24. Bölüm: Aşıksın oğlum sen! Valla aşıksın!

54 13 35
                                    

Bu nasıl olmuştu? Hiç bir fikrim yoktu. Ama bir şeyler olduğuna adım gibi emindim. O sırada gözüme kadının boynuna kazınmış sol anahtarı takıldı.

"Bu... bu iz diğer cinayetlerde de vardı"
dedi Derin kekeleyerek. Bu konuda çok haklıydı. Bu cinayetlerin bir ilgisi vardı.

"Derin hadi yukarı çık güzelim. Hadi, hem diğerlerini de çağırırsın"

"T-Tamam" dedi ve güçlükle adımlar atarak kapıya doğru yöneldi. Ama iyi görünmüyordu. Ben olsam ben de iyi görünmezdim. Çünkü odanın tüm zemini kanla kaplıydı. Hemen yanına doğru koştum.

"Gel hadi birlikte gidelim güzelim. Tutun bana" dedim ve kolumu omzuna attım.

"Ama çok kan var"

"Evet güzelim. Hadi kapat gözlerini düşünme sen onları" dedim ve o da dediğimi yapıp gözlerini kapattı. Onu kucağıma alıp yukarı doğru çıktım. Sanırım daha önce böyle bor kan gölü görmemişti. Yukarı çıkarken beni öyle sıkıyordu ki...

"Anıl ne oldu? İyi misiniz?" dedi Fiko araya girerek.

"Fiko çabuk Ali ile aşağı inin. Cinayet büroya haber verin. Çünkü Meryem öldurülmüş"

Daha sonra ikisi aşağı indiğinde Derin'i Asya'ya bırakıp koşarak aşağı indim.
Etrafta çok fazla kan vardı ve sanırım sesi bastırmak için bir şey kullanılmıştı. Bu şey yastık olabilirdi. Ama hiç bir katil bir ipucu bırakmadan gitmezdi. Bu imkansızdı.
Aradan zaman geçti. Olay mahalli cinayet büronun gelmesiyle dolup taşmıştı.
İncelemeler bittiğinde haberler pek iyi gözükmüyordu.

"Abi ardı ardına 6 cinayet işlendi ve hepsinin boynunda sol anahtarı var. Yani işimiz bir seri katille" 

"Ortalama kaç saat önce olan bir olay bu?" dedim merakla. Çünkü biz duyardık. 

"Otopsi sonuçlansın. Ben seni arayacağım kardeşim. Ayrıca sevgiline dikkat et. İşlenen cinayetlerin hepsi iş adamlarının kızları"

"Biliyorum abi. Ama sen merak etme. Ben varken ona kimse dokunamaz" dedim ve orayı Ali ve Fiko'ya bırakıp yukarı çıktım. Yavaşça kapıyı tıklattım. 

"Gel" dedi bir ses. Bu sanırım Asya'nın sesiydi. Kafamı kapıdan uzattığımda Derin hala yatıyordu. Ne zaman bir olay olsa kötüleniyordu. Ona bir şey olmasından öyle korkuyordum ki. Vücudu artık bu kadar fazla maddeyi kaldıramıyordu. Her an her şeye hazırlıklı olmalıydık. Ama bunu Luis, Rowan ve benden başka kimse bilmiyordu.

"Anıl sen ağlıyor musun?"

"Ağlamıyorum Asya, gözüme toz kaçtı..." dedim gülerek. Daha sonra yanına gittim ve elimi Derin'in saçlarında gezdirmeye başladım. 

"Çok güzel değil mi?"

"Evet" diye geçiştirdim hemen. Çünkü gözlerim Derin'deydi. Ne söylediğini bile anlamıyordum. 

"Çok güzel bakıyor değil mi?"

"Hem de nasıl..."

"Çok güzel gülüyor değil mi?"

"Evet öyle" diye geçiştirdim son kez. Daha sonra bana sorduğu soruları aslında duyduğumu anladım. Dur biraz ne!!! Birden ayağa fırladı ve gülmeye başladı. 

"Aşıksın oğlum sen! Valla aşıksın"

"Asya sus!"  

"Hayatta susmam. İşte bu be! Sonunda hayallerim gerçek oluyor!"

"Asya kes çeneni. Anladık tamam aşığım var mı diyeceğin?! Aşığım oldu mu?" dedim sinirli bakışlar fırlatarak. Aslında pek sinirli olduğum söylenemezdi. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Aptal! Ne diye itiraf ediyorsun ki? 

Yakışıklı YalancıWhere stories live. Discover now