12.ÖFKE

613 27 214
                                    

"Tenine dokunan ellerim değil, kalbim."

"Sol, sağ. Öne, arkaya! Eğil!"

      Aldığım komutlar ile hareketlerimi belirlerken diğer yandan nefes nefese kalmış bir şekilde karşımdaki Hazal'ın hareketlerinden kendimi korumaya çalışıyordum. Vuslat Arda bana umutsuz bir bakış atarken Hazal, dirseği ile karnıma sert bir şekilde vurdu. Son dokunuşu yere düşmem için bana yetti. Pes ettim.

   Vuslat Arda yeşil gözlerini bana çevirip, "Çok kötüydün." diyerek söylendi. Ona bakmayı kesip dizlerimi kendime doğru çektim. Ter içinde kalmış olan Hazal'a bakarken, "Kötü olan ben değilim, iyi olan o." diyerek söylendim. Vuslat Arda bana ters bir bakış atarken Hazal bana doğru elini uzattı.

"Hakkını yeme, Vuslat Demir. Beni yoran ilk ve tek hem cinsim Efnan."

  Yorgun yüzümde hafif bir tebessüm oluşurken Vuslat Arda'ya döndüm. Ona bak duy dercesine bakarken Hazal'ın uzattığı elini tutup ayağa kalktım.

   Üç gündür gece gündüz demeden aralıksız bir şekilde Harkaza'da çalışıyorduk. Atış talimi yapıp, güçlü rakipler ile dövüşüyorduk. Üç gündür ne kadar öğrenmemiz gereken konu varsa hepsine hakim olmuştum. Bedenim artık iflas ediyordu. Performans düşüklüğüm bundan kaynaklıydı. İlk önce zorlu rakibim Vuslat Arda ile çalışmıştım. Sonra  Harkaza ekibinden Sibel diye bir kızla resmen dövüşmüştüm. Sibel'i yenmiştim ama Hazal'a gelince gücümde ben de bitmiştim.

    Hazal, "Senin bebeği sirkelediğime göre benden bu kadar, yakışıklı." dedi ve Vuslat'a son kez bakıp havlusunu alarak gitti. Ardı ardına dökülen ekibine bakan Vuslat Arda, Şafak dışında hepimize umutsuz bir vakaymışız gibi bakıyordu. Şafak'ta, Vuslat Arda gibi bize umutsuz bir şekilde bakıyordu. Yeterli ölçüde eğitimimiz yoktu bunun farkındaydım ama çabalıyorduk. Vuslat Arda eliyle işaret verince diğerleri yerde sürünmeyi kesip onun yanına gitti. Şafak elinde su şişesi ile geldiğinde hepimize teker teker su dağıttı. Su vermesi için sona Ala kaldığında suyu Ala'ya bakmadan uzattı. Ala onun kendisine bakmadığını fark edince şaşırdı. Şafak'ın uzattığı suyu alırken umursamaz bir şekilde önüne döndü.

    Bize dönen Vuslat Arda, yanıma  oturan Neva'ya bakıp, "Bilek gücün çok zayıf." dedi. Neva cevap vermek yerine susmayı tercih ettiğinde Vuslat Arda'nın yeşil gözleri bana döndü. "Hareketlerin doğru ama yeterli kuvveti karşındaki kişiye uygulamıyorsun." dediğinde kaşlarımı çatarak suyumdan bir yudum aldım. Bana daha iyi açıklamak için konuşmaya devam etti.

"Hazal'a yumruk atmak için pozisyon alıyorsun ama o pozisyona göre yumruğun zayıf kalıyor. Karşındaki kişiye zarar vermekten korkuyorsun, Efnan. Savaşa girmeden yenilme sebebin aslında tam olarak bu."

   Kafamı usulca sallarken Vuslat Arda, Ala'ya döndü. "Herkese göre daha iyiydin. Seninle birlikte üzerinde durmamız gereken birkaç eksiğin var." dedi. Ala suyunu içerken şişesinin kapağını kapatıp Şafak'a baktı. Ona biran bile olsun bakmayan Şafak'ı izlerken Vuslat Arda, Deva'ya döndü.

"Deva, tırnağım kırıldı diyerek ağlayamazsın!"

"Vuslat Arda, kalbimi kırın ama tırnağımı asla!"

    Vuslat Arda, Deva'ya o kadar kötü bir bakış attı ki Deva korkusundan Neva'nın arkasına saklandı. "Mahkeme suratlı." diyerek söylendiğinde kendimi tutamayıp güldüm. Umut'ta bana eşlik ederken Vuslat ters bir şekilde Umut'a döndü.

"Komik olan ne lan? Senin sicilin hepsinden çok daha kötü, Umut. Sana vur diyorum sen serçe parmağın ile karşındaki kişiye vuruyorsun!"

   Umut, Ala'nın arkasına gizlenirken, "Ben kimseye zarar veremem ki, Vuslat." dedi. Vuslat Arda ellerini saçlarının arasına daldırıp sinirli bir şekilde bize baktı. Öfkelenmekte haklıydı. Sonuçta Şafak ile ikisi üç  gündür aralıksız bir şekilde bizi çalıştırıyordu. Bizim için çabalıyorlardı ve biz bu çabayı boşa çıkarmıştık.

VUSLAT ÇIKMAZIWhere stories live. Discover now