Bez Bebek

316 243 34
                                    


Yıkılmak üzere olan bir binanın balkonunda oturmak gibiydi hayatım. Güzel anılarımdan ayrılamadığım ve kafamın içinde yaşayıp durduğumdan, bu perişan yeri terk edemiyordum. Bir taraftan bundan hayıflanıyor buranın bana ait olmadığını söyleyip duruyordum. Bir taraftan da bu bina yıkılırsa yerine yenisi yapılır diye kendimi teselli ediyordum. Daha güzel günler gelecek, daha iyi olacağız, çektiğimiz bütün acılara değecek. Ama kimse gelmedi, kimse görmedi. O bina oralarda bir yerlerde var olmaya devam etti ve ben dün gece o binadan yere çakılırcasına atladım. Yıllarca nasıl düzeltirim diye kurguladığım, bırakmadığım o yeri arkamda bıraktım.

Yüzümü o tanıdık sese döndüm. Kalbim birden tanıdık birinin verdiği güvenle ısındı. Emre Bey karşımda duruyordu. Neden, nasıl demek istedim ama nedeni nasılı önemli değildi şu an. Birilerine ihtiyacım olduğunu bu adamı görünce anladım ve gözlerim Met'i aradı. Kocaman, siyah van olan arabanın şoför koltuğuna kaydı gözlerim. Yavaş ve temkinli bir şekilde çıkan Met'i gördüm. Sonra yine Emre Bey'e döndü gözlerim. Arabanın yan kapısından çıkmış ve takım elbisesiyle dikiliyordu. Bir eli pantolonunun cebindeydi ve bana doğru gülümsüyordu. Onlara doğru bedenimi de döndüm, bomboş bakmaya devam ettim. Duygularım karmakarışıktı. Saatlerce yürümüş, koşmuştum. Oturmuş, düşünmüş. Öfkemden alev alev yanmış sonra da beni terk eden duygularımdan tir tir titremiştim ama hiç ağlamamıştım. Ağlamak istememiştim.

Onlara tamamen dönünce Emre Bey'in gülümseyen yüzü dondu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Onlara tamamen dönünce Emre Bey'in gülümseyen yüzü dondu. Sonra şaşırmış şekilde bana baktı. Bense bomboştum, bir şeyler yapmak istedim, konuşmak. Durumumu anlatmak istedim, ben normalde böyle değilim, bu kadar dağılmam, böyle olmam ya da saldırıya uğradım o yüzden bu kadar dağıldım demek istedim. Ama dilimi yutmuş gibiydim, sadece bomboş baktım. Sanki onlarla aynı dili konuşmuyordum. Ben onu incelerken o da beni inceliyordu. Kaşlarının çatıldığını gördüm. Aramızda biraz mesafe vardı ama ikimizde herhangi bir adım atmıyorduk. Sokağın başında dikilen bendim ve uzaktan beni seyreden onlardı. Met'in arabanın önünden dolaşıp Emre Bey'in yanına geldiğini gördüm. İkisi de bu durumumu anlamlandıramayan gözlerle bana bakıyorlardı. O ara yanağımı ıslatan bir damla elbiseme doğru düştü, sadece bir damla. Dağılmıştım evet dağılmıştım ama bu ruhuma kazınan acının kaçta biriydi? Dışarıdan hep sert durur ve bu durumu gizlerdim ama şimdi benle duran ürkek kız çocuğu da neyin nesiydi? Nereden gelmişti? Bu durumu sevmedim.

Met'le bir süre bakıştılar. Met bana bakmıyordu ve sırtı bana dönüktü. O da bana acıyor muydu? Ailesinin bile acımadığı bu kıza acıyorlar mıydı?

Karşımda duran genç adam hareketlendi ve bana doğru temkinli adımlarıyla gelmeye başladı. O kadar yavaştı ki her adımında kaçacağımı zanneder gibi. Gözlerime bakıyordu, ani bir hareketime karşın. Bense hala nasıl ayaktaydım şaşırıyordum. Adımları ayaklarımın önünü buldu ve hiç konuşmadı. Belki konuşmasına ihtiyacım vardı, birinin bir şeyler söylemesine ihtiyacım vardı ama yapmadı. Elleri ilk önce ceketine gitti, ben onu izlerken ceketini çıkarttı. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Sahi orada ne görüyordu? Bir harabe mi? Oysa ben onun gözlerinden hiçbir şey göremiyordum. Görecek halde de değildim. Ceketini omuzlarımın üstüne attı ve düğmelerini ilikledi. Ben hala donuk gözlerle onu izliyordum. Gözlerini ilk önce ellerime düşürdü ve kaşları daha da çatılabilirmiş gibi çatıldı. Bir bacağını öne atıp yavaşça eğildi. Hala temkinliydi, sahi o kadar ürkek mi görünüyordum? Ayakkabılarımı elimden alırken gözlerimin içine baktı. İzin ister gibi ya da 'sana zarar vermeyeceğim sadece yardım ediyorum' der gibi. Ellerimin içinden ayakkabıları aldı ve hemen arkasındaki Met'e doğru uzattı. Met'in yanımızda olduğunu fark etmemiştim bile. Ne ara gelmişti veya ben hangi ara bu hale gelmiştim. Bomboştu içim. Sanki önümde tiyatro oynuyordu ve hareketlenen karakteri izleyen biriydim ben sadece. O kadar temkinli ve yavaş hareket ediyordu ki kalbim burkuldu. Ne haldeydim acaba? Ya da acıdıkları için mi böyle davranıyorlardı?

DERİNLİK KORKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin