Bölüm 2. Gerçeklerin Ağırlığı.

684 182 180
                                    

Araba hızla ilerlerken gerçek olmadığını düşünerek dualar ediyordum. Gözlerimi kapatıp açtığımda, bu korkunç rüyanın sona ereceğini umuyordum. Gözlerimi sıkıca kapattım, derin bir nefes aldım ve içimdeki gücü hissetmeye çalıştım. Hâlâ bu karanlık gerçekliğin içindeydim, yüzümdeki gözyaşlarını hissettiğimde gözlerimi açmıştım. Neden hala bu dehşet dolu rüya sürüyordu?

"İyi misin?"

Sesini duyduğumda gözlerimi aniden açtım ve yüzümdeki göz yaşlarımı hızla sildim. Onun ağladığımı görmesini istemiyordum. "Toparlan kendine gel, Sera," diye düşündüm, içimdeki gücü daha da yükseltmeye çalışarak. Sesimin tonunu kararlı bir şekilde yükselttim.

"Sence!" dedim, gözlerim dikiz aynasına dikilmişken. Arabanın içindeki gerilim giderek artıyordu.

"Bak küçük," dedi büyük mavi gözlerine dikiz aynasından biraz agrasif bir şekilde baktım:

"Baban seni heyecanla beklerken, sen çocuk gibi gözyaşı dökmemelisin."

"Boşuna heyecan yapıyor, onu babam olarak kabul etmiyorum."

"Orada güzel zaman geçireceğinden eminim."

Poyraz'ın sakin bakışları karşısında tepkisizdim."Bende hep seninle olacağım üstelik."

Poyraz kibarca gülümsedi,

"Vay canına, bu gerçek olamaz."

Cevap vermedim. Dışarıya bakıp, onu duymamazlıktan gelmiştim, onun anlayışlı ve kibar davranması hoşuma gitse de ona belli etmek istememiştim.

"Benimle konuşmak bir ayrıcalıktır ve sen bunu reddediyorsun, değil mi?" dedi. Dışarıya bakmayı sonlandırıp, hafif gülümseyerek dikiz aynasına bakmak için kafamı eğdiğimde, bana baktığını fark etmiştim.

Arabayı aniden durdurduğunda, ön koltuktan tutunmuş kafamı koltuğa vurmaktan kurtardım. Kafamı kaldırdığımda dudaklarımız neredeyse birbirine değiyordu. Hafifçe sırıtarak biraz geri çekildiğinde, nefes almaya başladığımı fark ettim. Kafamdaki karmaşayı silmeye çalışırken, onun bu kadar sakin ve anlayışlı tavrına daha fazla dayanamayacağımı düşünerek sertçe sordum:

"Derdin ne senin!"

Dedim sert ses tonumla.

"Sadece beklediğim an geldi o kadar."

Dedi ve koltuğa yerleştikten sonra, arabayı çalıştırdığında dikiz aynasından baktığında, mavi gözlerindeki mutluluğu fark etmiştim. Ne demek istediğini içimde sorgularken konuşmaya devam etti.

"Bana cevap ver, sessizliği sevmem," dedi. Arabayı sürmeye başladı. Kendince beni sıkıştırmaya çalıştı. Ona karşı olan tavırlarım hoşuna gitmemiş olmalıydı. Elini alnına götürdü, saçlarına doğru sürdükten sonra, kolunu camdan dışarıya çıkardı ve konuşmaya devam etti.

"Küçüğüm yolumuz çok uzun, konuşmadan bu yol bitmez."

"Tamam konuşalım, bana şimdi o adamın beni neden görmek istediğini söyle."

"Bunu gidince öğreneceksin, şu anda bu
konuyu ikimizin konuşması doğru olmaz."

"Tamam o zaman, konuşacak bir konumuz yok demektir."

Zaman geçtikçe gerilmem daha da artıyordu. Gözlerimi açıp etrafı görmek istiyordum, o zaman bile Poyraz'ın bakışları ve gülümsemesi beni rahatsız ediyordu. O adamı düşünmemek için  içimdeki fırtınaya engel olmaya çalışıyor fakat  sakinleşemiyordum. Sonunda uykuya daldım, ancak zihnim hala bir kasırga gibiydi.

SERA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin