22. Bölüm ~ İzmir

2.2K 301 155
                                    

Uzun süren yolculuğun ardından yepyeni bir dünyaya açtı kapılarını otobüs. Basamaklardan ağır ağır inerken hala kendini doğru şeyi yaptığına ikna etmeye çalışıyordu. İndiği yerde host valizlerini yanına bıraktı. Her yerin yabancı olduğu bu şehir Aylin'i bir kez daha yalnızlaştırmıştı. Yeniden kimsesiz kalmış gibi hissediyordu. Otobüs hareket edip giderken arkasından bakıp dur diyecek oldu. 'Beni aldığın yere geri götür.' İçine bir taş oturdu, başını eğdi.

"Ayliiinnnnn"
Duyduğu çığlıkla başını kaldırıp karşı kaldırıma baktı. Kendisine doğru koşan kıvırcık kafalı Zeynep'iydi o. Saatlerdir asılan dudakları sonunda gülümsemişti Aylin'in. Ona doğru bir kaç adım attı. Zeynep zaten çoktan yanına gelmişti. Atlayarak sarmaladığı boğazında o bilindik kokusuyla gözleri doldu Aylin'in. Hiç konuşmadan sadece yanındaki varlığından emin olmak ister gibi sarıldılar. Geri çekilip ikiside baştan aşağı birbirini inceledi.

"Ahh Aylin, ne çok özlemişim seni. Koşuşturmadan anlayamamışım. Şimdi böyle görünce..."
"Hele ben, sensizliği iliklerime kadar hissettim."

Zeynep'in bir gözünden yaşlar yuvarlanırken gülümsemeye çalışıyordu. Aynı özlemenin verdiği buruk gülümseme Aylin'de de vardı.
"Off hep hamilelikten bu saçma ağlamalar. Artık seni özlemek zorunda kalmayacağım. Nasıl mutluyum anlatamam."

"Kilo mu aldın sen?"
"Aaaa hayır, belki bir kilo ya da iki. Off Aylin herkes hamile kalınca kusar zayıflar ben sadece yiyorum."
"Yıllarca yediğimizi çıkardık biz, bu beden bir şekilde açığı kapatmaya çalışıyor."
"Ayy değil mi, içindeki böceği görene kadar iştahla yer dişimize takılan sertliğin bacakları olduğunu görünce tuvalete zor düşerdik. Öğğğ hatırlayınca midem kalktı."

Aylin Zeynep'in komik yüz ifadelerine kahkaha atıyordu, "ahhh deli kız seni!" Diyerek yeniden sıkıca sarıldılar. Birazdan yanlarına gelen adam ikisine sataştı.
"Tamam birazını da eve saklayın!"
Geri çekilen Zeynep sevdiği adama döndü.
"İşte bebeğimin babası, sana devamlı bahsettiğim Ömer."
Ömer elini uzatırken "siz de meşhur Aylin'siniz."

Aylin Ömer'in elini sıkarken konuştu.
"Meşhur mu olmuşum?"
"Zeynep sevdiğini itiraf ederken bile araya seni soktu. En romantik anımızda 'Seni seviyorum Ömer ama Aylin'in yeri çok başka. Seni severken ona ihanet etmek istemiyorum' dedi. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Hayatımda hiç bir arkadaşa olan sevgiyi kıskanmadım ben, Zeynep'i tanıyana kadar. Anla yani ne çoksun aramızda."

"Çünkü arkadaş hafif bir tabir, biz birbirine tutunarak yaşayan iki kardeşiz."
"Hadi gidelim aşkım, Aylin yorgun ve açtır. Önce güzel bir kahvaltı, sonra eve geçer dinlenirsin biraz."
"Olur tabi."

Ömer valizleri yüklenerek arabasına taşıdı. İki kardeş de birbirine sarılarak arabaya bindi. Kahvaltı için geldikleri deniz kenarındaki güzel mekana Aylin hayran dolu bakışlar attı.
"Zeynep bu deniz harika, ne kadar şanslısın."
"Boşuna mı yıllarca gel dedim sana, o şehirde kasvetten boğulduk resmen."
"Sen mutlu zamanlar geçirmedin diye şehirden ne istiyorsun. Dağlar aynı, taşlar aynı. Şehri güzelleştiren içinde yaşadığın anılar, sevdiğin insanlar."
"O şehirde benim mutlu anım yok, şehrin en güzel yani içinde senin olmandı. Neyseki artık buradasın."

Aylin geride bıraktığı güzel insanları düşünerek buruk bir gülümseme gönderdi Zeynep'e. Kahvaltısını ederken Ömer ve Zeynep çılgınlar gibi hazırlıklardan ve haftasonu olacak düğünlerinin heyecanından bahsetti. Konuşmaların arasında birbirlerine attıkları bakışmalar, tatlı didişmeler, güzel sözler, her fırsatta tenine dokunmak adına ortaya attıkları bahaneler gülümsetiyordu Aylin'i. Zeynep çok mutluydu bunu açıkça görebiliyordu. Bir anne edasıyla onun mutluluğuna delicesine seviniyordu. İlk tanışmalarını anlatıp birbirleri hakkında düşündükleri acımasız yorumları söylerken gülmekten kırılıyorlardı. Zeynep hep delidolu bir kızdı ancak aşk onu bambaşka yapmıştı. Daha canlı, daha mutlu, daha umutluydu. Geleceğini kafasında oturtmuş, hayallerini sırayla gerçekleştiriyordu. Aylin onun bu hallerine özenmişti, aynı konumuna gelmiş olmak istedi. Bu anlamda önündeki yol çok uzun geliyordu. Resmen yaşamaya üşeniyordu.

KIRIK DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin