İki karanlık ruhu bir kitaba hapsetmek çok mu acımasızca olurdu? *** "Kendimi iki şeye adamıştım. Biri işim... Birini de kaybettim sanırım... O yüzden şimdi." Gözleri birkaç duyguyla dalgalandı. Orada yakaladığım tek şey hüzün oldu. "Verdiğim değerlere yapılan hakareti ödetme vakti." Gözlerindeki hüznün yerini yine alevler aldı. Öyle ki içinde üzülen küçük bir çocuk vardı. Şimdi o çocuğu gözlerimin önünde yakıyordu. "Seni ilk gördüğümde kendime benzettim. Kendime ve içinde olduğum duruma. Gözlüklerini çıkart artık. Hiçbir şey göründüğü kadar masum değil. Bir şeyi istiyorsan zorla almak zorundasın." Gözlerinin içindeki alevde kendi yansımamı gördüm. Ben de yanacak mıydım o ateşte? Ben kararımı gelecekten bana bakan gözlere çoktan vermiştim. Sadece zamanı uzatıyordum. Zaman kazanıyordum. Kafamda dolaşıp duran düşüncelerin içinde yüzmeyi öğrenmeye çalışıyordum. Ben o at gözlüklerini çıkaralı bir ay oluyordu. Takmaya niyetim yoktu. Artık benim de ruhum çekilmişti. Bu yangında yanan oradaki ruhum da olacaktı. Bunu bilerek köşesine çekildi. Banaysa yangında elime düşen bir parça intikam kaldı. O da sonsuza kadar yanacaktı. (Asıl olay 10. Bölümden itibaren başlıyor. Lütfen sabırlı olun.)