2. BÖLÜM

9.4K 347 34
                                    

Eveet ikinci bölümle karşınızdayım sevgili okurlarım. Sizlerden tek ricam hikayemin okunabilirliğinin artması için beğeni ve birkaç tane yorum bırakmanız. Benden bu ufak desteği esirgemeyen okurlarıma çok teşekkür ederim. İyi okumalar dilerim. ❤️⭐️
_______________________________________

Yanımda ki bedenin sahibine yol boyunca ne kadar dil döksem de yaptığım sadece boşa bir çabaydı. Bana söylediği son sözlerin ardından bir daha ağzını bıçak açmamıştı. Resmen ben arabanın içinde yokmuşum gibi bir tavır takınmıştı. Yaklaşık bir on dakika boyunca beni bırakmasını istesem de bir cevap alamayınca bende çareyi susmakta buldum.

Ona laf anlatmaya çalıştığım dakikalar boyunca dikkatimi çeken en önemli detay üzerinde ki beyaz gömleğe sıçrayan kan lekeleri oldu. Tıpkı bir boya ustasının fırçasından dökülen boyalar gibi sıçrayan kan lekeleri aklımda hiç de düzgün düşünceler çağrıştırmıyordu.

Karşımda çok defa şahit olduğum bu olay karşısında üzerime sıçrayan kan lekeleriyle defalarca kez uğraşmıştım. O yüzden bu lekelerin bir boyaya değil de kurumaya yüz tutmuş kan lekeleri olduğunu da rahatlıkla anlamıştım.

Karşımda ki beden bir kasap değilse eğer korkmam gereken bir başka sorunu daha ele almışım gibi duruyordu. Susmamın bir diğer nedeni de buydu. Zaten normal biri olmadığını arabasının kurşun geçirmeyen bir malzemeden yapılmış olmasından anlamalıydım. Ama tüm bu adrenalinin ardından durmuş olan beynim daha yeni yeni çalışmaya başlıyordu.

Nihayet çok da kısa olmayan bir yolculuğun ardından duran arabayla bakışlarımı dışarıya çevirerek nereye geldiğimizi anlamaya çalıştım. Bir ormanın içinden çıkıp başka bir ormana girmiştik. Tam ormanın ortasında yer alan,kocaman, havuzlu bir villanın önünde durmuştuk.

Yanımda ki beden nihayet benim de varlığımı hatırlamış olacak ki bakışlarını uzun bir aradan sonra üzerime çevirdi.

"İn bakalım rapunzel. Derdin neymiş bir öğrenelim bakalım." Diyerek yolculuk esnasında çıkardığı ceketi almadan üzerinde ki beyaz gömlekle indi arabadan. Her ne kadar bana rapunzel demiş olmasına takılsam da şuan bunun hesabını sormaya götüm yemiyor desem ayıp olmazdı galiba.

Sarı saçlarımın boyu bel kıvrımımı geçmiş, dalgalı ve dolgun bir yapıya sahipti. 'Sansar' gibi bir adamın bile hayran olacağı bir güzelliği vardı. En azından o hep öyle söylerdi. Yıllarca tıpkı kendi uzvu gibi boyunu tek bir karış bile kesmeme izin vermemiş, yaptığım her hata da ceza verdiği bedenim aksine saçlarımı hep bu durumdan muaf tutmuştu.

Aklıma düşen anılarla birlikte tüylerim tekrar diken diken oldu. Şimdi tüm bunları düşünmenin ne yeri ne de zamanıydı. Şuan tek yapmam gereken şey bir an önce tıpkı sansarın elinden kaçtığım gibi bu adamın da elinden kaçıp kurtulmaktı.

Bugün korkudan duracağını sandığım kalbim tekrar tüm ürkekliğiyle hızla çarpmaya başladı. Öyle bir hale gelmiştim ki artık yaşadığım stresten kaynaklı başım dönüyor ve midem bulanıyordu. Yanımda ki beden araçtan inerken gözüm hızla etrafı taradı. Bizim dışımızda bulunan 2 beden daha vardı. Anladığım kadarıyla bunlar koruma olmalıydı.

Düşüncelerimde yine yanılmamıştım. Karşımda duran ve tıpkı bir şatoyu andıran ev ve çevresinde duran korumalarla arabasına bindiğim adam hiç de sıradan biri olamazdı. Bu gerçeklerle birlikte daha da çok gerildim. Kaçmayı denemekten başka hiçbir çarem yoktu.

Daha fazla oyalanmadan yanımda duran kapı kolunu hareket ettirdim ve kapıyı araladım. Beni buraya kadar getiren yeşil gözlerin sahibi yanına gelen başka bir adamla konuşuyordu. Yönü bana dönük olduğu için bakışlarının hedefinde tam da ben vardım. Yeşil gözleri avını izleyen bir avcı misali üzerime kitlenmişti.

Kayıp Pusula (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin