34.

367 23 39
                                    

Aynur biranda genç adama tekrar baktı. Başı önde hala genç kızı bekliyor. Herkes gitmesine rağmen Ferhat'ın gitmemesi canını sıkıyordu. Hava neredeyse kararacaktı. Genç kız camı açmadan boynundaki şalı düşmeye müsait bir şekilde ayarladı ki Ferhat tutsun diye! Kendisi ona vermemiş gibi gözükmesini istiyordu. Şalı ayarladığında güya temiz hava alıyormuş gibi bir hava verdi. Ferhat ise sevdiğine aşkla bakıyordu. Aynur saçlarını düzelttiğinde Ferhat'a belli etmeden şalını aşağı doğru itti. Onu düşünüyor imajı vermek istemiyordu ama ona kıyamıyordu da! Aynur'un şalı düştüğünde Ferhat genç kızın tutmaya çalıştığını görünce

"Geri çekil kendine zarar vereceksin!" İkilinin gözleri kısa bir süre buluştu.

"Bana en büyük zararı sen verdin oysa!" Ferhat genç kızın şalını tuttuğunda avucunun içine alarak burnuna götürüp derin bir şekilde gözlerini kapatarak kokladı. Aynur Ferhat görmeden sıcacık gülümsemesini bahşedip hemen eski pozisyonuna aldı.

"Çok özlemişim ve çok hasretim sana!" Genç kızın şalını boynuna sardığında

"Hey benim o!"

"Sana ait olan her şey benim Aynur!"

"Avucunu yala uyuz!" Camı kapatıp içeri tekrar girdiğinde gülümsemeden edemedi.

"En azından bununla üşümezsin havalar bir hayli soğudu. Her ne kadar sana sinirlensem de kıyamıyorum sana!" Genç kız koltuğa tekrar oturdu. O açken boğazından bir şey geçmiyordu. Başlayan bulantıyla lavaboya koşarak gitti genc kadın kusma işi bir on dakika sonra bitince eli yüzünü yıkayıp kendine geldi. Genç adamı perde arkasından fark ettirmeden izlediğini sansa da Ferhat onun her hareketini ezbere bildiği için onu izlediği için seviniyordu.

"Bilirim her ne Kadar bana kıyamıyor olsan da süründüyorsun sen sağ olda ben bunada razıyım." Aynur'u telefonla aradığında ilk başta açmadı. Lakin ısrarları sonucuyla açmak zorunda kaldı.

"Güzel gözlüm seni özledim hadi aç kapıyı da kokunla uyuyayım." Aynur'dan tek bir cevap dahi yoktu. Ferhat konuşmaya devam etti.

"Seni seviyorum Aynur, Zanibim mırin heye taliye disa eze jita hezbıkım (sonunda ölüm olduğunu bilsem de yine seni seveceğim)". Gözünden yaş süzüldüğünü hissetti Ferhat.

"Şşt sana ağlamak yakışmıyor Ehlibeyt 'in gülü! Sen yanımda olmasan bile bana gönderdiğin şalla idare ediyorum!"

"O şalı ben göndermedim düştü." Ferhat tebessüm ettiğinde Aynur görmüştü.

"Öyle olsun bakalım şuan yanında olmayı öyle çok isterdim ki!" Oda istiyordu ama yapmayacaktı. Hazar ağa eve geldiğinde Ferhat telefonu kapatmak, zorunda kaldı.

"Sen hala burada mısın delikanlı?" Genç adam tebessüm ederek

"Daha öncede dedim ona kendimi affettirene kadar asla gitmeyeceğim!"

"Aynur seni affetse bile sizin birlikteliğinize ben karşıyım buda sizin iyiliğiniz için Aynur'a tanıdık biri gelip isterse o zaman ona vereceğim." Ferhat'ın gözleri koyunun halini alırken gözleri kıpkırmızı olmuştu.

"İzin vermem Aynur benden başka kimseyle evlenmez. Bilirim bana sadece çok kızgın ama bize bunu yapmaz!"

"Henüz haberi yok delikanlı isterse vereceğim onu ama sende kendine göre birini bulursan çok daha hayırlısı olur." diyerek gitti.

Ferhat sinirle arabasına vurduğunda arabadan çıkan sesle Aynur panikle Ferhat'a baktığında sinirlendiği belliydi ama neye? Hazar ağa geldiğinde Aynur hızla ayağa kalkıp

"Dede Ferhat'la ne konuştunuz?" Genç kızı oturması için işaret ettiğinde

Aynur oturarak cevabı bekledi.

EHLİBEYT'İN GÜLÜ (Düzenlendi. Kitap Burada Devam Edecek)Where stories live. Discover now