Episode 8. "Don't force me."

10.9K 557 84
                                    

Mrs. Malik is coming! Yaaay! :D

Evet Hemsvatos, gecikme için çok üzgünüm. Umarım beni özlemişsinidir çünkü ben sizi çok özledim!

Sınıf arkadaşım, koyu bir Hemsvato ayrıca çok komik bir kişiliğe sahip olan biricik arkadaşım Kübra, derste size çok tatlı bir şey çizdi! Multimedia'da bulabilirsiniz. Arabell gözlüklü çünkü Kübra, Arabell'i ben olarak hayal etmiş. Aih. <3 Bu arada altta görünen pembe pijamamı göz ardı edin. Jggdgsghhfbb

Bölüm şarkısı "Taylor Swift - Welcome To New York." 1989 Albümü bir harika olmuş! Bir Swiftie olarak bayıldım. ^^

Sizi çok seviyorum. İyi okumalar! *-* <3

Bölüm 8. "Beni buna zorlama."

Zayn'in her zaman çay içtiği kupa bardağı da son olarak masaya koydum. Bu sabah erken kalkmış ve gerçekten güzel sayılabilecek bir kahvaltı hazırlamıştım. Yumurta kabuklarını tezgahtaki poşete attım ve çaydanlığı da masaya koydum. Şimdi eksik tek şey Zayn'di.

Tam seslenecekken sadece şortla ve üzeri çıplak halde Zayn girdi. Saçları yana yatmıştı ve yeni uyanmışken bile göze fazla çekici görünüyordu.

"Oo döktürmüşsün." Elini salam tabağına uzattı ve ağzına atarken sandalyesine oturdu. Vahşi ve dayanılmaz görünüyordu. Gözlerini bana çevirdi. "Anlaşılan sabah seni yanımda bulamayınca, endişelendiğime değmiş."

"Çok tatlısın." dedim çaydanlığın demliğini elime alıp. Büyük kupasına doldururken ayağa kalktı ve ekmek sepetini masaya koydu. "Bunu unutmuşsun." dedi eğlenir bir ifadeyle. Gülümsedim. Kendi bardağıma da çay koyup masaya oturacakken belimden tutup beni kucağına çekti. Yan oturuyordum. "Uuu." dedim sevimli bir edayla. "Burası kesinlikle bir sandalyeden çok daha rahat." Ben çatalıma uzanırken Zayn'de çayına şeker atıyordu. "Kaç şeker?" diye sordu hedefi benim bardağıma çevirirken. "Biliyorsun." dedim. "Bir iki üç dört. Bir gün şeker komasından gideceksin, Arabell." Zayn sadece bir buçuk kaşık şeker atarken ben 4 kaşık atıyordum. Çayı şekerli içmeyi seviyordum.

Yeşil zeytini ağzıma atıp yuttuğumda Zayn, "Sabah öpücüğümü almadım." dedi. Sol kolumu boynuna doladım ve ikiletmesine izin vermeden dudaklarımı onunkilere kapattım. Çok geçmeden karşılığını verdi. Bu biraz, salam, yeşil zeytin ve sabah mayhoşluğu kokan bir öpücüktü ve kesinlikle diğerlerine kolayca fark atardı.

"Kalkayım. Rahatsız olma." deyip hareketlenecekken engelledi. "Hayır." dedi yumuşak bir sesle. "Gayet rahatım." Üzerine reçel sürdüğüm ekmeği Zayn'in ağzına sokuşturdum. Pijamama gözleri kaydı. Altı dizlerimin biraz üzerinde bitiyordu ve üst kısmı ince askılıydı.

"Diyorum ki." dedim O'na dönüp. "Şu dövmelerin bir kaçını sildirsek mi?" Kafasını eğip vücuduna baktı ve sırıtarak bana baktı.

"Ben ne diyorum peki biliyor musun?"

"Ne?"

Sol elini karnıma yerleştirdi. "Benden bir parça taşımanın zamanı geldi gibi."

Kızaran yanaklarımı ve gerilen vücudumu O'ndan saklamanın en kolay yolu kucağından kalkıp başka sandalyeye oturmaktı ve aynen yaptım. Mutfağı derin bir sessizlik kaplamıştı. Yarım saniye sonra masanın üzerindeki elimi kavradı. "Hey." dedi yavaşça. "Niyetim seni rahatsız etmek değildi, Aşk. Özür dilerim." "Hayır, dert etme." dedim başımı iki yana sallarken. Bu konunun bir gün açılacağını biliyordum fakat bu kadar erken değil.

Kapının zil sesi duyuldu ve Zayn'in kucağından kalktım. "Ben bakarım." dedi beni engelleyip. Mutfaktan çıkıp kahvaltı masasıyla baş başa bıraktı.

"Günaydın. Arabell Barnes, pardon, Arabell Malik'in evi mi?" Sesi duyuyordum. Fazla tanıdık.

