10

3.6K 499 683
                                    

🚞

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🚞

Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar, ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir, derler. Bunu dün gece, sevdiğim alıntıları yazdığım sert kapaklı, sayfaları yıpranmış küçük defterimde okuduğumdan beri aklımdan çıkıp gitmek bilmiyor.

Kendim için böyle muhteşem bir hikaye istiyorum, insanların okurken kendinden geçebileceği bir hikaye. Şehrim olmasa bile küçük, güzel bir köyüm var ve buraya bir yabancı geldiği de doğru. Hikayemiz bir noktada, hiç de alışılmış olmayacak biçimde kesiştiğinden beri kader iplerini bizim için örüyor sanki.

Keşke gelecekte neler olabileceğini bilebilsem, keşke bir kitabın son sayfasını karıştırıp göz ucuyla okur gibi bizi de okuyabilsem.

İşte böyle küçük, zararsız dertlerim var, beni dinç tutan düşüncelere sahibim. Ama tüm bunlar birleşip geceleri beni uyutmayınca sabahlar da olmak bilmiyor. Keşke Yoongi hakkındaki tüm düşüncelerim bunlardan ibaret olsa ama bunun doğru olduğunu söylemem zor. Bir gece ansızın düşüme girip yüzümün kızarmasına sebep olan kişi de söz konusu alfa, ah o güzel alfa yok mu...Yanımda yokken bile beni utandırmayı başarıyor, ıslak düşler alfayla eşleştiğim andan sonra peşimi bırakmaz oldu.

Bundan şikayetçi olduğumu söylersem yalan söylemiş olurum. Kafamın içinde, midemde ve yüreğimde meydana gelen tüm depremler öyle farklı ki zavallı varlığıma hissettirdiklerini tarif bile edemiyorum.

Yazmayı bıraksam iyi olacak, biri bu günlüğü bulursa, umarım bana saygı duyar ve yazıları okumaz.

"Jimin!"

Pencerenin yanında yer alan küçük yazı masasının başından kalkıp annemi daha fazla sabırsızlandırmadan odamdan çıktım.

"Geldim, geldim!" Güneş çoktan doğmuş gökte git gide yükselmeye başlamışken dışarda günün bunaltıcı geçeceğini belli eden rüzgarsız bir hava vardı. Tüm ev ahalisi horozlar öterken uyanmış ve babam da çoktan evden çıkıp işlerini halletmeye gitmişti.

Böylece bize kalan da rutin çiftlik işleri olmuştu. Bugün arka bahçeye sebze ekim günüydü. Eylül ayının sonlarında, sonbaharı uğurlarken dikeceğimiz tohumlar birkaç aya kalmadan bize kendilerini sunacaklardı. Bu işten hoşlanmadığımı söylersem yalan söylemiş olurum. Ama elbette benim de hiç haz etmediğim ve habire ablama kakalamak istediğim köy işleri de var, kimse o kadar da iyimser olamaz sonuçta.

Mesela...ahırdan tezek temizlemekten hiç hoşlanmıyorum, bunu yapmak zorunda olduğum zamanlarda iğrenç koku tüm kıyafetlerime siniyor, bazen feromonlarımı körelteceğinden endişe duyuyorum. Hem bu işten kim hoşlanır ki, ben de hoşlanmıyorum işte.

Ama mesela, hasat mevsimi geldiğinde ürün toplamak ve toparken bir yandan da mahsülü mideye indirmekten hoşlanıyorum, özellikle de kiraz, üzüm ve mandalina hasatlarına bayılırım. Tüm aile toplaşıp soluğu dönümlerce uzanan meyve bahçelerinde alır ve günü orada geçiririz. Eskiden, hasat sonunda ürünlerimizi şehre gönderiyormuşuz ama ulaşım aksadığından beri öyle değil. Alfalar geldi, çözümlerle geldiler, onlar işlerini bitirdiklerinde her şey eski halini alacak.

Baby Blue | yoonminWhere stories live. Discover now