14

3.6K 479 993
                                    

merhabalar bebişler! bölümü sırf siz beklemeyin diye hasta yatağında -1 enerjiyle tamamladım, lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin iyi okumalar dileyip kaçıyorum.


"My house of stone, your ivy growsAnd now I'm covered in you

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"My house of stone, your ivy grows
And now I'm covered in you."
🌊

Bir başka gün ve bir başka sorun. Taehyung için gözlerini yeni güne açmanın tanımı buydu. Gün geçtikçe şiddetlenen iç huzursuzluğu annesinin dizginlenemez öfkesi ve büyükannesinin ısrarcı, insanı bunaltan bakışlarının ağırlığıyla birleştiğinde katlanılmaz bir hale gelmişti. Şimdi her şey eskisinden çok daha zor geliyorken tek yapmak istediği başını alıp gitmekti. Gitmek, çok uzaklara, kendi adımlarını dahi tanıyamayacağı bir yerde hayata yeni baştan başlamak ve hayatın, ki eğer varsa anlamlı bir yanını bulmak.

Böyle düşününce hayalperestmiş gibi hissediyordu ama bu onun tek kaçış yoluydu. Öte yandan hayatının bir bölümünü oluşturan bir de gerçekten kaçışları vardı. Evden sessiz ormana, evden Jimin'in huzurlu çiftliğine ve son zamanlarda da evinden kilisenin karanlık fakat bir şekilde ona güven veren bahçesine doğru.

Hiçbir zaman inançlı biri olmamıştı bu yüzden adımlarının onu bir ibadethaneye götürmesini açıklayacak kelimesi de yoktu. Ama içinden bir ses tüm bunların nedeni olduğunu söylüyordu, hiçbir şey durduk yere olmazdı nasılsa. Belki de artık inançlı birine dönüşüp iç huzurunu bulabilirdi. Bilmiyordu ve bilmek de istemiyordu. Taehyung gerçeklerden kaçma ve onlarla yüzleşmeme konusunda sahiden iyiydi.

Gözyaşları yanaklarını ıslatırken bir başka savaşa hazır olmadığının farkında olarak kendisini evden, annesinin acımasız cümlelerinden uzağa attığı gibi köyü ikiye bölen nehirin ufaldığı noktadan geçerek ormana ulaştığında nefeslenecek vakit buldu.

Ellerini dizlerine indirmiş halde bir süre soluklandı ve akan burnunu çekti. Kendine gelmesine müsaade vermeden başını ağaç dallarının kapatmakta pek başarılı olamadığı mavi göğe doğru kaldırarak belki de köyün birçok kesiminde yankılanıp duyanları kısa süreli bir şüpheye itecek olan yüksek perdeden çığlığı bastı.

Bazen sesini yastıklara bastırmak, çığlıklarını onlara gizlemek yeterli gelmiyordu, o da böyle bir zamandı işte, sesi kısılana kadar içindeki zehri haykırmak istiyordu.

Çığlığı ormanın içinde yankılanıp dallara tüneyen gece kuşlarını ürkütürken Taehyung burnunu, üzerinde giydiği açık kahverengi keten gömleğin koluna silip boynuna kadar çıkan ipleri sanki onu darağacında hissettiriyormuşçasına hızla çözdü. "Sikeyim," dedi hışımla yerdeki ağır bir taşa tekme atıp onu uzağa fırlatırken. Parmağı acıyınca öfkeyle karışık inledi, "seni de sikeyim!"

Ormanın içine doğru  yürümeye devam etti, durmaya niyeti yoktu. Ellerini iki yanında yumruk yaptı ve büyük savruk adımlarla kış boyu kar altında kalan ormanın içinden geçti. Ta ki yolun sonu onu bir başa nehrin, köyü çevreleyen en büyük nehrin kenarına getirene dek.

Baby Blue | yoonminWhere stories live. Discover now