Bölüm 1.Başlangıç.

1.1K 197 225
                                    

Her yer çok karanlıktı, yoğun bir sis bulutu çevreyi sarmıştı. Bu durum beni hem endişelendiriyor, hem de çok korkutuyordu. Karanlığın içinde yürürken, soğuk rüzgarın ürpertici dokunuşunu hissediyordum. Göğe baksam da yıldızlar ya da ayın izine rastlamak mümkün değildi. Yavaşça adım attıkça çıkan çatlak sesleri kulaklarımda yankılanıyordu.

Uzaktan sesler geliyor, fakat ne dediklerini anlamıyordum. Uğultulu gibiydi sanki, rüzgarın esintisiyle birlikte daha da gizemli bir hâl alıyordu. Gözlerimi açtığımda, her şeyin bir rüya olduğunu fark etmem uzun sürmedi. Üzerimdeki örtüyü yavaşça çektim. Yüzümden dökülen boncuk boncuk terleri elimle sildim ve fark ettim ki gördüğüm rüyadan fazlaca etkilenmiştim. Mesaj sesiyle irkildim, içimde garip bir ürperti oluşmuştu. Rüzgarın hışırtısı kulaklarımda yankılandı.

Telefonumun yeşil ışığını fark ettiğimde, telefonu elime alıp mesajı açıp okudum.

"Seni bekliyorum sahil kenarında!"

Ekranda gördüğüm isim beni şaşırtmıştı. Bir zamanlar en yakın arkadaşım olan Hakan, onca olaydan sonra beni yanına çağırıyordu. Hızla giyinip evden çıktığımda, soğuk rüzgarın saçımda ve yüzümde hissettim.

Karşıdan gelen taksiye el işareti yaptığımda, şansıma durdu. Çok nadir bir durum bu aslında. Kolay kolay durmaz taksi bu civarda. Taksinin kapısını açıp oturunca adama Hakan'ın verdiği adresi gösterip, hızlı olmasını söyledim.

Hızlı bir şekilde istediğim yere ulaşıp, gözlerim arkadaşımı ararken, denizden gelen tuzlu rüzgarın kokusunu hissettim. Silah sesiyle arkamı döndüm. Çok uzaktan gelmiyordu sanki. Koşarak sesin geldiği yere giderken, kolumdan tutarak birinin beni engellediğini görünce, denizden dalga sesleri hafifçe kulağıma çalındı. Hakan'a ateş edildiğini anladım.

Kolumu tutan kişinin kim olduğunu bilmiyordum, yüzünü görmüyordum, ve soğuk hava gözlerimi yaşartıyordu.

"Bırak kolumu!"

Kolumu kurtardıktan sonra, silah sesinin yankılandığı yöne doğru koşarken soğuk rüzgarın hızı arttı. Denizin şiddetli dalgalarının çarpımını ve taşların çıkardığı sesleri hissettim.

Soğuk sis, denizin üzerini kalın bir örtü gibi sarmıştı. Sessizliği bozan tek şey uzaktan gelen uğultulu sesler ve denizin hışırtısıydı. Kara gecenin içinde, adımlarımı dikkatlice atmaya devam ederken, sisin içinde kaybolan her şeyin gizemi artıyordu. Hızla yaklaştığım sahil kenarı, yıldızların parıltısından yoksundu ve yalnızca denizin tuzlu kokusu ve soğuk rüzgarın ince dokunuşları eşlik ediyordu. Tüm bu doğal güzellikler arasında, içimde büyüyen endişe ve korku, artmıştı.

Koşarak yanına gittiğimde, hiç hareket etmiyordu. . Tamamen onun yakınına geldiğimde, Hakan'ın kanlar içinde olduğunu fark ettim. Bu kadar kan olması imkansız olduğunu düşünürken, soğuk rüzgar ürperdiğimi hissettirdi. Adımlarımı biraz yavaşlatarak, Hakan'ın yaşadığına emin olmak istedim. Yanına geldiğimde beyaz gömleğinin daha fazla kan olduğunu gördüm. Hızlı nefes alıp verdiğini fark ettiğimde yanına oturup, denizin hırçın dalga sesleriyle eşlik eden endişem artmıştı, Hakan'ı sakin kalmasını sağlamaya çalışıyordum.

Ellerim titreyerek Hakan'ın başına eğildim. Gözlerinin içine baktığımda, Hakan'ın son bir nefesle dudaklarından çıkan sözcükleri duydum :

"Yelenler... Anahtar..."

Gözleri büyüdü, bu sözcükler ne anlama geliyordu? Hakan'ın son anlarında verdiği bu ipucunu anlamak için zihnimi zorladım.

SERA Where stories live. Discover now