Bölüm 22. Rüya

422 110 3
                                    

Geçen yaşadığım olay beni korkutmuştu evet ama bu sefer çok etkilenmemiştim. Bilmiyorum Meral annemin bana karşı korumacı davranması ilginç bir şekilde hoşuma gitmişti ve bundan yararlanmak istedim.

"Demir siz çıkın, ben kızla bu gece kalırım" dedi birden.

babamla Poyraz bunun doğru bir karar olmadığını düşünse de, benim yüzümdeki gülümsemeyi görünce onaylamak zorunda kaldı.

"Tamam hayatım, çok dikkatli olun, biz de dışarıda tekrar etrafa bakacağız."

" Tamam siz merak etmeyin, ben onun yanındayım."

Babamın annemle böyle konuşması gerçekten çok hoşuma gitmişti, hep böyle bir babam olmasını hayal eder ve kendi kendime resimler yapardım. Ne yazık ki hayallerimde Meral değil, Azra annem vardı.

"Hadi beyler biz kız kıza uyucaz, siz çıkın."

diyip babamla Poyraz'ı odadan çıkardı. Onlar odadan çıktığında elleriyle önce yüzümü avuçladı, sonrada saçlarımı okşadı.

Benim gibi oda  çok yorgun görünüyordu, bir insanı kendimden çok düşünmek bana göre değildi eskiden.  Meral anneminde bu kadar iyi bir anne olacağını düşünmemiştim. İlk zamanlar çok saçma düşüncelere sahip olduğum için kendime kızdım.

Onun sıcak kollarında uykuya dalmam pek uzun sürmemişti.

Gözlerimi açtığımda bir kulübenin içindeydim, dışarıda menekşeler, güller karşımda ise siyah elbise giyinmiş ve siyah bir şapka takmış bir kadın beni izliyordu. Soluk bir tene sahipti, bu çok ürkütücü. Kadın sandalyeye oturmuş gülüyordu , dişleri normal bir beyazlıktan daha da beyazdı ve bana gülümsüyordu.

"Hoş geldin, sana bizim dünyamızın kapısını açman için bir fırsat. "

diyip bana bahçeyi gösteriyordu. Bahçeye çıktığımda ise birden herşey solmuş ve sararmıştı. Kadının yüzünde ki gülümseme gitmiş yerine öfkeli bir bakış vardı, buda beni çok ürkütmüştü.

"Ne istedin onlardan. Sadece senin emrin altına girmek istediler. "

dediğinde kadına döndüm, bana tekrar bahçeye bakmamı söylemişti.  O solmuş çiçekler gitmiş, yerine direğe dikilmiş cesetler vardı. Ayakları toprağa gömülmüş yüzleri ise güneye çevrilmişti. Çok korkmuştum tekrar kadına baktım. Bu sefer kadının üstündeki siyah elbise yerine bembeyaz bir gecelik vardı . Yüzü hala gülmüyor ve bana bahçeyi gösteriyordu arkamı dönmek istemiyordum.

"Sana arkanı dön dedim."

kadının sesi sanki bir iblis gibi çıkıyordu, çığlık atarken Poyraz'ın beni sarsarak uyandırmaya çalıştığını gördüm , etrafımda baktım. Herşeyin rüya olduğunu anlamam birkaç dakikamı almıştı . Poyraz'a sıkıca sarıldım.

"Neler oluyor bana. "dediğimde Poyraz da bana sıkıca sarıldı.

"Herşey yoluna girecek merak etme."

"Annem nerede, gece yanımdaydı"

"Saat 8 oldu uykucu, annen aşağıda kahvaltı hazırlıyor. Hadi sende hazırlan ve bu kabusları fazla kafana takma" dedi. Poyraz'ın varlığı kendimi güvende hissetmemi sağlıyordu.

Güneşin ilk ışıkları pencereden süzülürken ben korku içinde Poyraz'a sarılıyordum ,uykularım bana zindan olmuş artık uyumak istemiyordum. Poyraz'ı bırakıp banyoya girdim.

Ellerimi lavabonun üstüne koyup yüzüme baktım , korkmuş bir insanın yüzü vardı ve bu hiç hoşuma gitmedi. Suyun iyece soğudundan emin olunca, buz gibi suyu yüzüme çarptım. Biraz da olsun iyi geldi, saçlarımı rastgele toplayıp odama geçtim. Poyraz yatmış telefonuyla oynuyordu, hiç ilgilenmeyerek dolabımın başına geçtim. Ne giysem diye düşünürken, oda  yanıma geldi.

"Bu kıyafetlerin hepsi çok çirkin."

Benim eski kıyafetlerimi hiç beğenmemiş Ecrin'in aldığı kıyafetleri ise basit bulmuştu.

"Ben böyle giyinmeyi seviyorum, bir sorun mu var? "

Poyraz sırıttı, dolaba iki eliyle dayandı beni sıkıştırarak dolaba yasladı.

"Benim için sorun yok ama benim ailem bunu sorun edebilir küçüğüm "
demiş ve bir öpücük kondurmuştu yanağıma.

"Ben özgür bir kızım ve kimse benim giyinmeme karışamaz ."dedim  ve Poyraz'dan kurtuldum.

"Çok şımarıksın bunda en büyük suç bende"

Şımarıklık, evet bazen küçükken annem ne desem alır, ne istersem onu yapardı. Oturduğumuz eve göre çok fazla alışveriş yapılırdı benim için. Buraya geldiğimde anlamıştım paranın kaynağını, çünkü beni büyüten kadın çalışmaz bütün gün evde gezer, evle ilgilenirdi ve benimde hiç yanındam ayırmazdı. 15 yaşımdan sonra artık azda olsa özgürdüm. Liseye gidiyor, arkadaşlarımla doyasıya eğleniyordum .Benim buraya geldiğimden bile haberleri yok ne acı.

"Ben şımarık biri değilim. "diyip dolaptan mavi kot şort, birde pembe bir tişört alıp tekrar banyoya girdim. Poyraz'dan ses çıkmıyor bu hiç normal gelmedi bana.

Üzerimi hızlı şekilde giyinip kapıyı açtım yine bir kabus mu görüyorum yoksa. Odanın sessizliği beni korkutmuştu. Kapının tıklamasıyla sıçramış, korkarak kapıyı açtığımda karşımda kısa boylu bir adam, odanın kapısının önünde bekliyordu.

"Merhaba yanlış girmiş olmalısınız, babamın ofisi değil burası."dedim adam yeşil rengi gözlerini büyüterek.

"Sanmıyorum "kendinden emindi. Ellerini arkasına götürerek dikkatlice bakıyordu.

"Nasıl yardımcı olabilirim."

"Ben senin öğretmenin Emrah, sana vad edilen güçlerini kontrol etmen için seni eğitmeye geldim. "

"Sizi buraya babam yollamış olmalı ."

Emrah odanın kapısını açıp koridorun sonunda ki bir odaya girdi, ben arkasından bakarken.

"Ne bekliyorsun!"

Biraz agrasif birine benziyor , daha benim adımı bile sormadan derse başlamak istiyor. Üstelik çok açım kahvaltı bile yapmadım henüz.  Koşarak Emrah'ın girdiği odaya girdim , kapıyı kapatmam için el işareti yaptı. Odaya girdiğimde, odanın bomboş olduğunu gördüm, sadece odanın ortasında büyük bir masa vardı. Emrah'ın dediğini yaparak kapıyı kapadım .

SERA Where stories live. Discover now