"Evet, kocasıyım ben. Siz..?" Zayn'in sakin sesini duydum. "Stuart Grey." dedi karşı taraf ve mutfaktan fırlayıp Zayn'in yanına koştum.

"Stuart?" Sesim şaşkınlık barındırıyordu. "Vov Arabell, bu bakımsız kadın sen misin?" dedi ve beni süzüp güldü. Zayn vücudumun açık yerlerine yandan bir bakış atıp kafasını belli belirsiz yana salladı. Yukarı çık ve üstüne bir şeyler giy.

"İçeri gelsene?" dedim samimi bir şekilde. "Bizde kahvaltı yapıyorduk." Gülümsedi. "Olur." dedi ve Zayn ve beni geçip içeri adımladı. "Sen geç." dedim mutfağı gösterirken. "Biz de üzerimize bir şey alıp geleceğiz." Zayn ölümcül bakıyordu. Stuart mutfağa girer girmez kolundan tutup yatak odasına sürükledim.

"Bir metre 65 santimetresin. Ve bir metren açık." dedi ben kapıyı kapattığımda. "Ve sen bu kılıkla o adamı karşılıyorsun." Tişörtünü O'na fırlattım, yakaladı. "Stuart benim liseden arkadaşım." "Ooo." dedi alayla. "Hadi soyunup yanına inelim o zaman. Nasıl olsa liseden arkadaşın."

Gözlerimi devirip üzerime bir şeyler geçirdim ve Zayn'i beklemeden aşağı indim. Stuart sandalyeye oturmuş etrafı inceliyordu. "Ah, bir çay içer miyiz?" dedim gülerek. Başıyla onayladı ve ona da bir fincan çıkardım.

"Kocan." dedi çayını karıştırırken. "Dövme seviyor sanırım." Belimde bir el hissettim. O el beni kendine çekti. "Evet, öyle." Zayn'in sesi samimiyetten uzak çıkıyordu. "Dövme severim." Stuart gülümsedi. "Biraz fazla değiller mi?" Zayn yapmacık bir şekilde güldü. "Seni ilgilendirir mi?" Dirseğimle karnına bir tane geçirdim. "Yemeğe geçelim mi?"

Masaya oturduğumuzda "Adresimi nereden buldun?" diye sordum. Çayından büyük bir yudum aldı. "Dün facebookta gezinirken Hannah'ın hesabını buldum. Adresi ondan aldım." "Bir iş ile uğraşıyor musun?" diye sordu Zayn uzattığım reçelli ekmeği alırken. "Mühendisim." dedi Stuart. "Fazla yeni bir mühendis. Staj yapıyorum." Zayn başını salladı. Sonra bana döndü. "Bu gün şirkete benimle gelir misin?" dedi. Bu sorusuna bir anlam veremedim. "Olur da, neden?" Sadece gülümsedi.

"Malik şirketler zinciri değil mi?" diye sordu Stuart. Zayn gülümseyip başını sağladı. "Nişanlım sekreter başvurusu yapmıştı ama alınmadı." "Profosyonellerle çalışıyoruz." dedi Zayn. Masanın altından ayağına vurdum. Oralı bile olmadı. "Nişanlım, profesyoneldir." dedi Stuart ama sesinde bariz bir sinir vardı. "Öyle mi?" dedi Zayn. "Eğer dediğin gibi olsaydı şu an şirkette olurdu." Sıra gıcık gıcık ağzına bir peynir atıp gevşekçe çiğnemeye başladı.

***

"Neden buradayım?"

Asansörün 8. kata çıkmasını beklerken sordum. "Çünkü ben istedim." deyince koluna bir tane indirdim. "Regl dönemi yaklaşan kadınlar gibi dengesiz dengesiz davranmayı kes." Güldü. Gözlerimi devirdim.

Asansör açıldı. Elimi eline geçirdi ve asansörden çıktık. Çıkmaz olaydık.

Britney ve annesi Lily lobide göründü. Zayn'i durdurdum. "Burada ne işleri var?" "Toplantı." dedi Zayn basitçe. "Ve ben bana sahip olan tek kadının yanımda olmasını istedim." Lafı güzel olsa bile kaşlarımı çatmaktan kendimi alamadım. "Buraya bakıyor." dedi yavaşça. "Hadi bana kimin sahip olduğunu ona göster." Beni tahrik ediyordu. "Tahrik etme." dedi. "Hadi!" dedi gülerek. "Beni öp. Şimdi. Burada." Elimden tuttu ve anında atak yaptım. Dudakları benimkine yapışırken gülümsedi. İşte böyle uslu kız.

"Seni seviyorum." dedi gülerek ayrıldığımızda. "Bende seni." dedim ve kollarını boynuna doladım. Göz ucuyla Britney'e baktım ve asılan suratını görmek sapıkça bir zevk vardı.

Kurallarına göre oynuyorum.

Zaynep der ki; Öbür bölüm görecem ben sizi zaaa xd

Never Been Hurt || A New LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin