28.Bölüm-Ayıcık

932 86 18
                                    

Hellööö,biz geldik.

Umarım seversiniz bölümü,herkese iyi okumalar....




Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.Herkesin aklından farklı şeyler geçse de dillerine pıranga vurulmuş gibi öylece Asafın elindeki oyuncağa odaklanmış bakıyorlardı.Odada yankılanan tek ses Ali'nin arada iç çekerken çıkardığı küçük nefes sesleriydi.Gözlerinden iri damlalar yanaklarına inerken öylece en  sevdiği oyuncağının parçalanmış bedenini izliyordu.

Emre dişlerini sıkarak ona bakarken dayanamayıp iki koca adımda bedenini hızla kolları arasına aldı.İki eliyle kafasını tutup boynuna bastırdı,rahatça içini dökmesi için.O andan sessiz iç çekmeler boğuk hıçkırıklara çevrildi.

Bu oyuncağın ne zamandır Ali'de olduğunu,ya da kim tarafından ona verildiğini bilmiyordu.Hiç söylememişti ama ne kadar değerli olduğunu çok iyi biliyordu ve şimdi çocuğun ne kadar üzüldüğünü tahmin bile edemiyordu.

"Şttt... tamam,sakinleş bebeğim."

Bir eliyle saçlarını okşarken,bir yandan da alnına ufak öpücük kondurdu.Derin nefes alırken aklından geçenler dişlerini sıkmasına neden oldu.Bunu kimin yaptığını da,sebebini de biliyordu.Kısasa kısas diyordu birileri ve o birilerinin hak etmediği o soluğun kesilmesine çok az kalmıştı.Sadece az daha sabretmesi ve sarıldığı küçük bedenin acısını geçirmek için kafasını dağıtacak birşeyler yapması gerekiyordu.

Düşündükleri yüzünden donuk bakan gözlerini diğerlerine çevirdiği zaman Hakanın bu tehtidin direk olarak Ali'ye yöneltilmesinden dolayı haddinden fazla sinirli olduğunu görebiliyordu.Esmer teni kızarmış,alnında bir damar hafifçe kabarmıştı.Sık nefesler alırken sarıldığı ,yüzü gözükmeyen bedene dikmişti bakışlarını o da.Sanki Ali'nin acı çekmesine dayanamıyormuş gibi yumruklarını sıkıp açıyor,arada dudaklarını kıpırdadarak muhtemelen küfür ediyordu içinden.

Emre bakışlarını diğer bedene çevirdiğindeyse onun kafasını eğmiş hala daha elindekini incelediğini gördü.Geniş sırtı üzerindeki gömlekten belli olacak şekilde kasılmıştı,sabit şekilde duruyordu öylece.Sonra yavaşça kafasını çevirip yandan bir birine sarılan ikiliye baktı ve o an bir şey oldu.Emre bu eve geldiğinden beri ilk defa onun gözlerine bu kadar dik şekilde baktı ve o gözlerdeki ifade tüm vücudunun kasılmasına sebep oldu.

'Farkında!' dedi içinden bir ses.Asaf düşündüğünden daha zeki,birşeylerin farkında.Daha fazla bu bakışlara dayanamayıp gözlerini kaçırırken kendi içinde savaş başlamıştı.

'Ne biliyor? Ne kadarını biliyor? Peki ne zamandır farkında?'. 'Hayır,eğer biliyor olsaydı herşeyi,bu kadar sakin olmazdı.Sadece fazlasıyla sinirli olmalı.Evet,öyle olmalı.'

Kendi içinde tartışmaya o kadar dalmıştı ki,Asafın eline alıp bir kaç saniye baktığı küçük kağıt parçasını son anda farkedebilmişti.Ve zaten saniyeler içinde elinde bükülerek yumruğunun içine hapsolmuştu.

Asaf Hakana kafasıyla işaret verip bir daha onlara doğru bakmadan büyük adımlarla salonu terketti.Hakan arkasından hareket edecekken kararsızca adımını durdurup onlara doğru baktı,daha doğrusu Ali'ye.

Vakit kaybetmeden iki adımda yanlarına ulaştı.Ne yapacağını,ya da söyleyeceğini bilemezce elini kaldırdı kararsızlıkla ve kahverengi tutamlara incitmek istemez gibi yavaşça dokundurdu.

Ali bu dokunuşu hissederek burnunu Emrenin üstüne silerek kafasını ona doğru çevirdi.Kızarmış burnu,titreyen dudaklarıyla her an yeniden ağlamaya başlayacak gibi duruyordu.

TEHLİKELİ-GAYWhere stories live. Discover now