10.DAMGA

622 29 185
                                    

"Zaman her şeyi siler. Ama izi kalmış yaraları silemez."

   Ayağımla yerde ritim tutarak koridordaki çocuk sesi ile mutlu oluyordum. Koridorun duvarına yaslanmış bir şekilde gözümün önünden koşarak geçen çocukları izliyordum. Koridor, yurdun soğuk duvarlarına rağmen çocukların neşeli sesleri ile ruhsuz görünmüyordu. Küçük bir kız çocuğu elinden tuttuğu çocuk ile birlikte merdivenleri inerken yüzümde hafif bir tebessüm oluştu. Biz de Vuslat ile böyleydik ama Vuslat asla bana temas etmeyi çok sevmezdi.

   İlkler unutulmazmış, Efnan. İlkler, hep insanın özeli olarak kalırmış. İlk öpücükler değerlidir, ilk temaslar değerlidir, ilk acı önemlidir, ilk hayal kırıklığı unutulmamalıdır, en önemlisi ilk aşık olduğun kişi, Efnan. O senden gitse bile yüreğinde kalırmış. İlkler kalır, Efnan.

  Şimdi düşünürsem ellerimi ilk tutan el Vuslat Arda olmuştu. İlk hayal kırıklığım beni kırmızı kapılı odanın içinde bıraktığı zaman Vuslat yüzünden olmuştu. Vuslat ile ilk sarılmamız gece korkup ağladığım zamandı. İlk kez çocuk bedenim, başka bir bedende hayat bulmuştu. Vuslat Arda ile olan her şeyim özeldi. Benim zihnimde bir kutu vardı. O kutu sadece Vuslat Arda'ya özeldi. Onunla ilgili her anımı, her duygumu o kutuya saklardım.

  Biyolojik aile yaşantım biraz kötü ve karışıktı. Tam hatırlamıyordum ama babam adı altında olan şahıs sürekli annemi döven biriydi. Bulduğu tüm parayı içkiye harcayan sorumsuz biriydi. Cahil bir kişiliğe sahipti. Onun yemek yediği masada biz annemle yemek yiyemezdik. Maddiyet olarak oldukça zorlu bir hayata sahiptik. Babam çalışmazdı ev annemin elden bulduğu üç beş kuruş ile geçinirdi.

   Babam olacak şahıs bir gece alkollü bir şekilde eve gelmişti. Ben eski ve tek bebeğim olan oyuncağıma sarılıp yorganın altında saklanırken annem beni son kez alnımdan öpüp odadan çıkmıştı. Annem o odadan çıktı. Ve bir daha geri dönmedi. Annemin yardım çığlıkları hala kulağımın içinde yankılanıyordu. Annem insanlıktan yardım istedi. Ama kimse onu o gece duymadı. Çocuk aklı o odadan babamdan korkuma çıkamadım. Her gece gelir annemi döverdi. Annem, babam beni dövmesin diye odadan çıkmamam için tembihlerdi. Ne olursa olsun, ne duyarsan bu odadan çıkma. Ben o odadan çıkamadım. Anneme yardım etmek için kapının ardında çok direndim ama yapamadım. Annem dakikalar boyunca bağırdı. Onun sesini son kez duyduğumda son sözü kızım olmuştu. Annemin ismi Çiçek'ti. Çiçekler kadar güzel bir kadındı. Tohumunu onu solduran bir toprağa ekmişti. Yeşerdiği toprak annemin ölümü oldu. Onu çiçek açsın diye sevdiği adam, onu solduran bir adam oldu. Ben o odadan çıktım. Babam evden çıkar çıkmaz kapıyı açtım. Normalde annem dayak yer odaya gelir benim yanımda uyurdu ama o gece gelmedi. Açtığı kapıdan geri dönmedi, annem. O zamanlar henüz beş yaşındaydım. Hayatla ilgili hiçbir bilgisi olmayan bir çocuktum. Oturma odasına gittim. Annem birkaç gün önce kendi eli ile yıkadığı halının üzerinde, halıya kanı bulaşmış bir şekilde yatıyordu. Çok kan vardı. Beş yaşındaydım. İlk kez bir ölü beden görmüştüm. Ve o, ölü beden annemin bedeni olmuştu. Benim annem ölmüştü.

  Beş yaşındaydım. Ölüm ne demek daha bilmiyordum. Cennet neresi bilmiyordum. Dünyadan gitmek nasıl oluyor bilmiyordum. Beş yaşındaydım, ölümle tanıştığımda. Sadece beş...

  Hayat bana annemle olan birlikteliğimi sadece beş yıla sığdırmıştı. Çiçek kadınla, sadece beş sene yaşadım. Annemi çok severdim. Benim için paha biçilmez bir kadındı. Mahalledeki çocuklar benimle babam yüzümden oynamazlardı. Annem tek kaldığım için hep sokakta benimle oynardı. Resim çizme yeteneğimi annemden almıştım. Annem çok güzel resim çizerdi. Bana bıraktığı miras resim yeteneği olmuştu.

VUSLAT ÇIKMAZIWhere stories live. Discover now