2

3.6K 536 763
                                    

🪴

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🪴

Jimin kendini eve attığında nihayet gözyaşlarını serbest bırakabileceği bir alana sahip oldu. Evin alt katında arka bahçeye bakan taraftaki en geniş oda onundu, içerisini yıllar içinde kendi zevkine göre oradan buradan sahip olduğu ve tekrar şekle soktuğu mobilyalarla döşemişti ama hâlâ hayalindeki odadan çok uzaktı. Kendisini, üzerinde çeşit çeşit yumuşak yastığın olduğu döşeğe bıraktıktan sonra sıcak gözyaşlarının yüzüne akmasına izin verdi.

Zayıf bir kişiliği olduğunu düşünmüyordu, fazla hassas ve alıngan biri de olmamıştı hiç. Aksine büyük savaş ve sonrasında hayatta kalmayı başarabilen her omega gibi o da savaşçı ve güçlü bir kişiliğe sahipti ancak tatlı siması ve insanları kırmaktan nefret eden doğası yüzünden pek çok omega onu yanlış tanıyordu.

Belki de kendisi böyle düşünmelerine neden oluyordu. Yüzüne ellerini kapatarak diğer yana döndü, yanakları ıslanmış ve al al olmuştu. Son günlerde üzerinde çok baskı hissediyordu, belki de bu yüzdendi ağlaması. O aptal omeganın sözleri değil.

Birkaç dakikalık inkarın sonunda kendine itiraf etti gerçeği. Bir zamanlar en yakın arkadaşı olmuş ve onunla her şeyini paylaşmış Jieun'la adeta düşman oluşlarını kaldıramıyordu. Onun ağzından çıkan zalim sözlerin hiçbirini hak etmemişti ama ağzının payını da bir türlü verememişti işte.

Donup kaldığı, hiçbir şey söyleyemediği için kendini parçalamak istiyordu. İnsanları kırmaktan korkuyor oluşu sonunda ona patlıyordu.

Ama Jieun neden böyle yapıyordu ki?

Bu karmaşanın içinde gözyaşları arasında yolunu kaybederken odanın kapısı yavaşça aralandı. "Betty, seninle oynayamam! Beni yalnız bırak,"diyerek kendini örtünün altına sakladı.

Gelen Betty değil annesiydi. Oğlunun eve hızla girip kendini odasına kapatmasından bir sorun olduğunu anlamıştı. Dört çocuk büyütmüş deneyimli bir anne olarak pek çok şeyi hissedebiliyordu. Jimin'in üzgün olmasına canı çok sıkılıyordu çünkü o nadiren üzgün hisseden bir omegaydı, etrafına hep neşe saçmak ve gülümsemek varken üzülmeyi aklından bile geçirmezdi.

Ama alfaların gelişi konuşulmaya başladığından beri bir şeyler değişmişti.

"Jimin," dedi kapıyı arkasından kapatıp yatağa doğru ilerlerken. "Oğlum, sorun ne?"

Jimin kendini çarşaflara daha çok saklayacakken durdu, bu yaptığı anlamsızdı. Annesi çoktan ağladığını fark etmişti. Koskocaman bir omegaydı, neredeyse 21 yaşına girecekti, biri onunla dalga geçti diye ağlıyordu! Çarşafları üzerinden atıp gözyaşlarını süratle sildi.  "Sorun benim,"dedi burnunu çekerken.

"Kim canını sıktı? Anlat bana."

"Önemli bir şey değildi,"dedi sesi titreyerek. "Gerçekten."

"Önemli olduğunu biliyoruz,"diye diretti annesi, çakır gözlerini oğluna dikmişti. Jimin'in gözleri babasına çekmişti, koyu bir kahverengiydiler ama kızgınlıklarında ortaya çıkan omegasının gözleri çok tatlı bir bebek mavisiydi. "Anlat bana, haydi."

Baby Blue | yoonminWhere stories live. Discover now