Bölüm 4. Yeni başlangıçlar.

582 157 153
                                    

Gözlerimi açtığımda, odanın beyaz duvarları ve tavanıyla çevrili olduğumu fark ettim. Başım ağrıyordu ve bedenimdeki ağırlık beni yatağa bağlıyormuş gibi hissettiriyordu. Bir anlık şaşkınlıkla etrafı inceledim. Serum takılı olan kolumdaki iğne izi uzun zamandır uyuyor olduğumu farkettirmişti.

Odaya bir hemşire, serumumun kontrolünü yaptıktan sonra yanıma yaklaştı. Yavaşça konuşarak bana yemek yemem gerektiğini söyledi, ancak midemde hiç bir istek yoktu ve bu süre zarfında ne kadar zayıf kalmış olabileceğimi düşününce, yemek yeme fikri içimi bulandırdı.

Bir kaç gün boyunca serumdan başka bir şey alamamıştım. Çünkü yediğim her şeyi hemen kusuyordum. Bu durum beni daha da güçsüz düşürmüştü. Ayrıca, Demir ile aramızdaki soğukluk çoğalmıştı. . Ne zaman odaya gelse ,  yüzüne bile bakmıyordum.

Bu süreçte Poyraz'ı hiç görmemiştim. Adeta ortadan kaybolmuştu. İyi ki de öyleydi, çünkü onun yakınında olmak bana sürekli sorun yaşatmıştı. Aradan dokuz gün geçtikten sonra, Demir'in odaya girdiğini duydum. Artık sesinden geldiğini anlayabiliyordum. Arkamı dönmeye bile gerek duymadım, çünkü onunla konuşmak veya yüzünü görmek istemiyordum. İçimde biriken öfke ve umutsuzlukla pencereden dışarıyı seyretmeye devam ettim.

"Sera, bütün işlemler tamamlandı. Nihayet resmi olarak benim kızım oldun ve okul işlerini de ben hallettim! Pazartesi, yeni okuluna ve yurduna gidiyorsun!"

Bu sözleri duyduğumda içimde karmaşık duygular birbirine dolandı. Özgürlüğün tadını çıkarma heyecanı ile geçmişin yarattığı travmalar arasında sıkışmıştım. Bir yandan bu yeni başlangıcın getirdiği özgürlüğün tadını çıkarmak istiyor, diğer yandan içsel çatışmalarla boğuşuyordum. Sessiz kaldım çünkü artık suskunluğumla duygularımı anlatabilirdim. Artık hayatta umurumda değildi, hayatta kalmanın ne kadar umutsuz bir çaba olduğunu biliyordum.

Bu düşüncelerle içimden hafif bir tebessüm belirdi. Bu yeni başlangıç beni özgür kılacaktı. En azından bir süre boyunca bu adamın yüzünü görmem gerekmezdi. Benim sessizliğimle her şeyi ifade edebilirdim. İstediği gibi davranabilirdi. İçimdeki karmaşık duygulara rağmen özgürlüğün tadını çıkarmak istiyordum.

"Aslında ben annemi merak ediyorum. Onun neden burada olmadığını soracaktım."

Yanımdaki koltuğa oturduğunda, giydiği kumaş pantolonunu ütüsü bozulmaması için özenle duruyordu. Garip bir davranış olması dışında, normal biri.

"Annen hakkında birşeyler öğrenmen beni sevindirdi. O şuanda müsait değil. Üstelik;"

Yutkundu.

"Anladım onun için önemli olduğumu düşünmemiştim zaten. Yanlız kalabilir miyim.?"

"Kızım bak."

Sesimi olabildiğince yüksek çıkartmam gerek ki, annem olacak kadını savunmasını duymamalıyım.. Müsait değilmiş sonuçta.

"Çıkın odadan!!"

Demir bey bağırmamla sıçramış, neye uğradığını şaşırmıştı. Kesin benim deli olduğumu falan düşünüyordur. Veya bu kız gerçektende benim kızım mı diye sorguluyordur kendini. Onun gibi kibar değildim kesinlikle. Dışarıdan nasıl göründüğüm umrumda bile değil.Gözlerime bakmış, sonrada odadan çıkış yapmıştı. Odadan çıktığında, kendimi yatağın içine çekerek ağladım. Bunun beni rahatlatacağını çok iyi biliyorum.

Gözlerimi kapadım, bir saniyeline nefes almayı bıraktım. Hafifçe kafamı kaldırıp, derin bir nefes aldım. Gözlerimi açtığımda, odanın bütün eşyaları tavandaydı. Neler oluyor rüyamı bu? Kesik kesik nefes alırken tavana bakıyor, eşyaların aşağı indirmek için çözüm bulmaya çalışıyordum. Evin içindekilerin ayak seslerini duyabiliyor, kulaklarımı kapatmama rağmen sesler kesilmiyordu.

SERA Where stories live. Discover now