Bölüm 41

787 95 1
                                    

Ulturason cihazının karnımda bıraktığı soğuklukla titredim. Doktor cihazı biraz bastırarak önce karnıma sonra da kasıklarıma doğru hareket ettirdiğinde ben, ekrana bakıp bir şeyler anlamaya çalışıyordum.

"Hamile miyim?"

diye sordum. Sesimdeki korku ve çaresizlik o kadar belirgindi ki kadın dönüp bir saniye bana baktı. Sonra yeniden ekrana kilitlendi.

"Eğer, çok yeni değilse hamile değilsiniz."

"Nasıl yani?"

Kadın gülümsedi ve cihazı karnımdan çekerek bana bir kağıt havlu uzattı. O açıklamasını yaparken ben de doğrulup karnımdaki sıvıyı sildim.

"Yanisi, bir kese görmedim. Eğer kese 5 haftadan küçük değilse görmem gerekirdi. Ama gördüğüm şey.."

durakladı. Aslında ne söylerse söylesin şu anki rahatlamamı bozamazdı. Çünkü hamile değildim!

"Rahminizde bir kist gördüm. İlaç tedavisi için geç kalınmış ameliyatla almamız gerekiyor. Kapalı ameliyat olacak yani lazerle. Sorun şu ki biraz tehlikeli bir yerde ve rahme zarar verebilir."

Kadını dinlerken ne hissetmem gerektiğini bilemedim. Anne olmak istiyor muydum? Bilemiyorum. Uzun bir süre hayatımda kimseyi de istemiyordum. O zaman şu an için sağlığımdan daha önemli bir şey yoktu.

"Peki, bu operasyon için ne zaman uygun olursunuz hemen yaptırmak istiyorum."

"Yarına randevu yazalım." dedi kadın ve ayaklandım. Kapıyı açtım ve tam çıkmak üzereydim ki kadın tekrar bana seslendi.

"Aldırmak istediğinize emin misiniz? Sizin için tehlikeli olabilir."

"Evet kesinlikle istiyorum." dedim kararlı bir şekilde ve çıkıp galeriye geçtim. Sadece kisti değil hayattan kendimi aldırma şansım olsa kesin aldırırdım.

Ayağımı sürüye sürüye galeriye girdiğimde Laylay'ı etraftaki müşterilerle ilgilenirken gördüm. Sağa sola baktığımda Özgür'ü ortalarda görmedim. Laylay'a gidip sorduğumda sabah buraya gelmeden önce bir işi olduğunu söylediğini öğrendim. Hala gelmeyişi dikkatimi çekse de üstünde durmadım. Zaten yarım saat sonra da Özgür kapıda göründü. Benimle fazla konuşmadan mutfağa geçti. Bugün önemli bir randevum vardı ve onun için hazırlık yapacağını söyledi.

WordArt sanat dergisinin bu ayki kapağında ben olacaktım! Bu beni biraz heyecanlandırıyordu. Fotoğraf çekimlerini sonraya almıştık. Bugün ilk önce röportaj yapacaktık. Keşke soruları önceden görme şansım olsaydı. Bu durum beni fazlasıyla endişelendiriyordu.

Laylay önüme çay ve atıştırmalık bir şeyler koyup uzaklaştığında kurt gibi aç olan karnımı doyurmaya giriştim. Doktora gideceğim için hiçbir şey yememiştim. Şimdilik yarınki ameliyatı kimseye söylememeye karar verdim. Simitimden bir parça almıştım ki galerinin kapısından görünen kadınla bakışlarımı ona çevirdim. Üzerindeki şık takımıyla ve takibi elindeki kayıt cihazıyla onun röportaj yapmaya gelen kişi olduğunu anladım. Kadın gülümseyerek yanıma yaklaştığında ben de ayaklandım. Elini kibarca uzatıp, "Merhaba ben, WordArt dergisinin köşe yazarı ve aynı zamanda editörü Hale Aydın." dedi.

"Ateş Sanat Galerisinin sahibi Feyra Ateş." diyerek ben de tanıttım kendimi. Sonra onu yukarı kata yönlendirdim. İlk kez bir dergi için röportaj veriyordum ve biraz heyecanlandım. Bugün kıyafetime ve makyajıma bir tık daha özen göstermiştim. Özellikle de göz altlarımdaki kusurların kapandığına emin olana kadar kaç kat kapatıcı sürdüm emin değildim.

Odaya girip masaya yerleştiğimde elim telefona gitti ve "Ne ikram edelim size?" diye sordum samimice kadına.

"Sade bir türk kahvesi alırım. Teşekkürler."

Laylay'ı arayıp iki kahve istedim ve telefonu kapattım. Kadın elindeki kayıt cihazını kaldırıp, "Başlayalım mı?" diye tebessüm ettiğinde sadece kafa salladım.

"Yakın zamanda büyükbabanızı kaybettiniz. Öncelikle başınız sağolsun sanat dünyası Ekrem Boysal gibi bir sanatseverle bir daha karşılaşır mı bilemiyoruz..."

"Teşekkür ederim. Bu benim için tarifi imkansız bir acı." dedim yutkunarak. Büyükbabamı özlüyordum. Herkesten çok onun yokluğu beni güçsüz düşürüyordu.

"Galerinizin ikinci sergisini açtınız ve bu sergi de en az ilki kadar -hatta belki daha fazla- ilgi gördü. Bu başarınızı neye borçlusunuz?"

Konuşmadan önce boğazımı küçük bir öksürükle temizledim.

"Bu başarı sadece benim değil. Koca bir ekiple çalışıyorum. Sanatçı arkadaşlarımdan tutun, organizasyondan dekorasyona kadar büyük bir ekiple büyük uğraşlar sonucunda açtık bu sergiyi. Bu kadar ilgi görmesinden de oldukça memnunuz."

Kadın cevabımı onaylar gibi başını sallayıp diğer sorusuna geçti.

"Peki, herkesin özellikle merak ettiği konulardan biri de cezaevine girmeniz. Bu konuda bir şey söylemek ister misiniz? Orada başınıza gelen kötü olaylar hepimizi çok üzdü."

Boğazım kurumuştu. Laylay gelip kahveleri bırakıp çıkana kadar zaman kazandım ve kahvenin yanındaki sudan birkaç yudum aldım.

"Evet tamamen talihsiz bir yalnış anlaşılmaydı benim için. Bu konuda söylenecek pek bir şey yok aslında..."

"Sevgilinizin sizin kefaretle serbest bıraktırdığı haberlerine ne diyorsunuz?"

Kadının bu cümlesi kısa bir süre donakalmama neden oldu. Hangisine şaşırmalıydım? Sevgilime mi, haberin tamamen yalandan ibaret olmasına mı?

"Bu tamamen yalan bir haber! Benim bir sevgilim yok ve ayrıca suçsuzluğum ispatlandığı için serbest kaldım."

Savunmaya geçip kadına saldırır gibi konuşmam onu biraz bozmuştu. Bu sefer yüzünde sahte bir gülüş belirdi.

"Sizin hakkınızda bir sürü haber çıktı Feyra Hanım. Açıkcası herkes sizin çok, gizemli olduğunuzu düşünüyor. Sergi sırasında yaktığınız şu resim herkesin dilinde. Ressam bir aşığınız tarafından yapıldığı iddia ediliyor. Bu konuya açıklık getirir misiniz?"

"Hanımefendi!" dedim sinirle. Köşeye sıkıştırılmaktan hiç hoşlanmamıştım.

"Şu an bir röportaj mı yapıyoruz sorguya mı çekiliyorum belli değil. Sizce de bu konular çok özel değil mi?"

Kadın tam ağzını açıp cevap verecekti ki odanın kapısı bir hışımla açılınca ikimiz de korkudan irkildik. Gelen kişinin üzerimde yarattığı etkiden bir kaç saniye kurtulamamışken o, öldürücü bakışlarıyla beni kesiyordu.

"Bunu nasıl yaparsın Feyra!" diye bağırdı. Neden olduğunu anlamadığım kadar çok öfkeliydi.

"Sen... senin burada ne işin.."

"Bana hemen cevap ver! Bebeğimizi nasıl aldırabilirsin!!"

KORUYUCU -ANAHTAR 2- TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin