Bölüm 50 - İz

48.6K 1.2K 268
                                    

Cannons - Evening Star

Demi Lovato - Body Stay  

YAŞ KISITLAMASI BU BÖLÜMDE YÜKSEK

"Hakikat, acıyı yanında getirir,"

Acıya dayanamazdım ben. Bencillikti belki ama benim gördüğüm, beğendiğim bir şey varsa o sadece bende olmalıydı. Bir başkasında aynısında gördüğümde kemiklerim kırılır gibi hissederdim. Babamı en çok ben severdim. Annem sadece bana kucak açmalıydı. Ağabeylerimin en değerlisi daima ben olmalıydım. Dedem meyvelerin en güzelini sadece bana vermeliydi. Bencillikti. Kıskançlıktı.

Ancak yaş büyüdükçe bunlar değerini kaybetti. Annemin koynu fazla sıcaktı, babam eksikti, ağabeylerim artık saçımı okşamıyor, dedem bana meyve vermiyordu. Fazlalık gibi hissediyordum bir yerde, annemin mahcubiyeti, mücadelesi üzerime sinmiş gibi her an tetikteydim.

"Ya o adamla evlenirsin ya da bu evden defolur gidersiniz," dediklerinde kimseye güvenemedim. Büyüdüğümü, yetiştiğimi hissettim. Dudaklarımın arasından çıkabilecek tek kelime hayatımıza yeni ve keskin hatlar verecekti.

Yapamadım. Ben bencildim. Hiç kimse, hiçbir şey benim ideallerim ve hayatımdan ön planda olmazdı. Şimdi de aynısı olacaktı. Christopher Parvis Black iyileşmek istiyorsa dermanını başkasında arayacaktı, beni böyle paramparça ettikten sonra yardım dilenmeye hakkı yoktu. Ellerimi sert göğsüne yaslayarak kırık tırnaklarımı tenine batırdım. Yüzündeki kaslar kıpırdamadı, dudaklarım iyice gerilirken ellerimi göğsünden alıp mermerin iki yanına bastırdım ve kendimi onun elinden kurtardım. Mermerdin üzerine oturmuş yüzüne birkaç santim yukarıdan bakıyordum. Üstünlük. Ona karşı sadece birkaç santim bile olsun üstün olmak hoşuma gidiyordu.

"Hayır," dedim ve ayağımla onu ittim. Birkaç adım sendeledi ve ellerini kullanarak kendini suyun üzerinde tuttu. Suyun üzerinde dalgalanan siyah güllerin arasında gerçekten güzel görünüyordu. Başımı iki yana sallarken saçlarımın arasındaki gül yaprakları tenimi parçaladı "Hayır," diye tekrarladım ve ayağa kalktım.

Ben ayağa kalkarken gözleri karnımda ve bacaklarımda dolandı. İstemeye istemeye bakışlarımı üzerime indirdim. Beyaz atletimde ve bacaklarımda kan damlaları vardı. Güldüm. Karnımdaki yaranın sızlamasını umarak kahkaha attım ancak acı yoktu.

Kahkahalarımın arasında "Hayır," dedim.

"Neden?" diye sordu.

Sorusu dünyanın en komik şeyiymiş gibi başımı geri atarak daha da fazla güldüm. Bedenimin sesini kapatmış, hislerini almıştım. Bedenim artık çırılçıplak ve yapayalnızdı. Bacaklarımdaki kanı silmeye uğraşırken kan soluk pembe renkte üzerime daha fazla bulaştı.

"Çünkü hayır, Christopher," dedim ve elimi ıslak elbiselerime sildim. Güller suyla beraber durulmuş, onun bir parçasıylamış gibi etrafını sarmıştı. Mezarım ilan edeceğim havuz onun mabedi gibi el değmemiş ve kusurusuz görünüyordu. Parmaklarımı teker teker kapatarak kırık tırnaklarımı bu kez avucumun kaba etlerine batırdım. Dudaklarım öfkeyle gerilirken yüzümdeki 43 kas görevini başarıyla tamamladı.

"Lanet olası pislik," diye homurdandım ve ona sırtımı döndüm.

"Melek," diye sesledi.

Tırnaklarımı avcumun içine göndüm "Adımı söyleme," diye homurdandım. Sustu. Suyun hareketlendiğini ve mermerin üzerine çıktığını duydum. Islak adımları bana yaklaşırken üzerinden damlayan suların şırıltısını yaklaşıyordu. Yemin ediyorum bana uzanan elinin havayı yararken çıkardığı çatırtıyı duydum ve kendimi geri çektim. İki şezlongun arasında durup vücudumu ona çevirdim ve onda hala beğendiğim tek yerine, gözlerine baktım. Ne olursa olsun tek dürüst yeri gözleriydi. Tıpkı harmanlanmış renkleri gibi paramparça, karanlık ve bir o kadar da saftı. Başarılı olabilseydim gözlerindeki hisleri çözüp ona uzanabilirdim.

Siyahın Vedası | TeslimiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin