32 (Yalı'dan)

6.4K 556 667
                                    

*Bölüm Yalı'dan, iyi okumalar 🖤

Yemek beklediğimden daha eğlenceli geçiyordu. Burcu'nun öfkeyle bakan suratı baklava şerbetiyle kaplandıktan sonra eğlencem başlamış ve Yankı denilen çocuğun ikinci paketi getirip düzgünce açmasıyla devam etmişti. Yemeğe Aslı ve Burcu'suz devam etmiş olmak da eğlencemin sürmesinin nedenlerindendi. Onlar gittikten sonra masada bana kötü şekilde bakan iki kişi kalmıştı. Biri Ramiz denilen kuduz köpeğe benzeyen adam, diğeri de İlhan denen soğuk adamdı. Beni tanımadıklarını düşünürsek problemleri İlay'la olmalıydı. Sevecen bir aile beklemesem bile, düşman bir aile de beklemiyordum.

İlay'ın amcası tatlıdan birkaç lokma alıp, arkasına yaslandıktan sonra "Karışık bir yemek oldu." demişti.

Anıl "Kardeşim her zamanki gibi sakar." dediğinde, tek kaşımı kaldırdım.

Nedense bana daha çok bilerek yapmış gibi gelmişti. Yani baklava kutusunun alttan yırtılması için,içinin şerbetle dolu olması gerekirdi. Baklavalar o şekilde satılmazdı. Üstelik dökülsün diye resmen Aslı'nın başında baklavayı sallamaya devam etmişti. Ailedeki kimse kimseyi sevmiyor gibiydi. Aralarındaki meseleyi hiç merak etmiyordum. Tek tahminim, Aslı'nın sonradan geldiği için dışlandığı olabilirdi. Burcu ile samimiyetini gördüğüm için ona samimiyet besleyemiyordum.

Masanın üstündekiler alınıp, önümüzdeki masa temizlenirken, Aslan Bey "Bahçede devam edelim." dedi.

Yerinden doğrulurken, elini kalbine bastırmıştı. Zorlandığı belliydi ama kimse kalkıp ona destek olmak için bir harekette bulunmadi. Bu yüzden ben kalkıp, yanına gittim.

"Size yardım edeyim."

Koluna girecekken, sertçe kolunu çekmişti. Gözleri birden öfkeyle dolduğunda neyi yanlış yaptığımı sorguladım.

"Yardıma ihtiyacım yok çocuk."

Bir şey dememe izin vermeden, bahçeye ilerledi. Gözlerim İlay'a kaydı.

Şaşkınca "Bu neydi şimdi?" dedim.

İlay "Eski toprak" demekle yetindi.

Yankı gelip kolunu omzuma sarınca, İlay'ın kaşları çatılmıştı.

Yankı samimi bir sesle "Aslanlar kimseden yardım almadan yaşar." demişti.

Yani egoist bir adam olduğu konusunda haklıydım. Sarışın, hokka burunlu çocuğa bakarken gülümsedim. Baklava olayından sonra ona kanım kaynamıştı.

"Yalnız yaşar, yalnız ölür gibi bir şey mi bu?"

Yankı "Kesinlikle." deyip kolunu biraz daha bana doladı.

Temas etmekten çekinmiyordu. Gözlerim tekrar İlay'a kaydı. Gözlerindeki gördüğum kızgın ifadeyi kıskançlığa yormak istedim.

Anıl "Amcamı bekletmeyelim." dediğinde,Yankı kolunu benden çekti.

Herkes bahçeye çıkarken ben,İlay,Yavuz ve Ugur denilen çocuk kalmıştık. Onların ilişkilerinin daha samimi olduğunu tek bakışta söyleyebilirdim.

İlay bana kısaca baktıktan sonra, Yavuz'a "Hallettin mi?" dedi.

"Hiç arkadaşı yok gibi duruyor."

Uğur "Neyden bahsediyorsunuz?" derken, benim de ondan farkım yoktu.

İlay "emin misin?" dediğinde, Yavuz başını salladı.

Önemli bir şey olsa benim yanımda konuşmazdı. Önemsiz bir şey de bu kadar gizemli hissettirmezdi. Bu iki birbiriyle çatışan düşüncemle onlara merakla bakıyordum.

Beklenmeyen Misafir (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin