11. BÖLÜM

4.9K 183 51
                                    

Bora hayatımda tanıdığım en tuhaf adamlardan biri olma yolunda bayrağı en ön sırada elinde taşıyor olabilirdi. Başta beni sadece Göktuğ için yanında tuttuğunu düşünüyor olsam da bu düşüncem yanında daha fazla gün geçirdikçe çürüyen bir hipoteze dönüyordu. Her bulduğu fırsatta yanımdan ayrılmayan bedeni, üzerimden hiç çekmediği bakışlarının etkisi her an üzerimdeydi.

Onun yanında geçen bir hafta nihayet geride kalmıştı. Bir esaretten kurtulup bir başkasına koştuğumdan nasıl da habersiz olduğuma üzüldüm bir kez daha. Yaklaşık bir haftadır burda olmama rağmen Bora'nın arkadaşlarıyla tanıştığım geceden bu zamana Bora'yla pek karşılaşmamıştık.

Sadece yemeklerde denk gelmiştik. Onun harici kafası epey dolu ve düşünceli duruyordu bu aralar.
Bora sabah yanıma gelerek bugün katılmamız gereken çok önemli bir davet olduğundan bahsetmişti. Ne kadar ısrar etsem de davetin kime ait olduğunu ve ne amaçla düzenlendiğini söyletememiştim.

Bu sefer giyeceğim kıyafetlerin seçimini bana bırakmıştı. Geçen sefer ki elbise seçiminden sonra ne giyeceğimi bilmesem de ne giymeyeceğimi çok iyi biliyordum. Aldığım kısa bir duş sonrası üzerime geçirdiğim bornozumla banyodan çıkarak adımlarımı kaldığım odaya çevirdim.

Kapının önüne gelmemle birlikte Bora'nın ve Alya'nın aşağı kattan kulağıma ilişen seslerini duydum. Onları geçen haftadan bu yana hiç görmemiştim. Bora'nın onlara benim açımdan koyduğu sert tutumlar sonrası buraya gelmemişlerdi.
Bunu umursamadan bedenimi hızla odama soktum.

Yatağın üzerinde oturan Kuzey'i görmemle başta hayal felan gördüğümü düşündüm. Ama kısa bir süre sonra tam da burada duran bedenin gerçekliğinin farkına vararak hızla arkamdan kapıyı örterek içeri girdim.

Onu görmemle birlikte yönümü tamamen ona çevirdim ve çattığım kaşlarım arasında onun benim odamda ne işi olduğunu merak ettim. Üzerinde jilet gibi duran takım elbisesinin içinde epey yakışıklı duruyordu. Sanırım akşam ki davette o da olacaktı.

"Kuzey? Ne işin var senin burda? Çıkar mısın lütfen. Bora seni burda görse yanlış anlayabilir. " Diyerek kapalı olan önümü daha çok kapatma ihtiyacı duyarak sertçe çıkıştım. Yüzünde ki çarpık gülüşle beraber yanıma kadar ağır adımlarla geldi ve tam karşımda durdu.

"Bora seni sürekli bizden kaçırdığı için seninle konuşmak için böyle gizlice odana girerek seni beklemek zorunda kaldım malesef." Diyerek neden burda olduğunu kısaca açıkladı.

"Yine de odama böyle izinsiz girmen hoş değil Kuzey." Diyerek kollarımı göğsümde bağladım ve sert bakışlarımı karşımda ki bedenin üzerine sabitledim. Üzerine takındığı bu laubali ifade hiç hoşuma gitmemişti. Beni ondan iten bir şeyler vardı ama hala ne olduğunu anlayamamıştım.

"Her neyse şuan pek vaktim yok Mira. Aklımı karıştıran birkaç soru var. Sen onları cevaplarsan eğer bende burdan olay çıkarmadan sessizce ayrılırım." Bora bitmiş bir de arkadaşları başlamıştı artık. İçimden çektiğim bir ya sabırla tekrar söze girdim.

"Benim size vereceğim cevaplar yok Kuzey. Muhattabım da siz değilsiniz ayrıca. Bora ve soruları bana fazlasıyla yetiyorken bir de sizinkilerle uğraşamam. Çıkar mısın artık odadan? Gördüğün gibi müsait değilim." Diyerek ona arkamı dönmek istesem de yüzünde sertleşen ifadeyle kolumu sertçe tutarak ben daha ne olduğunu anlayamadan bedenimi arkamda kalan dolaba yasladı.

Yüzümde yer edinen şaşkınlık ve sırtımda hissettiğim acıyla karşımda duran davranışları bir anda değişen bedenin sahibine çevirdim bakışlarımı.

"Napıyorsun sen ya? Bırak çabuk beni." Diyerek çıkışsam da sesim istemsizce yüksek çıkmıştı. Kuzey'in bir anda dudaklarımın üzerine kapanan iri avcuyla neye uğradığımı şaşırdım. Bunların çevresinde bir tane normal insan yok muydu ya?

Kayıp Pusula (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin