23

4.3K 459 1K
                                    


📚

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

📚

Bir süredir küçük kulübenin havasına hakim olan kederin yerini Jimin'in hoş bir uyum içinde dans eden çiçekli kokusu alırken Yoongi ciğerlerine nüfuz eden yeşil elma ve zambağa karşı sersemledi. Bu nadide kokuyu içine her çekişinde göğsü infilak edecekmiş gibi olsa da kendini tutmak istemiyordu. Yanı başında, göğsüne sokulmuş kıpırtısızca duran omegasını incitecek tek bir hata daha yapmaktan ölesiye korkuyordu.

Eğer bir kurdu olmasaydı bunların hiç yaşanmayacağını düşündü. Böyle bir ailede doğmasaydı. Böyle bir geçmişe sahip olmasaydı onun için her şey daha katlanılabilir olurdu.

Ama tüm bunları düşünmenin yararsız olduğunu çok uzun zaman önce, soğuk yurt odasında yorganı başına çekip gizli gizli ağladığı gecelerde öğrenmişti. Kimse onu anlamayacak, kimse onu kendinden kurtaramayacaktı.

Yaşadıklarını ilk kez yüksek sesle bir başkasına anlatmıştı ve bu kişinin Jimin olmasından memnundu. Her ne kadar zor olsa da Jimin'in onu yargılamayacağını çok iyi biliyordu. O öyle masum, öyle meleksi bir şeydi yapacağı en kötü şey acısını paylaşmaya çalışmak olurdu. O anda tam olarak yaptığı da buydu. Yoğunlaşan feromonlarını alfası için serbest bırakıyordu çünkü Yoongi'nin canının yandığını biliyor, bunu bir nebze olsun azaltmak istiyordu.

Jimin, Yoongi'nin hayatta sahip olduğu en kıymetli varlıktı. Bunca zaman tek yaptığı koşmaktı. Kurdundan bir adım önce olabilmek için hayatı boyunca koşmuştu, çok yorgun olduğu bir anda Jimin'e tutulmasının tesadüften ziyade tanrının bir hediyesi olduğunu düşünmeye başlamıştı.

Belki de tüm bu zorluklar ona kavuşmak içindi. Ama halen tam anlamıyla kavuşmuş sayılmazlardı ki. Daha bir gün önce Jimin'e duyduğu hislere ihanet eden, Yangjin ile birlikte olan o değil miydi? Böyle zamanlarda omegasının yüzüne bakmaktan adeta utanıyor, yüreğindeki ihanetin ağırlığı omuzlarını düşürüyordu.

Eğer yapabilse onunla buradan çok uzaklara kaçardı.

Bir süre daha geniş koltuğun üzerinde sessizce ve birbirlerine sarılı halde oturmaya devam ettiler. Dışardaki fırtına pencereleri titretiyor, perdeyi hafifçe dans ettiriyordu, o esnada rüzgar bir ıslığa dönüşerek pencereden içeri girdi. Jimin içeri giren soğuk hava dalgasıyla titremesini engelleyemezken alfasına daha da sokuldu.

Yoongi ona baktı. "Pencere aralık kalmış olmalı, gidip kapatacağım." İzin alır gibi bir tonda söyleyince Jimin gönülsüzce geri çekilerek başını salladı. "Ben de şömineyi yakayım ister misin?"

"Hayır, ben hallederim." Onun ağlamaktan kızaran gözleri ve pembeleşen küçük burnuna bakan alfa koltuğun üzerindeki ekose desenli battaniyeyi alıp Jimin'in göğsüne örttü. "Üşüyorsun."

"Hayır, ben alışkınım, üşümüyorum." Omega yine de battaniyeyi sıkıca örtündü, ona hiçbir şekilde zahmet vermek istemiyordu. "İyiyim gerçekten."

Baby Blue | yoonminWhere stories live. Discover now