14.Bölüm

46 6 0
                                    

Keyifli okumalar.

*

"Teşekkür ederim Hasan Bey sizi de tekrar görmek güzel."

*

Devran'dan

*Avukata gidip gerekli belgeleri aldıktan sonra Ferman'la birlikte Yaprak zadelerin köşküne doğru yola çıktık. Usulca kapıyı çaldım ama yine de her şeye hazırlıklı bir tutum sağladım. Ne de olsa daha yeni kurşun yarası kapanıyordu. Kapıyı bu defa silahla şoförleri Bedir açmıştı. Anlaşılan o da bütün bu olanlardan nasibini almıştı çünkü hala yüzünde gözünde morluklar vardı. Yine de helal olsun ki hâlâ burada bu aileyi korumaya devam ediyordu.

Kapı açılır açılmaz Ferman'ın alnının çatına silah dayandı Bedir tarafından. Tabi ani bir refleks ile aynı anda da ben tarafından Bedir'in alnının çatına silah dayanmış bulundu. Şu an birbirimizin gözünün içine bakıyorduk. Bu gerginliğin daha fazla uzamaması için çocuksu bir tavırla silahımı indirip konuşmaya başladım;

"Hadi ama beyler! İndirin şu silahları. Bedir Bey yanımdaki bu bey Defne Hanım'ın boşanmak üzere olan kocası. Bize Defne ve Beril Hanım'ı çağırır mısınız acaba? Teslim etmemiz gereken belgeler var da."

Bana tuhaf tuhaf bakan adam sustu, Ferman ikaz eder ses tonuyla telefonuna bakarak konuşmaya başladı.

"Dur Devran Dur. Defne mesaj atmış; konum attığım yere gel diye. Herhalde belgeleri oradan teslim alacak. Hadi gidelim de gereksiz insanlarla boş yere muhatap olma!"

Bedir tam konuşmaya yeltendi ki Ferman yandan ufak bir kaçamak bakış atarak alarm kumandasına bastığı arabasına doğru yürüdü. Gidip yerleşti yan koltuğa. Ben de Bedir'e mahcup olduğuma dair bir bakış atarak hızlı adımlarla arabanın sürücü koltuğuna doğru ilerledim. Zaten sürücü koltuğuna yerleşir yerleşmez de Ferman Bey'imizin talimatıyla Defne'nin attığı konuma doğru ilerlemeye başladık.

On dakika sonra

Geldiğimiz yer İstanbul Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ydi. Ferman'ın eskiden görev yaptığı yerdi. Tabi ben de burada öğrenciydim, Ferman'ın öğrencisiydim. Doktorluk kariyeri hem bu kadar yüksek hem de daha yükselebilecek olan Ferman'ı, babası Talaz alıkoymuştu bu yoldan. Şu an da Ferman öyle hasretle bakıyordu ki kendi içindeki henüz daha kalbi kararmadan önceki Ferman'ı istemeden gözler içine sermişti. Güzel arkadaşımla birlikte şöyle bir mazi turu yaptıktan sonra arabadan inip maziye doğru, pardon okula doğru yürümeye başladık.

Nerede olduklarını tahmin etmek zor değildi açıkçası. Öğleden önce ve son kayıt gününde burada bulunan herkes okula kayda gelir. Onlar da büyük bir olasılıkla şuan yukarıda kayıt oluyorlardı. Hiç danışmaya gitme gereğinde bile bulunmadan yerini adımız gibi bildiğimiz kayıt salonuna doğru yola çıktık. Yarı yolda bizi fakültenin müdürü Hasan Bey durduruverdi. Ferman ile başladılar diyaloğa;

"Ferman Bey, sizi tekrar burada görmek ne kadar güzel."

Ciddi bir tebessümle "Teşekkür ederim Hasan Bey sizi de tekrar görmek güzel."

Müdürlerin genel olarak bir şey isteyeceği zaman büründüğü tavra bürünerek devam etti hafif göbekli ve kafasını tarla gibi eken müdür;

"Biliyorsunuz ki siz gittikten sonra okul gerek derece, gerek puan olarak bayağı düştü. Şu an da genel cerrahi bölümünde ciddi bir açık var. Daha doğrusu şu şekilde düzelteyim; kapamamız gereken bir açık var. Bu açığı da yüzde yüz eminim ki Prof. Dr. Ferman Adıvar'dan başkası kapayamaz. Gelin sizi tekrar üniversitemizin baş hekimi ve genel cerrahi bölümünün başına geçirelim."

A'VAZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin