Bölüm 1

2.8K 166 20
                                    

Trafik, trafik! Hay aksi şey ilerlesene!

Sıkıntıyla saatine baktı.

Geç kalamam. Bu duruşma benim için çok önemli!

"Bu trafik uzun sürer mi?" diye sordu taksiciye.

"Hayır. Birazdan sapaktan döneceğiz o zaman açılır merak etmeyin. Sabahın bu saatinde trafik hep böyle oluyor."

Ona zulüm gibi gelen bir süre sonra nihayet o beklenen sapaktan dönmüşlerdi ve trafik açılmıştı. Kısa sürede havalimanına varınca taksiden alelacele indi. Bir yerden çantasını kontrol ediyor bir yandan da biletini check-in yapacağı yere doğru hızla gidiyordu.

Sanki herkes onun üstüne geliyormuş gibi insanlara çarpa çarpa ilerliyordu. Küçük bir kadın topluluğunun arasına daldığında kadınların ona bağırışlarını önemsemeden ilerlemesine devam etti. Normalde olsaydı "Özür dilerim, kusura bakmayın, pardon," gibi nezaket cümleleri sıralayabilirdi ama şu an değil!

Allah aşkına bu insanlar neden yolun ortasında konuşuyorlar ki?

Biletini onaylattı bavulunu teslim etti ve uçağının kalkacağı perona son dakika da olsa yetişti. Koltuğuna oturduğunda derin bir nefes bıraktı. Koşmaktan dalağı şişmişti. Biraz bekleyip koridordaki tatlı hostesten kibarca bir su istedi. Cebindeki kartviziti çıkardı. Hostes suyunu getirdiğinde kızın bileğini okşayarak suyu aldı ve kartvizitini avucuna bırakıp çapkınca gülerek göz kırptı.

Aylardır üzerinde çalıştığı çok önemli bir davaya yetişmeye çalışırken bile etrafındaki çekici kızlarla flört etmesinde ne gibi bir sorun olabilirdi ki?

Dağılan kumral saçlarını eliyle geriye doğru taradı ve arkasına yasladı.

Aylardır bu dava için tüm avukatlık bürosunu diken üstünde tutmuş, hazırlıkların eksiksiz olması için elinden ne geliyorsa yapmıştı. Şimdi meyvelerini toplama zamanıydı.

Uçağı İstanbul'a indiğinde, giderken havalimanına park ettiği arabasına yöneldi. Biricik kızı ona garajdan el sallıyordu. Metal grisi X5'ini çalıştırdığında çıkan sesi bile özlediğini fark etti.

Adliyeye geldiğinde arka koltuktaki cüppesine uzandı ve arabadan inerken üzerine geçirdi. Merdivenleri çıktı ve duruşmanın yapılacağı salona ilerledi.

Duruşma salonunun kapısında meraklı ve endişeli gözlerle onu bekleyen meslektaşını gördü.

"Mete!" diyerek boynuna sarıldı.

"Seni gördüğüme o kadar sevindim ki! Yetişemeyeceksin sandım. Neredeyse duruşma başlayacak."

Kimsenin kendisinden fazla konuşmasına izin vermeyen meslektaşına anlayışla baktı. Telkin edici o kadife sesiyle konuşmaya başladı.

"Merak etme her şey yolunda. Hadi sen içeri gir."

"Hayır! Burada bekleyeceğim."

Mete gözlerini devirdi.

Bu kadın ne zaman söz dinlemişti? Hiçbir zaman!

Adliyenin o uzun koridorunda iki tarafı polislerle çevrili müvekkilini görünce gülümsedi Mete. Herkes içeriye girip yerini aldı. Kelepçeleri çözülen müvekkili kısa bir an karısına baktı ve çökmüş gözlerinden özlem dolu bir pırıltı geçti.

Mete bu davanın herkes için önemini bir kez daha anladı ve kafasında son kez savunmasını hazırladı. Hakim kapıdan girip yerine oturduğunda davayı başlatmak için o malum konuşmaya girişti.

"İddia makamının mahkememize başvurarak belirttiği iddianame mahkememizce kabul edilmiştir... İlgili kişilerin duruşma gününde burada olduğu tespit edilip, suçlamaların muhatabını dinlemek üzere söz hakkını savunma merciğine veriyorum. Uhud Cihandar! İlhami Kozan'ı öldürdüğün iddia ediliyor. Bu konuda bir şey söymek istiyor musun?"

Uhud Cihandar gözlerini avukatı Mete'ye çevirdi. Mete kendinden emin bir şekilde gülümsedi ve cüppesini düzeltti. Derin bir nefes aldı.

İşte başlıyordu!

Önce Uhud savunmasını yapmış, ardından da Mete ayağa kalkıp, cüppesini düzeltip, konuşmaya başlamıştı.

"Efendim. Önünüzdeki evraklardan da anlaşılacağı gibi iddia makamının suçlamaları kesinlikle doğru değildir. Uhud Bey ve İlhami Bey arasında iş dışında herhangi bir münasebet yoktur. Ayrıca İlhami Bey'in birçok suça bulaşmış olduğu da yine tarafınıza sunduğum dosyada mevcuttur. Bu da İlhami Bey'in düşmanlarının sayısının çok olduğunu bizlere düşündürebilir. İddia makamının gösterdiği delillerin yetersiz olduğunu bir kez daha hatırlatır ve müvekkilimin tutuksuz yargılanmasını talep ederim."

dedi Mete tek nefesle. Hakim bir süre önündeki dosyaları inceledi. Sonra bir kaç şahit dinledi. İlhami denen adamın karışmadığı bir suç yoktu. -ki bu da işlerini en az delillerin yetersiz olması kadar kolaylaştırıyordu- Herkese ölüm gibi gelen sessizliği bozan hakimin kararlı ve tok sesi, yürekleri ağzında bekleyen insanların nefeslerini tutmasına neden olmuştu.

"Gereği düşünüldü! Savunma merciğinin dosyası, dinlenen şahitler ve delillerin yetersizliği göz önünde bulundurarak Uhud Cihandar'ın tutuksuz yargılanmasına, davanın 30 Aralık'a ertelenmesine karar verilmiştir!"

...

Tekrar herkese merhabaaaa 😌 yeni hikayem "Anahtar" hikayesindeki Mete karakterinin hikayesidir. Okuyup, beğenen, yorum yapamin herkese çok teşekkür ederim ☺️

KORUYUCU -ANAHTAR 2- TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin