Azrayla ilgilenir misin?" Başımı sallayıp Azrayı kucağıma aldım. "Ağlarsa emziğini ver, ben hemen geliyorum." Kucağımdaki bebeğe baktım. "Çok yakıştı eline." Damlaya bakıp güldüm. "Yok ya ben ve çocuk." Damla sıcak bir gülümseyle bana ve Azraya baktı. "Neden olmasın?" Sırıtıp gözlerimi Azradan ayırdım. "Yapacak biri yok ondan." Diye fısıldayınca Karaca seslice gülmeye başladı, Damla da öyle ama Yasmin sustu. "Şu Ayaz çocuğu sana baya düşkün gibi." Kaşlarımı çattım. "Ne alaka Karaca?" Damla başını salladı. "Haklı aslında. Sabah eve gelip seni sordu." Efendim? Yüzümde gülümse büyüdüğünde başımı sallayıp kendime geldim.
"Bilmem belki olur." Azraya bakıp yumuşacık yanağını okşadım.

"Abimle karşılaştın mı?"
Karacaya bakıp onayladım. "Evet." Diyip yine Azraya döndüm. "Bu mu yani Berrak? Bişey olmadı mı?" Damlaya çatık kaşlarla baktım. "Ne olsun abla Allah aşkına? Eski sevgilim başka da bişey değil benim için." Karaca başını salladı. "Yok ya olamaz. Siz birbirinize bağırmalısınız! Öfkeni çıkar! Sana ne yaptığını unuttun mu?" Damla da Karacaya katılınca gülesim geldi.

"Ne değişecek Karaca? Akına bağırsam ne değişir? Hiç bişey. Büyüdüm ben ya, bu acıları yeniden yaşmaya hiç niyetim yok." Efsun gelmişti ve bizi dinliyordu. "Berrak en doğrusunu yapıyor bence." Azra kucağımda uyumuştu o yüzden Efsun abla rahatsız etmek istemedi.
"E peki Akına karşı ne hissediyorsun? Nefret? Sevgi? Ne yani ben anlamıyorum." Kahkaha atıp Karacaya baktım.

"Hiç bişey Karaca. Umrumda bile değil artık."

Arkamda birisi boğazını temizleyerek dikkatimi üstüne çekti.

Akın.

"Tatlım, gidelim mi?" Yasmin kalkıp Akının koluna girdi. Gözlerim bağlanmış kollarına takıldı bir an ama hemen başımı sallayıp yine Azraya baktım..

İntikam - çukur -Where stories live. Discover now