15.KÜL

550 27 182
                                    

"Bir çift göze aşık olursun, sonra bütün gözlere kör."

       - Cemal Süreya

   Derin düşüncelerimin içinde ipin ucunu kaçırdığım her şeye cevap arıyordum. Düşüncelerim o kadar karışık hale gelmişti ki bana uzun süredir seslenen Ceyhun'un sesini bana birkaç kere seslendikten sonra duymuştum.

    Şaşkın şaşkın Ceyhun'a bakarken, "Gerçekten mi, Efnan?" dedi. Yine ne yaptım  ya? Anlamayan gözlerle ela gözlerine bakarken kulağındaki kulaklığı çıkarıp bilgisayara kaydettiğimiz ses kaydını durdurdu.

"Ben sana Cengiz'in katil olduğunu ima et dedim. Sen direkt Cengiz'e katil diyip kendini boğdurmuşsun. Ben sana kendini boğdur mu dedim, Efnan?"

    Umursamaz bir şekilde Ceyhun'a bakarken, "Sonuç olarak artık işimize yarayacak bir kayıt var." dedim. Ceyhun beni duymamış gibi yaparken elini boynuma götürdü. Boğazlı kazağımı sıyırıp boynumu kontrol ederken Harkaza'nın kapısı açıldı ve Vuslat Arda içeriye girdi. O içeriye girdiği an Vuslat Arda yeşil gözlerini bilgisayarın önünde oturan Ceyhun ve bana çevirdi. Hemen yanında olan Ala direkt Vuslat'ın bakışlarını kaçırmak için direndi ama Vuslat Arda çoktan görmesi gerekeni görmüştü.

    Boynuma bakan Ceyhun'u kendimden uzaklaştırmıştım ama saniyeler ile savaşıyorduk ve Vuslat Arda görmesi gerekeni görmüş ters ters bana bakmıştı. Başını öne eğerken bakışlarım Ceyhun'u buldu.

"Teşekkür ederim."
 
    Ceyhun durduk yere ona teşekkür  etmemi garipserken, "Rica ederim de..." dedi. "Teşekkür etme sebebin ne?" diye sordu. Başımı  Vuslat'ın olduğu yere çevirip, "Ölmesine izin vermedin." dedim. Ceyhun alaycı bir şekilde gülerken bakışları benim baktığım yeri buldu.

"İnan Vuslat umurumda değil. Benim derdim sen ve senin mutluluğun. Yoksa Vuslat'ın götünü kurtarmaya meraklı değilim."

    Hafifçe tebessüm ederek bana bakarken, "Açık olalım mı?" dedi. Anlamayan gözlerle Ceyhun'a bakarken, "Ne yaparsam gözünde Vuslat gibi olurum, Efnan?" diye sordu. Vuslat Arda Demir, her kişiden ayrı biriydi. O biri değildi. Kimse o olamazdı. Kendine has bir benliği vardı ve bu beni ona çekiyordu. Herkes aynıydı ama Vuslat herkes değildi. Ceyhun kısa bir süre bakışlarını telefonuna çevirdi ve telefonu ile ilgilendi. Geri bana dönerken ellerimle oynamaya başladım.

"Vuslat Arda Demir olmadığın sürece zor gibi görünüyor."

   Cevabım gülmesine sebep olurken yüzünde buruk bir şekilde tebessüm yer edindi. Ceyhun'u dostum görmüyordum ama şuan garip bir şekilde ona derdimi anlatacak kadar kendime yakın hissediyordum. Değişmişti. Farkındaydım ama değişmesi benim için bir anlam ifade etmiyordu. Ben Vuslat'ı önemsiyordum. Bir tek onun varlığı ilgimi çekiyordu.

"Anlamıyorum, gerçekten. Vuslat'ta olan ben de olmayan ne var?"

    Bakışlarım Vuslat'a dönerken, "Bir kere çok yakışıklı." dedim. Vuslat Arda'nın o an telefonla konuştuğunu fark ettim. Ciddi bir yüz ifadesi ile duruyordu. Bakışları bana döndüğü an direkt utanarak gözlerimi kaçırdım.
Ceyhun imalı bir bakış takınırken, "Tamam, sen de yakışıklısın, Ceyhun." dediğimde gülümsedi. Alt dudağımı ısırırken dalgın bir şekilde konuşmaya devam ettim.

"Nasıl denir bilmiyorum ama Vuslat'a karşı duyduğum şey bir heves değil. Mesela doğduğumuz an bize vaat edilen hayata alışmaya çalışıyoruz ya, Vuslat benim için o alıştığım hayatın kendisi. Sanki ben doğmuşum ve gözlerimi açar  açmaz bana sadece ona odaklan demişler. Odağım, tamamen Vuslat'ın üzerinde. Her şeyden önce gözlerim, dönüp dolaşıp sürekli onu buluyor. Ona en çok kırılan ben oluyorum, yine onu en çok seven ben oluyorum."

VUSLAT ÇIKMAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin