Beklenmeyen Misafir (gxg)

By PipiliHatun

503K 36.8K 16.2K

TAMAMLANDI "Ailemize yeni biri katılıyor." diyen manevi amcama baktım. Yine mi evleniyor yaşlı bunak diye düş... More

KARAKTERLER
1
2
3
4
5
6
8
9
10
11 (Yalı'dan)
12
13
14 (Yalı'dan)
15 (Yalı'dan)
16
17
18
19 (g)
20
21
22
23
24
25
26 (Yalı'dan)
27
28
29 (Yalı'dan)
30 (Yalı'dan)
DUYURU
31
32 (Yalı'dan)
33
34
35 (Yalı'dan)
36
37
38 (3)
39
40
41
42
43 (Yalı'dan)
44
45 (Parti)
46
47 (Yalı'dan)
48
49
50
51
52 (Yalı'dan)
53
54 (Yalı'dan)
55
56
57 (Yalı'dan)
58
59
60
61
62
63 (Yalı'dan)
64
65
66 Yalı'dan
67
68
69 (Yalı'dan)
70 FİNAL

7

8.7K 646 293
By PipiliHatun

*İyi okumalar 🖤

Yerimde rahatsızca kıpırdanıp, gözlerimi araladım. Gözüm duvarda ki saate kaydı. 4 olmuştu. Ardından uyuya kalmış Yalı'ya. İnsan patronunun karşısında uyur muydu? O uyuyordu. Benden sonra sızmış olmalıydı. İş bitimine 1 saat vardı. Onu da götüreceğim için beklemeye karar verdim. Çekmeceyi açıp, Seher'in getirdiği dosyayı kontrol ettim.

Meral Ender, eski bir fotoğrafı vardı. Biraz inceledim. Fotoğrafta oldukça gençti. Bunakla takıldığı zamanlardan olmalıydı. Güzel bir kadındı ama cansız gözüküyordu. Ardından Seher'in verdiğinde gördüğüm bebekli fotoğrafı vardı. Fotoğrafları es geçip arka sayfaya baktım.

Seher, güzel bir dosya hazırlamıştı. Kadının 10 sene öncesine kadar ne yaptığıyla ilgili bir sürü bilgi vardı ama sonraki 10 yıl kayıptı. Fahişe olarak çalıştığı sıralarda çocuğunu bir yetimhaneye bıraktığı yazıyordu. Ama 2 sene sonra geri almıştı.

'Umut Yetimhanesi.'

Kızının ismi yazmıyordu. Bu yüzden o sıralarda yetimhaneden ayrılan çocuklara bakabilirdim. Bu beni uğraştıracaktı. Kızıyla ilgili bilgiyi topuz denilen o pezevengten alabilirdim. Çünkü 10 sene öncesine kadar onunla çalışmaya devam etmişti. Sonradan da çalışmaya devam etmiş olabilirdi. Yani kız 15 yaşına kadar o ortamda büyümüş olabilirdi. 5 sene önce kadının öldüğünü biliyordum. Çünkü bunak ilk defa o zaman, yıllardır aradığı kadının izine rastlamıştı; cesedine. O zaman bir kızı olduğunu nasıl gözden kaçırdığını bilmiyordum. Ve eski adamının neden bunu yeni itiraf ettiğini de bilmiyordum. Yıllar sonra 'sizin aslında bir kızınız olmuştu, sakladığım için üzgünüm' vicdanı yüzündense yazıktı. Çünkü canına mal olmuştu.

Kıpırdanmayla dosyadan kafamı kaldırdım. Yalı esneyip, doğrulmuştu. Gerilirken, sonunda nerde olduğunu fark etmiş gibi gözlerini açtı. Ardından bana döndü.

"Ah, şey pardon. Ben bekliyordum ama uyuya kalmışım."

Büyük bir utançla söyledi.

"Sorun değil. Bize sert bi kahve getir."

Yerinden kalkarken, hızla kapıya yöneldi. Kafamı iki yana sallayıp tekrar kağıtlara döndüm.

Topuz, o adamı konuşturmam gerekiyordu. Kıza ne olduğunu biliyor olmalıydı. Ama aklıma gelen şey hoş değildi. 15 yaşında bir fahişenin kızı, annesi öldükten sonra pezevengin elinde kalırsa sonunu tahmin edebiliyordum. Öyle bir şey olduysa Aslan Kelam o camiadan kimseyi sağ bırakmazdı.

Saat 4.30 olmuştu. Yalı içeri girip, masama kahveyi koyunca yüzüne baktım.

"Kendine getirmedin mi?"

"Gerek yok."

Omuz silkip, filtre kahveyi tek dikişte içtim. Ardından ayağa kalktım.

"Yukarıya çıkıp, mekanı kontrol edeceğim. Sen de hazırlan 5 de gideriz."

Ben ilerlerken arkamdan bardağı alıp gelmeye başladı.

"Tamam. Emre'ye haber vermem lazım."

Ona kısa bir bakış attım. Ardından ana mekana çıktık. Canlı müzik bitmişti ve otomatiğe dönmüştük. Pubda dans eden insanlar azalmış, artık herkes birini kalıp çıkmaya bakıyordu. Emre'nin yanına giden kızdan gözlerimi ayırıp loca tarafına baktım. Tanıdık bir sima yoktu.

"Burak olay oldu mu?"

Garson çocuğu durdurup sorduğumda kafasını iki yana salladı.

"Sakin bir gündü."

"Tamam çocuklara söyleyin, bugün erken kapatıyoruz. Müşterilere de haber verin 50 geçe kimse kalmasın."

Burak kafasını sallayıp sahneye çıktı. Dediğimi söylediğinde, müşterilerden isyan eden olmadı. Zaten kalan az kişi de gitmeyi bekliyordu. Olay olmadığı için, kenarda çıkış saatinin gelmesini bekledim. 10 dakika hızlı geçmişti. Mekan boşalmış, çalışanlarda çıkmaya hazırlanmıştı.

"Patron paydos veriyoruz."

"Tamamdır."

Emre bardan çıkıp, önlüğünü kenara koyduktan sonra yanıma geldi. Bir şey diyeek gibiydi. Ona baktığımda boğazını temizledi.

"Patron, Yalı'ya ev konusunda yardımcı olmuşsun. Senin evinde kalacakmış."

Tek kaşımı kaldırıp "Evet, sorun mu var?" dedim.

Hemen "Yok." deyip elini ensesine götürdü.

"Aslında çok iyi oldu ama endişelenmeli miyim?"

Dediği şeyi anlarken kahkaha attım. Kimse kalmadığı için herkes bana dönmüştü. Onlara 'onunuze dönün' anlamında işaret yapıp, Emre'ye baktım.

"Sevgilini eve atacağım diye mi endiseleniyorsun Emre?"

Kızarırken kafasını iki yana salladı. İnkarı bırakmalıydı çünkü dediği sadece buna çıkıyordu.

"Yalı duygusal biridir sadece o yüzden siz de şeysiniz."

Devam edemediğinde kaşlarımı çattım. Yalı'nın duygusal olmasının durumla bir alakası yoktu.

"Emre rahat ol, sevgiline yavşadığım yok. Yani sevgilinse."

Hızla gözlerini kaçırınca göz devirdim. Zaten sevgili olmak için fazla rahattı. Üstelik daha çok bir arkadaşını düşünüyor, kolluyor gibiydi. Yalı'nın dil sürçmelerinden şüphelenmiştim zaten.

"Niye yalan söyledin?"

Utançtan bir şey diyemiyordu. Giyinip yanımıza gelen Yalı da onun bu haline bakıp kaşlarını çattı.

"Ne oldu Emre?"

Onu cevap vermeden kurtardım.

"Niye sevgili rolü çaktığınızı anlatıyordu."

Yalı'nın gözleri irileşti. Ardından Emre'ye bakıp bana döndü.

"Biz yalan söylemek istemedik. Sadece, Emre bu şekilde beni işe almanın daha kolay olduğunu söyledi."

Ve kovacağımı öğrenince de bunu öne sürmüştü. Bununla sorunum yoktu. Hatta sevgili olmamaları hoşuma gitmişti. Çünkü bu bal kızla uğraşmak istiyordum.

Emre "patron gerçekten üzgünüm. Yalı'nın çok ihtiyacı olduğu için, biliyorsun beni şimdiye kadar işle ilgili hiç sorun çıkarmadım." deyip kendini açıklamaya çalıştı.

İç çekip, ayağa kalktım.

"Tamam Emre. Bir daha beni kandırmaya çalışırsan seni kapının önüne koyar ve başka bir kapı olmamasını sağlarım. Anladın mı?"

Kafasını salladı. Yalı da normalde cazgır olmasına rağmen bu sefer kendini haksız görüyor olmalıydı ki susmuştu.

"Gidelim." dediğimde benimle birlikte yürümeye başladı. Arabaya bindiğimde yanıma oturdu. Eve gidene kadar yolun sessizce geçeceğini düşünmüştüm. Tabi onun konuşması bu düşüncemi değiştirdi.

"Düşündüğüm kadar sert bir patron değilsiniz." dedi.

Tek kaşımı kaldırıp, ona yandan bir bakış attım.

"Öyle mi? Tam tersini söylerler hep."

"Emre ve bana büyük bir tepki vermediniz. Üstelik şu an bana yardımcı oluyorsunuz."

Gözüne girmiştim demek ki. Bu düşünceyle sırıttım. Ona neden yardımcı olduğumu bilmiyordum. Bu teklifi neden yaptığımı da bilmiyordum. Açıkçası, kimse umrumda değildi. Yardımsever bir karakterim de yoktu.

"Teşekkür etmek istiyorsan bana her gün kahvaltı hazırlayabilirsin." dedim.

"Gevrek yemekten midem kurudu."

Gülüşünü duyduğumda, yine ona baktım. Kafasını cama çevirmişti.

"İstekleriniz küçük. Bunu yapabilirim."

"Kahvaltımı İtalyan usulü yaparım. El açması olmalı, en az 3 çeşit."

İsteklerim hiç bir zaman küçük olmazdı. Bana döndüğünü hissettim.

"Şaka herhalde bu?"

"Hayır. Yumuşak patronun için bunu yapamayacak mısın?"

Alayla ona baktım. Tabi sonradan bakışlarımı yine yola çevirdim.

"Ben hamur açamam." dedi.

Ev kızı havası vardı aslında bunda. Demek ki yanlış hissetmişim.

"Öğrenirsin."

"Siz ciddidiniz."

Kahkaha attım.

"Evet."

Ciddi falan değildim kahvaltıları da hep atlardım ama onu uğraştırmak istemiştim. Derin bir nefes aldığını duydum.

"Yemek konusunda hiç becerim yoktur. Elim lezzetsiz benim."

"Tamam yapmak istemiyorsan bahane söylemene gerek yok."

Bedenini biraz daha bana döndürdü. Çatık kaşlarını gördüm.

"Bahane değil. İnanmıyorsan bugün senin için poğaça yapmayı denerim."

Sizden sene geçtiğimizde bunu fark etmediğine emindim. Bence kendini 'siz' demek için zorluyordu zaten. Bunu çaktırmamak için söylemedim.

"Anlaştık."

Arabayı park ettiğimde cama dönüp etrafa baktı. Anahtarı çıkardığımda, arabadan indim. O da ardımdan indi. Apartmana yürürken etrafı incelemeye son verdi.

"Kapının şifresi 326892" dedim.

Telefonuna yazdığını gördüm. Ardından birlikte asansöre ilerledik. 12.kata basıp, beklemeye başladım. Kapı açılınca önden çıktım. En sonda ki daireye ilerleyip, cebimden anahtarı çıkardım.

"Sana yedek anahtar veririm." deyip kapıyı açtım.

En son geleli 2-3 ay olduğum ev, son bıraktığım gibi beni karşıladı. Çekilip, önden onun geçmesini bekledim. Ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Bende girip, kapıyı kapattım. Salona doğru ilerledi.

"Hiç eşyanız yok."

Size çabuk dönmüştük. Ellerimi cebime sokup bende ilerledim. Salon bomboştu.

"Burayı kullanmıyorum. Odamda yatak var sadece."

Kafasını salladı. İnceleyecek bir şey bulamamış gibi bana döndü.

"Burası 1+1 mi?"

Kafamı salladım. Dudaklarını ısırıp tekrar etrafa baktı.

"Salonda yatarım öyleyse."

Kendi kendine mırıldanınca güldüm.

"Odamda yatabilirsin. Eve pek sık gelmiyorum dedim. Ben salonda yatarım."

Hızla bana dönerken "Olur mu öyle şey?" dedi.

"Olmaz diyorsan birlikte yatalım?"

Hafifçe kızardı. Ardından göz devirip "Ben salonda yatarım. Diğer türlü garip olurdu." dedi.

Cidden buraya uğramayı düşünmüyordum. Gerçi bu eve şimdiye kadar boş hissettirdiği için gelmiyordum. Onunla birlikte dolu olacaktı.

"Yalı çok ısrarcı biri değilim. Odayı sen alırsın, istediğin gibi dizersin."

Bir şey diyecek gibi olunca kaşlarımı kaldırdım.

"Rahatsız yerlerde yatmaya alışığım. Rahatı sevmiyorum hatta o yüzden uzatma."

Ağzını kapatırken kafasını salladı.

"Değişiksiniz." dedi.

Sonradan kapalı olan odama ilerledi. Kapıyı açtıktan sonra şaşkınca bana baktı.

"Burası dağınık biraz."

Sesi konuşmakta zorlanıyor gibi çıkınca odaya ilerledim. Ardından yerdeki yorganı ve yatağın demirine bağlı 2 kelepçeyi gördüm. Gözüm belden bağlamalı penise kayarken kapıyı kapattım. Yalı ben hariç her yere bakıyordu.

"Dağınığım demiştim. Neyse bugünlük seni Emre'ye bırakayım. Eşyalarını da toplar yarın gelirsin."

Kafasını salladı. Gözleri tekrar kapalı odaya kayarken gözlerini çevirip, çıkışa ilerledi. Tekrar ayakkabılarımızı giyip çıktık. Ona evi göstermek için getirmiştim zaten.

Arabaya bindiğimizde bu sefer sessiz bir yolculuk geçti. Sadece adresi söylerken konuşmuştu. Ardından dediği yere geldim. Eski bir gecekondu mahallesiydi.

İnecek sanarken "Yanlış anlamazsanız bir şey sormak istiyorum." dedi.

Ona 'ne?' dercesine baktım.

"Hiç homofobiye maruz kalmadınız mı?"

Dudağımın kenarı kıvrıldı. Eşcinsel olduğumu gizlemediğimi anlamış olmalıydı. Sadece Burcu'dan değil, benim genel olarak hayatım rahattı.

"Kaldım ama halletmek kolay oldu."

"Para her şeyi çözüyor olmalı." diye mırıldandı.

Dudaklarımı yalayıp "Öyle." dedim.

İnmesini bekliyordum ama durmaya devam etmişti. Tekrar bana baktığında, derin bir nefes aldı.

"Ciddi ilişki arayışınız da yok sanırım."

Kafamı iki yana salladım.

"Takılmak iyi."

"İyi günler."

Yalı'nın böyle sorular sorması garibime gitmişti. Ondan bunu beklemiyordum.
Kapıdan çıktığında, eve girene kadar orda bekledim. Ardından tekrar kendi evime sürdüm. Biraz ortalığı toparlayacaktım.

Continue Reading

You'll Also Like

174K 8.5K 78
🔞 Argo ve cinsellik içerir. BxB, GxG "Bana şuan dur demezsen birazdan kendimi tutamayabilirim." Deniz ne kadar hızlı gittiklerini haykırmak istese...
225K 12.9K 60
Gece yürüyen cinsellikti, kadınlar hayatının pek çok noktasındaydı. Aden ise ona vurgun üvey kardeşiydi. !Dikkat! Değişen başrol uyarısı.
835K 35K 38
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
847K 54.5K 78
TAMAMLANDI 'Garip' insanlardan oluşan bir sınıfa düşen Tanem ve onu, o sınıfa düşüren Masal'ın hikayesi.