59. Bölüm ~ Beni terkediyor!

En başından başla
                                    

Emir annesinden duyduğu cümlelerle göğsüne bir taş oturdu. Belki de beklediği özür gelecekti. Aylin'den kaçarak ahmaklık ettiğini düşündü.
"Neyse anne görüyorum ki iyisiniz öyleyse ben gideyim. Size iyi geceler."
"Sana da, Aylin'e selam söyle."
Emir apar topar merdivenlerden inerek motoruna atladı ve son sürat evine doğru ilerledi.

Beklemekten sıkılan Aylin Emir'in açmadığı telefonla bir daha aralarının hiç düzelmeyeceğine inanmaya başladı. Mutluluk masalının bittiğini, rüyadan uyanması gerektiğini düşündü. Gözünden süzülen yaşlarla odaya gidip üzerindeki elbiseden kurtuldu. Yeni bir şey giyme isteği olmadığından iç çamaşırıyla içeriye gitti. Eline aldığı kitapla L koltukta yarı uzanır halde oturup okumaya başladı. Bir zaman sonra ağırlaşan göz kapakları ile uyuyakaldı.

Emir kapıdan girip koridoru geçerek salona girdi. Aylin'in yarı çıplak koltukta uyuyakalmasına bakakaldı. İlerideki masada mumların yanmaktan sona yaklaştığını gördü. Uzaktan baktığı özenle hazırlanmış masada sevdiği kadının elinden çıkma en sevdiği yemekler vardı. Yatak odasına gidip aldığı örtüyle Aylin'in üzerini örttü. Dizlerini yere koyarak başını koltuğun boş yerine yerleştirdi. Sessizce mırıldandı

"Evimizdeki ilk akşam yemeği bir özür olmamalıydı. Ve evet özenle hazırlanmış bu yemek böyle karşılıksız kalmamalıydı. İçine düştüğün çıkmaz seni yanlış yola sokuyor ve ben acı çekiyorum. Çektiğim bu acıyı senden başkası görüp anlayamaz. Sana ihtiyacım var Aylin.!"

Emir de olduğu yerde uyuyakaldı. Sabahın ilk ışıklarıyla biçimsiz oturuşuyla gözlerini açtı Emir. Aylin günlerin yorgunluğunu atarcasına hala uyuyordu. Emir gerneşerek ayağa kalktı ve akşamını telafi etmek için kahvaltı hazırlamaya girişti. Bu sabah itibariyle her şey eskisi gibi olabilirdi. Masadaki yemekleri mutfağa taşımaya başladı. O sırada masanın köşesinde duran kağıt ilgisini çekti. Eline alınca bilet olduğunu farketti. Aylin Arslan adına alınmış sadece gidiş. Dört gün sonra ve Fransa'ya. Emir bir bilete bir Aylin'e baktı. Aynı yazıları tekrar tekrar okudu. Bilet elinden dalgalanıp koltuğun altına uçarken, Emir ise yaşadığı şok ile sandalyeye oturdu.

"Gidecek, beni terk edecek, cuma gününe doktora randevu aldım demişti. Bebeğimizi öldürüp tek başına gidecek. Dönüşü yok. O kadar mı kötü benimle bir hayat, o kadar mı kötüydü bir aile olmak. Bunun için miydi bunca özen, bu harika haberi vermek için! Ben sana kurduğum cümle yüzünden bütün gün yalpalayarak dolaştım. Ama görüyorum ki sen gerçekten Babanın kızıymış! Yazıklar olsun..."

Emir ayağa kalkıp hızla evden çıktı. Sertçe vurulan kapının sesine uyanan etrafına bakmaya başladı. Üzerinde bir battaniye vardı, masa yarıya toplanmıştı. Emir'in neden kendisini uyandırmadığını düşündü. Yüzünü görmek istemeyecek kadar soğumuş muydu kendisinden. Yoksa bilmediği başka bir sorun mu vardı? Ayağa kalktı. Yatak odasına giderek üzerini giyindi. Aklındaki tek şey bugün bir şekilde vazgeçtiğini, aldırmayacağını söylemekti. Hatta yaşanan bu günler için özür dilemek.

Evden çıkarak bir taksi çevirdi. Hemen ofise gitti ancak orada yoktu. Saat çok erken olduğu için Anıl da gelmemişti. Annesine de bu saatte gitmezdi. Telefonu eline alıp Emir'i aradı. Ancak kapalıydı. Ne yapacağını bilemez bir halde yolun ortasında kaldı. Modaevine geçerek düşünmeye karar verdi. Günler üstüne girdiği işyeri nedense kendisine soğuk geldi. Sanki yıllar geçmiş gibiydi. Elini hiçbir işe uzatmak istemedi. Doğruca evine çıktı.

Kendine çay yapmak için su kaynatmaya başladı. Beklerken sırtını dayadığı tezgahta bakışları odada gezindi. Ne büyük emekler vardı bu binada. Emir de Anıl da ter dökmüşlerdi. Ve tabii Ece'nin dekorasyondaki zevkleri. Her göreni hayran bırakacak bir sonuç. Çok güzel günleri oldu bu evde. Görüş alanındaki yatakta ilk kez birlikte olmuşlardı. Aynı battaniyenin altında film izlediler. Kalabalık sofralarla yemek yediler.

KIRIK DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin