Bora'nın üzerime gelen adımlarıyla birkaç adım daha ondan uzaklaşmak istesem de yatağa çarpan bedenimle durmak zorunda kaldım. Gözlerimin derinine bakan yeşlilleri alev alevdi. Tüm o sinir ve öfkesinin aksine dışarı yansıttığı duruşu fazlasıyla sakindi. Belime sardığı kolundan kaçmak istesem de tutuşu fazlasıyla sertti. "Yerinde durmalısın bence Mira. En azından kendi iyiliğin için bunu yapmalısın." Boynuma yaklaştırdığı dudaklarıyla tenim bir anda alev aldı sandım. Yanıma yaklaştığı her an kalbim daha hızlı kan pompalayarak,vücuduma daha fazla ısı yayıyor olabilirdi. "Bora." Diyerek ondan uzaklaşmak istesem de dudağımın üzerine yerleştirdiği parmağı konuşmama izin vermeden tekrar susmamı sağladı. Kulağıma yaklaştırdığı dudakları her sözcüğünde tenimle ufak ufak temasta bulunuyordu. "Kokunu alamadığım her an, teninde soluklanamadığım her saniye deliriyorum ben Mira. Sen öyle bir yanlış yaptın ki bana tüm bunların bir cezası olmayacağını mı düşündün yoksa? Ama merak etme sana öyle bir ceza vericeğim ki üzerinden kırk yıl bile geçmiş olsa sana yaşattığım her duyguyu tıpkı dün kadar net bir şekilde hatırlayacaksın." Belime sıkıca sardığı kolu tüm tüylerimi ayağa kaldıran sözlerinin ardından beni daha çok kendine çekerek bedenini bedenime yasladı. Hikayeme bir şans verip okursanız çok mutlu olurum. Kurgumun içinde şiddet, acı ve +18 sahneler bulunabilir. Buna göre hikayeye başlayıp yorumlarsanız çok sevinirim.