Bölüm 41 - Duman

47.3K 1.6K 197
                                    

Bölümü @nazkrk itiraf ediyorum. Sonda açıklama falan yok, ilginiz için gerçekten canıgönülden teşekkür ederim. Uyarmak istiyorum, ben din konusuna da gireceğim, çünkü Melek Müslüman. Ben böyle dedim diye ondan gerçek bir Müslümana yakışan tavırları beklemeyin çünkü Melek o kadar inançları sağlam birisi değil. Kimsenin inanç eşiğini bilmem, kim cennete girer kim girmez bilmem. Sadece Melek yeterince iyi bir Müslüman değil, bunu kendi ağzıyla da söyledi. Christopher zaten şirk koşuyor sürekli. Benim vermek istediğim mesaj ne doğrular ne de yanlışlar... Ben din dersi de vermiyorum ateistlik dersi de vermiyorum. İnancım kimseyi ilgilendirmez. Cennete ya da cehenneme girip girmeyeceğimi de kimse bilemez. Söyleyeceklerim bu kadar, keyifli okumalar.

Ve unutmadan "Sikmek" kelimesine takılıyorsunuz ama "Fuck" olsa sorun yok değil mi? Sokak ağzıyla birçok kelime olacak, sansürlemek istemiyorum. O ruhu çevirmenler gibi öldürmeyeceğim.

facebook.com/siyahinvedasi sayfasını beğenmeyi ve Siyahın Vedası adlı Facebook grubuna katılmayı ihmal etmeyin. Beğenmeniz dileğiyle.

***

Ólafur Arnalds - A Sudden Throw(Mutlaka dinleyin)

"Eğ başını yere," diye sertçe çıkıştı dedem. Yüzündeki kırışıklıklara sızmış öfke midemi bulandırıyordu. Sırf ona inat daha fazla kaldırdım başımı. Ben büyüğün büyüklüğünü kabul eden, saygılı bir kızdım ancak suçsuz yere itham edilmek çatlayan gurur damarımı sızlatıyordu.

"Bir Sarraf başını asla yere eğmez, bana böyle öğrettiniz," dedim ve nefretimi kusarcasına başımı daha da kaldırdım. Onlarla alay ediyordum, beni sırf bu yüzden isteseler dövebilirlerdi.

Amcam dişlerini birbirine bastırarak hırladı ve başını başka tarafa çevirdi. Dedem saf kibirle "Sen artık bir Sarraf değilsin," dedi şiveli bir ağızla. "Adımızı gölgeleyen bir lekesin," dedi. Bu durum umurumda değildi, beni nasıl yetiştirdilerse öyle davranıyordum. Ben, şanıma yakışacak şekilde özgürlüğümün peşinden gidiyordum.

Kendimi savunmak yerine ona dik dik ona baktım,soyumuz boyunca töreye bu kadar karşı çıkma cesareti gösterip de bu kadar fazla nefes alan bir kadın var mıydı? Erkek müsvetteleri buna izin vermiş miydi?

Arkamdaki kapı açıldığında odanın içinde keskin bir sessizlik hakimiyet kurdu. Aral ve babası yanımdan geçerek dedemin yanına oturdular. Ne ortada içecek vardı ne de başka bir şey. Sephanın üzerinde bardaklar boştu, kanımla dolup akrabalarımın midesine gidecek ve günü şereflendirecek tek şey benim ölümümdü. Sanki ben öldüğümde herkes onları alkışlayacak, sırtlarını sıvazlayacaktı. Ben öldüğümde bu evin çatlaklarından kan ve gözyaşı sızacaktı.

Aral oturuşunu dikleştirerek çelik gibi pürüzsüz bir sesle "Mustafa'yı buldum," dedi. Otoritesi kendinden büyük küçük herkesi etkisi altına alabiliyordu. Göz göze geldiğimizde dik dik bakıyordu "Aralarında hiçbir şey yokmuş," diyerek cümlesini tamamladı. Aynı şekilde ona dik dik baktım. Beni lekeledikten sonra temize çıkarmaya çalışmasındaki amacı çözememiştim. Belki de beni böyle cezalandırıp kaçtığımda neler olacağı konusunda gözdağı vermeye çalışmıştı ancak başarısız olmuştu. Ya beni kaybedecekti ya da kaybedecekti.

Kinyas amcam aklar düşmüş sakalını sıvazlarken "Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun Aral oğlum?" diye sordu. Ancak ile babamın arası hiçbir zaman iyi olmamıştı. Hüseyin amcam ailenin en büyüğü olmasına rağmen sorumsuz tavırlarıyla pek de fazla dedemin güvenini kazanamamıştı. Daha yirmisinde karısından başka bir kadını hamile bırakmış ve kuma olarak getirmişti. Bu, evde büyük bir sarsıntıya neden olmuş. Amcam ne zaman zor duruma düşse babam hep onun arkasını toplarmış. Dedem de tüm mal varlığının kontrolünü oğullarını paylaştırırken en büyük payı en büyük oğluna vermektense en beceriklisine, yani babama vermeyi tercih etmiş. O zamandan beri amcam babama hep zıt düşüyormuş. Birkaç kez onları tartışırken görmüştüm, babamın tek kızı olduğumdan amcam hep beni koz olarak kullanırdı.

Siyahın Vedası | TeslimiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin