4. BÖLÜM

8K 262 46
                                    

Beğeni ve yorumlarınızı beklemekteyim arkadaşlar. İlk hikayem olduğu için fazlasıyla heyecanlıyım. Sizin destekleriniz benim için çok çok önemli. Şimdiden oy verip yorum atan okurlarıma teşekkür ederim. ❤️⭐️
_______________________________________

Üzerime kilitlenen kapı neredeyse bir gündür tüm bağırmalarım, çirkefliklerime rağmen hala açılmamıştı. Gün yerini geceye devretmiş, çoktan yeni güne başlamıştık. Öyle ki saat öğlen ikiyi geçmişti bile.

Açlıktan karnıma yapışan midemle sırtımı yasladığım yatakta, zeminde öylece oturuyordum. Bağırıp, sesimi çıkaracak gücüm bile kalmamıştı. Bora muhtemelen onun işine yaramayacağımı anlayıp burada beni sefil bir halde açlığa ve ardından ölüme terkedip gitmiş olmalıydı.

Günlerdir uğraştığım kaçma planlarım, Göktuğ'dan tüm bu planları saklama çabalarımın hepsi bu adamdan yardım istediğim gün boşa çıkmıştı. Onca uğraş burada açlıktan ölmem için verilmiş olmamalıydı.

Ben birilerinin geleceğine dair ümidi iyice kesmişken kapının arkasında bir hareketlilik oldu ve ardından kapı açıldı. Başımı yasladığım yerden bile kaldıracak halim yoktu. Kaçtığım günü de sayarsak eğer neredeyse iki gündür mideme hiçbir şey girmemişti. Bu halimde de şaşılacak bir durum aramamak gerekirdi.

Kapının arkasından içeri giren bedenle doğrulmaya çalışsam da oturur halden yana doğru düşmüştüm. Bora üzerine giydiği takım elbisesiyle fazla iddialı duruyordu. Beyaz gömleğini altına giydiği kumaş pantolonun içerisine muntazam bir şekilde yerleştirmişti. Tek bir pot bile yoktu.

Ceketi üzerinde yoktu. Kravatını da muhtemelen çıkarmış olmalıydı. Üzerinde ki gömlek vücudunda bulunan kaslar yüzünden üzerinde gergin bir biçimde duruyordu. Ayağında ki şık ayakkabılar muhtemelen çok ünlü bir markaya ait olmalıydı. Yanıma çevirdiği adımları ve ifadesiz yüzüyle düştüğüm yere diz çöktü. Artık gözlerim bile yaşadığım açlık ve susuzluktan kaynaklı kapanmak üzereydi. Hayır son gördüğüm yüz bu adama ait olmamalıydı.

Eli yavaşça yüzüme çıktı ve dağınık saçlarımı sanki çok önemli bir iş yapıyormuş gibi bir özenle yüzümden çekti. Ardından yanağımın üzerinde olan eliyle başını sağa yatırarak yüzünde ki tehlikeli bir tebessümle suratıma baktı.

"Umarım bu sana ufak bir ders olmuştur. Yüzüme yediğim tekmeyi cezasız bırakacak olmak nedense bir türlü içime sinmedi. Bana yapılan hiçbir tehditi cezasız bırakmadığım gibi bunu da bırakamazdım Mira. Üzgünüm."

Duyduklarım saçma sapan bir eşek şakası gibiydi. Çektiğim bunca eziyet yüzüne yediği tekme yüzünden miydi? Çenesinde yer edinen ufak bir yara izi dışında yüzünün hiçbir yerinde kayda değer hasar bile yoktu. Dişlerimi sıkarak zorla da olsa konuşmayı başardım.

"Adi herif." Diyerek gözlerimi gözlerinden çektim. Bir anda bedenime çevirdiği elleriyle beni tek hamlede kucağına aldı. Boynuna çıkan ellerim düşücem korkusu yüzünden sıkı sıkıya olduğu yere tutundu. Şaşkın bakışlarım yeşillerini buldu.

Beni yatağa bırakmak için üzerime eğdiği vücuduyla fazla temas halindeydik. Öyle ki karnında ki kasların hepsini kendi karnımın üzerinde hissedebiliyordum.

Yüzümden çekmediği bakışları yüzümde tam tur dolaştı. Ardından zayıf bedenimi yatağın üzerine bıraktı. Ama üzerimden doğrulmamıştı. Yatağın iki tarafına yasladığı kollarıyla üzerimde belli olan hakimiyetini sürdürmeye devam ediyordu.

"Demirsoy'un neden vazgeçilmezi olduğunu şimdi daha da iyi anlıyorum. Çok duru bir güzelliğin var." Ardından eli bel oyuntumu buldu ve tuttuğu yeri usulca okşadı.
Gözleri hala gözlerimin üzerindeydi.

Kayıp Pusula (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin