''Fizik. Nefret ederim.''

Başımı olumsuz anlamda salladıktan sonra, ''Fizikten nefret edilir mi ya? Bayılırım.'' demiştim. Beni durdurup, ''Belki de sen de bana fizik çalıştırmalısın?'' dediğinde, duraksamıştım. Dağhan'a fizik çalıştırmak. Ben daha onun anlattıklarına odaklanamazken, nasıl onu izlemeden sadece derse odaklanabilecektim ki?

Dağhan'ın hala benden cevap beklediğini fark ettiğimde, dudaklarımdan istemsizce ''Olur.'' kelimesi dökülmüştü.

''Bugün olur mu?'' dediğinde, bedenim benden kopuk hareket ediyor gibiydi. Başımı sallamış ve yine ''Olur.'' demiştim. Saatine bakıp ''Derse on dakika var. Sanırım sınıfa gitmeliyiz.'' dediğinde, başımı sallamıştım ve yürümeye devam etmiştik.

Bahçedeki çoğu kişi hala, Twilight filminde Bella ve Edward'ın birlikte yürüdüğü sahnedeki tuhaf bakışları bize atıyordu. Okulun içine girdiğimizde, Dağhan kendi sınıfına ben de kendi sınıfıma girmiştim. Bilge, sınıfa girdiğim anda ellerini çırpmış ve kahkaha atarak ''Hoş geldin, yere bakan yürek yakan!'' demişti.

''Bilge!''

Cırlayarak omzuna vurduğumda, o da bana göz kırpıyordu.

''Dün mesajına cevap vermediğim için özür dilerim...'' Bilge, sırıtarak sözümü kesmiş ve ''Biliyorum. Seni aradım ama Dağhan açtı. Tuvaletteymişsin, ders çalışmışsınız falan filan.'' demişti.

''Dağhan ile mi konuştun?''

Başını salladığında, göz devirmiş ve arkamı yaslanıp nefesimi dışarıya üflemiştim. Bilge hala gülüyordu. Öğretmen içeri girdiğinde, gülmesini durdurmuş ve hızlıca hazırladığı sunumu öğretmene götürmüştü. Sınıfa göz gezdirirken, Çağan'ın da Bilge'yi incelediğini görmüş ve sırıtmıştım. Bilge öğretmenle sunumu hakkında kısaca konuştuktan sonra yanıma oturmuş ve bir defter çıkartıp not almıştı.  

''Yere bakan yürek yakan tek ben değilmişim, B.''

Yavaşça güldüğümde, şaşırarak ''Ne?'' demişti.

''Çağan seni kesiyordu.''

Bilge yine aynı şaşkınlıkla, ''Ha?'' dedikten sonra hızlıca saçlarını düzeltmiş ve Çağan'a bakmıştı. Çağan hala Bilge'ye bakıyordu. Bir süre bakıştıktan sonra, Bilge kendi kendine gülümseyip önüne dönmüştü. Onu dürtüp, ''Demek okulun karizmatik çocuğu sana yanıkmış...''

Bilge kızardığında söyleyeceklerime sonra devam etmeye karar vermiştim.

***

''Kızım sana baktı diyorum, ne demek gözü kaymıştır?''

Bilge omuz silkip sütünden içerken ben de göz devirmiş ''Bak demedi deme, bu çocuk sana yanık.'' demiştim.

Cevap vermemiş ve bana sırıtıp, ''Dağhan, saat üç sularında, buraya yaklaşıyor.'' demişti. Yavaşça sağıma doğru baktığımda, gözünü benden ayırmadan masaya doğru geliyordu ki, sarı çiyan tarafından yakalanmıştı.

Bilge, göz devirerek ''Yapışkana takıldı. Yazık çocuğa.'' dediğinde, ben de elimi yanağıma koyup onları izlemeye başlamıştım. İrem, daha doğrusu ''yapışkan'', elini Dağhan'ın omzuna koymuş bir şeyler diyordu. Onun heyecanının karşısında, Dağhan'ın umuru bile değil gibi görünüyordu. O hala bana bakıyordu. İrem, dediklerinin dinlenmediğini fark ettiğinde, Dağhan'ın baktığı yere, yani bana bakmış ve sinirle Dağhan'a dönüp bir şeyler daha dedikten sonra Dağhan'dan cevap beklemeden gitmişti. O gittiğinde, Dağhan'da sanki rahatlamış gibiydi. Tekrar bize doğru gelmiş ve yanımda durup, ''Şimdi bir yere gitmem gerek. Çıkışta seni almak için gelirim. Oradan da sana geçeriz. Şebnem teyzeyi görmeyi yine isterim, olur mu?'' dediğinde, başımı sallamıştım.

BURSLU #Wattys2020 (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now