3.7

6.9K 430 291
                                    

Multide Ecmel ve Demir var arkdşlr

"Yüzüme öksürürsen çakarım tokadı yüzüne Demir, şakam yok bak." diye tehdit etti Mine, Demir'i. Demir ise onu pek umursuyor gibi değildi, zaten halsizdi. Soğuk algınlığı geçse de hâlâ halsiz hissediyordu.

"Ben iyileşeli çok oldu yeni mi geldi aklına hasta olduğum?" diye sordu Demir yorgun sesiyle. Birkaç gündür sırf benim için okula geliyordu, Gürkan'ın söylediğine göre bir tek teneffüslerde uyanıktı, o zamanlarda da benim yanıma geliyordu zaten.

"Işimi şansa bırakmayayım, ya bakın şimdi. Kütüphanede beni güldürmeyin olur mu? Ben öyle bir gülüyorum ki hepimizi atarlar dışarı." dedi Mine bize dönüp. Hepimizin birkaç konu eksiği vardı ve bunları çalışmamız gerekiyordu, en mantıklı yer de kütüphane gelmişti.

"Anlaştık mı?" diye sordu kütüphaneden içeri girmeden önce.

"Ya siz ikiniz bir araya gelince bizi unutuyorsunuz zaten, biz seni nasıl güldürebiliriz Mine?" diye sorduğumda hak verir gibi başını sallamıştı.

"Gürkan sen söz ver o zaman." diyerek Gürkan'a döndü bu sefer. Gürkan ise belli belirsiz omuz silkmişti.

"Söz veremiyorum."

"Aman, her şeye güleceğim muhtemelen zaten. Girelim hadi." diyerek Mine Gürkan'ın kolundan tutup içeri girmişti. Hemen sonrasında da Demir ile birlikte biz arkalarından gitmiştik.

Aynı masaya oturup çalışacağımızı düşünürken Demir elimi tutup beni durdurduğunda bakışlarımı ona çevirmiştim. Yanda duran boş masayı gözleriyle işaret ettikten sonra Mine ve Gürkan'ı hatırlatmak için bakışlarımı onlara çevirmiştim.

"Sence bizi umursuyor gibiler mi?" diye sordu fısıldayan bir sesle. Açıkçası haklıydı, hepimiz aynı masada otursak bile bir süre sonra Mine ve Gürkan kendi aralarında konuşmaya dalıp bizi unutacaklardı. Zamanında dışlanan kişi Mine'yken şimdi bizi dışlayan kişi olmuştu ama sanırım bu ikimiz için de sorun değildi.

İşaret ettiği masaya çantamı koyup sandalyelerden birine oturduğumda Demir de hemen yanımdaki sandalyeyi çekip oturmuştu.

"Karşına otursaydım dersi nasıl anlatacaktım?" diye fısıldarken çantasından ders kitabını çıkarmıştı.

"Sen zekisin tabii 5 dakika okuman yeterli oluyor, ben tüm gecemi versem asla tam olarak anlamıyorum." dediğimde hafifçe gülüp kitabı açtı.

"Bak şimdi..." diyerek bana konuyu anlatmaya başladığında başlarda dikkatle anlattıklarını dinlerken bir süre sonra dikkatim dağılmaya başlamıştı.

Konuyu anlatma bahanesi ile sandalyeyi dibime kadar çekmişti ve bu kadar yakınımdayken onu incelemek daha cazip geliyordu, dersten daha ilgi çekici olduğu kesindi.

En son bu kadar yakınımdayken beni öpecek kadar yaklaşmış ama sonrasında sadece kulağıma bir şeyler fısıldamakla yetinmişti. Hâlâ o anki tepkilerim bana çok garip geliyordu, nasıl olmuştu da donup kalmıştım öyle? Belki de sadece öyle bir yakınlığı beklemediğim içindi.

"Konuyu dinlemiyorsan anlatmama gerek yok o zaman?" diye fısıldadı kafasını bana çevirirken. Yüzüm ona dönük olduğu için kafasını bana çevirdiği anda yüzlerimiz aşırı yakın olmuştu.

Kütüphanedesiniz kendinize gelin.

Başımı kitaba çevirip onu dinlediğimi ve devam etmesini işaret ettiğimde aniden yüzümü ondan kaçırmam onu eğlendirmiş olacak ki gülümsemişti.

"Burası çok sessiz beni stres ediyor." diye kendi kendime mırıldandığımda bakışları benim üstümde durmuştu.

"İstersen dışarı çıkalım, buradan daha az sessiz olacağını düşünmüyorum ben pek."

Islık | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin