2. Bölüm-Kıyamete son adım

3.4K 161 37
                                    


Odanın en köşesinde tahta bir zeminde oturan ve elleriyle dizlerini kendine çekip içli içli ağlayan küçük beden kesinlikle beklediği en son şey bile değildi.

Gördüğünün gerçek olduğuna hala daha inanmak istemiyordu.O kadar efor harcamasının sebebi önünde sümüğünü akıtan bu lanet çoçuğu kurtarmak miydi gerçekten.

O sırada Alp yaklaşıp çocuğu süzdükten sonra kahkaha atarak gülmeye başladı.

"Lan bu mu Ufuk,aşıdan sonraki hali herhalde bu"

Diğerlerinden de ona katılır gibi gülme sesleri yükseldi bir anda.

Kesin olan tek şey birşeyler yalnış gitmişti.Ve Hakan ,Asafa bu çocuğu götürüp Ufuk olduğunu söylediğinde başına gelecekleri düşününce önündeki çocukla beraber salya sümük ağlamak istedi bir an.

"Amaan sikilecek göte çare yok" diye söylenip çocuğun önunde eğildi. 

 "Ştt kafanı kaldır bakayım"

Sağ eliyle çenesini tutup  kendine bakmasını sağladı.Diğer elindeki feneri yüzüne tutup inceledi.Oldukça büyük yeşil gözleri,göz yaşıyla ıslanmış kırmızı yanakları ve dolgun ve biçimli dudaklarıyla çok güzel bir oğlan çocuğu vardı karşısında.Işığı tutunca rahatsız olup gözlerini kırpıştırdı.Bir ihtimal olarak kendisi de inanmasa da sordu. 

"Ufuk sen misin?"

Çocuk da ürkek bir şekilde kendisini inceliyordu o sırada.Konuşma kararı almış olacak ki,dolgun dudaklarını aralayıp naif bir sesle mırıldandı.

 "Hayır"

Ama çocuğun  burda bulnmasının bir amacı olmalıydı.Halit onu  burada tutuyorsa onun işine yarayacak birşeyler vardı bu çocukta.

"Tanıyorsun musun onu peki?"

Küçük ellerini dizinden çözüp yanaklarındaki yaşı elinin tersiyle sildi.Sonra bu durumdan rahatsız olduğunu belli eder bir şekilde dudaklarımnı büzüp

"Siz de mi abimi arıyorsunuz?"

diye sodu.

Hakan için şimdi taşlar yerine oturmuştu.Demek Halit puştu Ufuğu yakalamak için kardeşini alıkoymuştu.Gerçi onun hiçkimsesi olmadığı biliniyordu.Sıkıntıyla nefes verip doğruldu.En azından eli boş dönmekten daha iyiydi bu çocuk.Kolundan tutup ayağa kaldırırken bir yandan da söyleniyordu.

''Evet,ben abinin çok yakın arkadaşıyım.Ben gelene kadar kardeşime sahip çık dedi"

Ufuk için bu çocuk yakayı ele verecek kadar kıymetli miydi bilemiyordu ama Halit şimdiye kadar çocuğu satmadıysa ve ya öldürmediyse bu ihtimal bir hayli büyüktü.

Çocuk ayağa kalktıktan sonra ellerini bir birinine sürtüp kafasını yukarı kaldırdı.Önündeki kocaman adama gözlerindeki ışıltıyla bakıyordu.Sanki izlediği filmlerdeki süper kahramanlardan biri şimdi karşısında duruyordu.

"Sen de abim gibi bir süper kahraman mısın?"

Tahminin doğru çıkmasıyla gözlerini devirdi Hakan.Çocuk nerdeyse onun omzuna geliyordu.Bedeni çelimsiz olsa da yaşının o kadar da az olmadığını düşündü.Muhtemelen kafasında birkaç tahata eksikti.Gerçi abisinden belliydi genlerinde bir sıkıntı olduğu.

"He ondanım ben de"

diye mırıldanıp çocuğu geçiştirdi.Acilen buradan çıksalar iyi olurdu,birileri gelip de onlara zorluk çıkarabilirdi.Kolundan tuttuğu çocuğu kendiyle birlikte çekiştiğinde direndiyini farketti.

Geriye dönüp bakınca sağ ayağında kelepçe tarzı bir zincirin olduğunu gördü.Bu çelimsiz ve küçük çocuk sanki buradan tek başına çıkabilecek gibi nedeyse her önlem alınmıştı.Zincirin ucunu takip edib duvara birleştiği yerden sertçe kendine doğru çekti.Pek de sağlam olmayacak ki,birkaç denemede duvardan ayrıldı.Sanki daha önce bir çok defa denenmiş gibiydi.

Oldukca agır bu demir parçasını kendiyle beraber sürükleyemeyec kadar zayıftı çocuğun bedeni.O yüzden çok da düşünmeden zinciri bir eline toplayıp hızlıca çocuğu kucağına aldı ve çıkışa doğru yöneldi.

Geçtikleri kapıların önünden içeride tutulan bazı kişilerin yardım çığlıkları duyuluyordu.Aklına bir piçlik yapıp hepsini bırakmak geldi ama buraya düşmüşlerse boka batmış tipler olduğunu tahmin edip vazgeçti.

Geldikleri gibi hızlıca çıkıp ormanlık alana park ettikleri arabaya doğru ilerlediler.Etrafa meraklı gözlerle bakan çocuğa yandan bir bakış atıp sürgülü kapıyı açtıktan sonra arka koltuğa yerleştirdi.Herkes bindikten sonra kendisi şofor koltuğuna geçip hızlıca yola koyuldu.

Birkaç dakika sonra önlerinden aksi yöne giden arabayla zamanlamalarının iyi olduğu düşündü.Bu karanlık ve ıssız yolda sadece onlar ve Halitin adamları bu saate bulunabilirdi.Adamın olanları duyunca nasıl kuduracağını düşününce keyifle sırıttı.

Dikiz aynasından arkayı kontrol edince çocuğun kolduğta kapıya dönük diz çökerek iki elini de pencereye yapıştırıp yüzünde büyük gülümsemeyle etrafı seyrettiyini gördü.17 yaşlarında görünmesine rağmen sanki 5 yaşındaymiş gibi etrafında yaşananları umursamadan keyifle gülümsüyoru.Gaza biraz daha yüklenip bir an önce eve dönmeyi düşündü.Evde onu bekleyen sinir küpü bir Asaf vardı,adamlarda biri yola çıkarken olanları kısaca rapor etmişti ona ve muhtemelen küçük bir kiyamet yaşatacaktı herkese.

1 saatlik yolun sonunda taşlı yolları da geçerek büyük demir kapının önünde durdu araba.Şehirden oldukça uzakta dağlık bir alanda kendi imparatorluğunu inşa etmişti Asaf.Etraf korumalar ve onlarca güvenlik kamerasıyla korunuyordu.Kapının iki tarafında da yerleşen kameralardan araç kontrol edilince kapı gürültüyle iki yana doğru açıldı.

Arabayı evin önünde durdurunca direk inip arka kapıyı açtı ve çocuğu kolundan tutup dışarı çıkarmaya niyetlendi.Kapıyı açar açmaz zaten kendisine  dönük olan çocuk kollarımnı iki yana açıp şirin bir gülümsemeyle kendisine uzandı.

Normalde umursamaz ve sürükleyerek çıkarırdı ama çok şirin görünüyordu lanet olası.Dayanamayıp kucağına aldı.Diğerlerinin de inerken alayla güldüyünü duydu ama umursamadı.Tabi onlara böyle bakmıyordu ki,o zaman görürdü onları.Eve doğru yaklaşırken pencereden kendilerini izleyen elleri ceplerinde,yüzünde korkunç bir ifade olan Asafı görünce derince yutkundu.Kucağındaki çocuksa dünya umrunda değilmiş gibi evi kocaman gözlerle inceleyip heyecanla söyledi

"Şaton mu var senin,tıpkı masallardaki gibi kocaman"

Hakan onun mimikleri karşısında yanaklarını ısırmamak için kendini zor tuttu.Asafın eline geçince bu şirin çocuğun başına gelecekleri düşününce içi burkuldu.Kendisi de acımasız oluyordu çoğu zamana ama suçsuz ve sanvunmasız insanlara karşı içindeki şevkati göstermekten de asla çekinmiyordu.

Ama içerdeki adam onun aksine kimsenin masum olduğuna inanmaz,özellikle yalan söyleyen kişilere karşı çok gaddar olabiliyordu.Ve bir şeyden emindi ki,şuan büyük bir heyecanla 'şatonun' içini görmek isteyen bu varlığa kesinlikle inanmayacaktı.



Sa arkadaşlar,

Bilmiyorum şuana kadar nasıl gidiyoruz.Ben büyük bir mutlulukla yazıyorum bölümleri ve kısa olduğunun farkındayım da.İsterseniz haftada bir daha uzun bölüm yayınlarım, size bağlı.

Lütfen fikirlerinizi benimle bölüşmekten çekinmeyin,seviliyorsunuz😘

TEHLİKELİ-GAYWhere stories live. Discover now