25. BÖLÜM - İHTİMALLER

23.5K 1.8K 833
                                    

"Asaf Dede öldü."

"Ne?" diye bir tepki verdim istemsizce. "Nasıl?"

Öyle bir şok halindeydim ki, sadece bir hafta önce birlikte oturup sohbet ettiğimiz, yemek yediğimiz adamın şimdi olmayışı ağır bir taş gibi oturmuştu yüreğime. Onu yeni tanımıştım oysa. Varlığından bir haberdim onca yıl ama sonuçta vardı ve şimdi... Artık bizimle değildi. Bu öyle ağırdı ki.

Ölümün bu denli acıtabildiğini bilmiyordum. Yalnızca bir sondu gözümde, sonra yeni bir başlangıca açılıyordu kapılar. Hep böyle gördüğüm bu olguyla ilk karşılaşmam olduğundan mıydı bu şok hali?

Gonca Teyze'nin hıçkırığı ile sarsıldım. "Öldürüldü," derkenki ses tonu tüylerimi diken diken ederken, Asaf Dede'yi bizden alanın ecel olmadığını öğrenmek baştan aşağı titrememe yetti. Bu bir cinayetti.

"Kim?" diye sordum gayri ihtiyari. Cevabı ne kadar önemsediğim tartışılırdı.

"Bilmiyoruz Pera ama bu bir uyarıydı. Kim yaptı bilmiyoruz ama ona bunu yapanın bizi rahat bırakmayacağından çok eminiz. O yüzden güvenli bir yere gitmelisiniz, lütfen herkese haber ver."

Görmeyeceğini bilmeme rağmen başımı salladım. "Tamam," dedim fısıldar gibi. Telefon kapandığında bakışlarım renkli tabelaya kaydı. Birazdan oraya girecek, eğlenen kuzenlerime ve sevgilime acı haberi verecektim. Ben Asaf Dede'yi yeni tanımama rağmen böyle olduysam kim bilir onlar nasıl yıkılacaktı. Bununla yüzleşmeye hazır mıydım?

Gonca Teyze'nin sözleri aklımda yankılanıyordu. Asaf Dede ölmüştü ve biz Kütahya'ya bile dönemiyorduk. Tam olarak neler olmuştu? Asaf Dede'yi kim öldürmüştü? Cevapları olmayan sorular bedenimin zangır zangır titremesine sebep oluyordu.

Bacaklarım benden bağımsız bir şekilde yeniden mekana yönelirken içimden sadece ağlamak geçiyordu. Ağlamak ve gözyaşlarımda boğulmak...

Masaya doğru kaydı bakışlarım içeri girdiğimde. Dağhan ve Ceyhun'un hala daha birbirleriyle uğraştığını gördüm. Bu beni şaşırtmamıştı çünkü ikisi de çok inatçıydı. Diğerleriyse onların çevresinde konuşlanmıştı. Ben giderken olan ilgileri yoktu elbette ama Ece, Ali ve Simge hariç diğerleri Dağhan'ın Ceyhun'u defalarca kez yenmesinden ayrı bir haz alıyordu. Ece ise bu durumdan epey rahatsızdı. Öfkeyle bakıyordu Dağhan'a ve eğer o kaybetseydi masanın üzerine çıkıp göbek atabileceğinden emindim. Simge ve Ali'nin odak noktasıysa birbirleri gibi görünüyordu. Kaçamak bakışlar atan bu ikili, gergin ortamdan fazlasıyla soyutlanmıştı.

Gözlerim yeniden diğerlerine kaydı. Ceyhun'u yenmekten zevk alan Dağhan, onları heyecanla izleyen Ferhat, Serhat, Ömer, Sıla, Demet, Ali ve son olarak yeniden Dağhan'a döndü bakışlarım. Yıkılacaklardı! Ben bile Asaf Dede'yi yeni tanımış olmama rağmen acı çekiyorken onların nasıl hissedeceğini tahmin dahi edemiyordum.

Derin bir nefes alıp gözyaşlarımı sildim. Sakinleşmeye çalışarak yanlarına ilerledim. Ceyhun ve Dağhan'ın yeni bir müsabakaya başlamak üzere ellerini bileştirmiş olduğunu fark ettiğimdeyse daha fazla bu rekabeti sürdürmemeleri gerektiğine karar vermiştim. İkilinin birleşmiş olan ellerini tuttum. İkisinin bakışlarını da üzerimde hissederken gözlerim, aşinası olduğum yeşillerle buluştu. Kahvelerimde ne gördüğü belliydi. Üzgündüm ve o benim hüznümü hissedebiliyordu. Öyleki duyguların kokusu olduğunu da bizzat deneyimlemiştim kurt olduktan sonra.

Dağhan, ellerimi tutarak beni yanına çekti. Merakla bana bakıyordu herkes, bu bakışları hissedebiliyordum ama onlara bakmadım. Çünkü muhatap olarak Dağhan'ı seçmiştim. Böylesi daha kolaydı.

"Gonca Teyze aradı," dedim çatallı çıkan sesimle. Dudaklarım bir ağlama krizinin geleceğini belli etmek istercesine titriyordu. "Asaf Dede ölmüş."

DOLUNAY ||DÜZENLENİYOR||Where stories live. Discover now