Episode 10. "Shit!"

10.4K 599 131
                                    

Alın size yeni bölüm. Piçuv.

Bölüm şarkısı Selena'nın yeni eseri "The Hearts Wants What It Wants."

İyi okumalar! *-*

Bölüm 10. "Siktir!"

Bilinçsizce etrafıma bakındım. Sonra da Zayn'in gittiği yöne. Belki gelir diye içimdeki tarlaya ümit tohumları serpiştirirken acı gerçek bomba misali tarlama indi ve bulunduğu yeri yakmaya başladı.

Zayn gelmeyecekti.

İlk önce otobandan çıkmam gerekiyordu. Böylece en yakın telefon klübesinden Harry'i ya da başka birini arayabilir, beni almalarını isteyebilirdim. Her şey bu kadar kolaydı. Elim iki yanımdaki pantolon ceplerine gitti. Yanımda tek kuruş dahi yoktu ve arama yapmam imkansızdı. Üstelik yakınlarda otoban çıkışı da görülmüyordu.

Kolay mı demiştim?

Unutun.

İleri doğru yürümeye başladım. Buralarda bir yerlerde otobanı şehrin içine bağlayan bir yol olmalıydı. Olması gerekiyordu. Topuklu ayakkabılarımın sesi rüzgarın uğultusuna karışıyordu. Kardan bembeyaz olan saçlarımı silkeledim.

Tanrım, çok soğuktu.

Ellerimi birbirine sürtüp ısınmaya çalıştım. Olmuyordu. Birden aklıma Zayn'in az sonra sıcak arabasından inip sıcak evine gireceği aklıma geldi. Sıcak. Sıcak. Sıcak. Şu an beni ateşin içine atsalar bile ısınamazmışım gibi geliyordu.

Daha hızlı ve kararları adımlar ile yoluma devam ettim. Kalbimin kırık parçaları arasına sızan soğuk irkilme neden oluyordu. Beni gerçekten indirdiğine inanamıyordum. O parmağım kanağında bile deli gibi endişelen biriyken beni burada nasıl bıraktı hala idrak edemiyordum. Tamam, belki dozu biraz kaçırmış olabilirdim ama bu yaptığı... acımasızdı.

Parmak uçlarımı, burnumu ve kaskatı olmuş yüzümü hissetmiyordum. Karı her yerimde hissediyordum. Ellerim morarmıştı ve büyük ihtimalle dudaklarım da çok farklı değildi. İleride yol ayrımı vardı. Otostop çeksem mi diye düşündüm. Ama karşıma kimin, ne niyette birinin çıkacağı belli değildi. Vazgeçtim.

Yol düz devam ediyordu ama bir yandan da sağa ayrılmıştı. Tabelalara baktım.

Greenwich.
Şehir merkezi.

Greenwich, düz gösteriyordu, şehir merkezi ise sağı. Sağa saptım ve her adımda soğuğun canımı yakmasına izin verdim.

Zayn.

Garaj kapısı gürültü ile açıldı. İçimde bir boşluk vardı ve gözüm R8'in mavi göstergesine takıldığında boşluk daha garip bir hal aldı.

Londra 00.26
-2°C

Kafamı iki yana salladım. Garaja tersten girererken kolumu geri attım ve o sırada gözüm arkadaki palto ve çantaya takıldı.

Ben az önce ne bok yemiştim?

Dışarıda hava -2'di ve ben incecik bir kıyafetle dışarıda bırakmıştım.

Lanet girsin, lanet girsin, lanet girsin!

Arabell.

Dişlerimin takırdama sesi kulağıma doldu. Buraya kadardı. Daha fazla yürüyerek devam edemezdim. Vücudumda sıcak tek nokta dahi kalmamıştı.

Geçen arabalara baktım. İçinden birisinin kadın sürücü olmasını umdum. Ve sonra Tanrı dediğimi duymuş gibi önümde siyah bir Volkswagen durdu ve içinden bir bayan indi.

"İyi misiniz?"

Cevap vermek için ağzımı açmak istedim, olmadı. Bulunmam gereken yer burası değildi. Kesinlikle değildi.

"Tanrım mosmor olmuşsunuz." Kadın kolumdam tutup arabasının kapısını açtı ve bindirirken "Lütfen sizi evinize bırakmama izin verin." dedi. Ev adresimi söyleyebilirdim, sanırım.

Kadına belli belirsiz teşekkür ettim ve arabadan inip eve adımladım. Kaskatı, buz gibiydim. Bahçe kapısını açtığım sırada Zayn elindeki battaniye ile evden çıktı.

Bu şeyin beni ısıtabileceğini falan mı düşünüyordu?

"Arabell." dedi. Sesi, pişmanlığı becermiş gibiydi. Gözleri kızarıktı. Bana doğru bir adım atmak istedi.

Ama karla kaplı bahçe zeminine yığılmam, adımını koşmaya çevirdi.

Bundan sonra her yer siyah sessiz ve... soğuktu.

Never Been Hurt || A New LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin