7

8.6K 640 290
                                    

*İyi okumalar 🖤

Yerimde rahatsızca kıpırdanıp, gözlerimi araladım. Gözüm duvarda ki saate kaydı. 4 olmuştu. Ardından uyuya kalmış Yalı'ya. İnsan patronunun karşısında uyur muydu? O uyuyordu. Benden sonra sızmış olmalıydı. İş bitimine 1 saat vardı. Onu da götüreceğim için beklemeye karar verdim. Çekmeceyi açıp, Seher'in getirdiği dosyayı kontrol ettim.

Meral Ender, eski bir fotoğrafı vardı. Biraz inceledim. Fotoğrafta oldukça gençti. Bunakla takıldığı zamanlardan olmalıydı. Güzel bir kadındı ama cansız gözüküyordu. Ardından Seher'in verdiğinde gördüğüm bebekli fotoğrafı vardı. Fotoğrafları es geçip arka sayfaya baktım.

Seher, güzel bir dosya hazırlamıştı. Kadının 10 sene öncesine kadar ne yaptığıyla ilgili bir sürü bilgi vardı ama sonraki 10 yıl kayıptı. Fahişe olarak çalıştığı sıralarda çocuğunu bir yetimhaneye bıraktığı yazıyordu. Ama 2 sene sonra geri almıştı.

'Umut Yetimhanesi.'

Kızının ismi yazmıyordu. Bu yüzden o sıralarda yetimhaneden ayrılan çocuklara bakabilirdim. Bu beni uğraştıracaktı. Kızıyla ilgili bilgiyi topuz denilen o pezevengten alabilirdim. Çünkü 10 sene öncesine kadar onunla çalışmaya devam etmişti. Sonradan da çalışmaya devam etmiş olabilirdi. Yani kız 15 yaşına kadar o ortamda büyümüş olabilirdi. 5 sene önce kadının öldüğünü biliyordum. Çünkü bunak ilk defa o zaman, yıllardır aradığı kadının izine rastlamıştı; cesedine. O zaman bir kızı olduğunu nasıl gözden kaçırdığını bilmiyordum. Ve eski adamının neden bunu yeni itiraf ettiğini de bilmiyordum. Yıllar sonra 'sizin aslında bir kızınız olmuştu, sakladığım için üzgünüm' vicdanı yüzündense yazıktı. Çünkü canına mal olmuştu.

Kıpırdanmayla dosyadan kafamı kaldırdım. Yalı esneyip, doğrulmuştu. Gerilirken, sonunda nerde olduğunu fark etmiş gibi gözlerini açtı. Ardından bana döndü.

"Ah, şey pardon. Ben bekliyordum ama uyuya kalmışım."

Büyük bir utançla söyledi.

"Sorun değil. Bize sert bi kahve getir."

Yerinden kalkarken, hızla kapıya yöneldi. Kafamı iki yana sallayıp tekrar kağıtlara döndüm.

Topuz, o adamı konuşturmam gerekiyordu. Kıza ne olduğunu biliyor olmalıydı. Ama aklıma gelen şey hoş değildi. 15 yaşında bir fahişenin kızı, annesi öldükten sonra pezevengin elinde kalırsa sonunu tahmin edebiliyordum. Öyle bir şey olduysa Aslan Kelam o camiadan kimseyi sağ bırakmazdı.

Saat 4.30 olmuştu. Yalı içeri girip, masama kahveyi koyunca yüzüne baktım.

"Kendine getirmedin mi?"

"Gerek yok."

Omuz silkip, filtre kahveyi tek dikişte içtim. Ardından ayağa kalktım.

"Yukarıya çıkıp, mekanı kontrol edeceğim. Sen de hazırlan 5 de gideriz."

Ben ilerlerken arkamdan bardağı alıp gelmeye başladı.

"Tamam. Emre'ye haber vermem lazım."

Ona kısa bir bakış attım. Ardından ana mekana çıktık. Canlı müzik bitmişti ve otomatiğe dönmüştük. Pubda dans eden insanlar azalmış, artık herkes birini kalıp çıkmaya bakıyordu. Emre'nin yanına giden kızdan gözlerimi ayırıp loca tarafına baktım. Tanıdık bir sima yoktu.

"Burak olay oldu mu?"

Garson çocuğu durdurup sorduğumda kafasını iki yana salladı.

"Sakin bir gündü."

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin