DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yay...

By ElifKaplan3

563K 48.2K 4.7K

Hazinedarların küçük kardeşi Nehir, abisinin gölgesi altında kalmaktan dolayı oldukça şikayetçiydi. Abisi her... More

Tanıtım ve Giriş
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
56
57
58
59
60
61
62
DERİNLİKTE SAKLI ÇIKTI
63
64
65
66-FİNAL

55

5.3K 620 181
By ElifKaplan3


Eve geldiğinde Nehir kendini daha iyi hissediyordu. Timuçin'le vakit geçirmek ona çok iyi gelmişti. Birlikte yemek yemek konuşmak hatta anlattıklarına kahkahalarla gülmek onu bir nevi tazelemişti. Bahçeden geçip kapıyı açtığında içeriye girdi ama onu bir sürpriz bekliyordu. Derya abisini bir haftadır görmüyordu. Yürürken gözler yavaş yavaş Nehir'i buldu. Nehir hiçbir şey demeden merdivenlere yöneldi. Bir nebze yerine gelen moralini konuşarak bozmak istemiyordu.

Derya kardeşine bir an baktı ve hemen bakışlarını çekti. Sözlerini hazmetmek çok zor olmuştu onun için. O nefreti duymak kardeşi için olan umutlarını da yerle bir etmişti. Artık Derya anlamıştı; kardeşi onu asla onun sevdiği gibi sevmeyecekti. Bu gerçeği kabullenmek canını çok yakmıştı. Elinde her şeyin kanıtı vardı. Şu an bile bulduklarını Nehir'e verebilirdi ama içinde kendini koruyan bir parça ona engel oluyordu. Nehir kendi hatasını kendi bulmalıydı. Şunu kabul edebilirdi Nehir iftirayı ilk duyduğunda çok kızmış ve üzülmüş olabilirdi ama abisinin ona böyle bir şey yapmayacağını bilmeliydi. Çünkü Derya Nehir'i hiç düşünmese bile kendi itibarı da bu olaydan dolayı çevrelerinde zedelenecekti ki; böyle bir şey yapsa bile bu asla Şahika gibi güvenilmez biri olmazdı. Hatta çevresinde güvenebileceği o şekilde bir dostu bile yoktu ve Nehir de bunu iyi biliyordu. Ona kendi eliyle ceza verirdi başkalarının eliyle değil.

Düşündükçe kalbi acıyordu. Kardeşine verdiği tüm emekler sanki ona aptal olduğunu söylüyordu. Hayır, Derya o emeklerden asla pişman değildi. Bir abinin yapması gereken şey buydu. Ona en iyi imkânları sunmuş ve başarılı olmasına vesile olmuştu. Her ne kadar Nehir onu zorladığını, fazla çalıştırdığını söylese de gerçek buydu. Ki Nehir bir kere bile ona teşekkür etmemişti. Derya'nın tek ve en büyük pişmanlığı onu şımarık yetiştirmeleriydi babası ile. Nehir için bir şeyler elde etmek kolaydı. Belki de Nehir'i en çok kızdıran detay ödülü alamaması ve bunun suçunu da abisi olarak onda bulmasıydı.

Ona ne kadar kırgın olsa da onu o kadar üzgün görmek istemiyordu. Olacak olanın yaklaşmakta olduğunu sezebiliyordu. Nehir için yıkım olurdu bu olay, Derya kardeşini çok iyi tanıyordu ve geleceği ilk kişi de kendisi olacaktı, bundan emindi ama içinde onu affedecek bir güç bulabilir miydi bilmiyordu. Nehir her ne kadar onu sevmese de her zaman Derya'dan teselli almıştı bu zamana kadar. Derya böyle bir şeye gerek kalmamasını umdu ve kucağında uyuyan kızının başına bir öpücük bıraktı.

***

"Nehir valla ben senin yerinde olsam çatlardım kızım ya. Bak cidden çok sabırlısın." Kafede Pınar ile kahve içerken Eren ve Gülçin'i bekliyorlardı. Eren tekrar konuşmak istediğini söylemişti Nehir'e.

"Eren de beni bu yönde sıkıştırıyor artık. O da söylemiyor ama artık bana anlatması gerektiğini savunuyor. Ona soğuk yap bile dedi yani. Timuçin'in ona nasıl güvendiğini onu ne kadar çok sevdiğini biliyorum. Bir bildiği vardır herhalde diye düşünüyorum."

"Bence de artık anlatmalı. Kendin dedin hocası bile evlenmesi yönünde nasihat veriyormuş. İlişkiniz artık ciddi. Eğer onunla ömrünü geçirmek istiyorsan aranızda gizli bir şeyler olmamalı."

"İşte ben de bana güvenmediğinden korkuyorum. Ona da söyledim ama böyle bir şey yok diyor.

"Bunu kanıtlamalı sana." Nehir Pınar'ı başıyla onaylarken karşıdan gelen çifte gülümseyerek baktı. El ele tutuşmuşlar ve bir şeye gülüyorlardı. Ellerinde de alışveriş torbaları vardı. O detayı gördüğünde yüzündeki gülümseme dondu. Aklına Timuçin'in hediyesini reddediş biçimi geldi. Her ne kadar o gün olanları sindirse de onu değersiz hissettiren o cümleyi unutamıyordu. Ben bu pahalı saati takınca ne değişecek? Belki Nehir asla onunla böyle bir gün geçiremeyecekti. Nehir'in böyle yetiştirilmiş olduğunu anlayamayacaktı.

Masaya ulaştıklarında Nehir kendine bir çeki düzen vermek için bardağından bir yudum su içti. Kafasında oluşan kötü resmi bir an önce düşünmeyi bırakmalıydı.

"Çok bekletmedik umarım?" dedi Gülçin gülümseyerek.

"Yok hayır. Sizi arkadaşım Pınar ile tanıştırayım." Birbirleriyle selamlaştıktan sonra Eren gözlerini Nehir'e çevirdi.

"Onu ikna edebildin mi?"

"Hayır ve bunu yapmaya çalıştığımda ters tepeceğinden çok korkuyorum."

"Bunu düşünürsen baştan kaybedersin Nehir. Çünkü onun istediği o ortam asla oluşmayacak ve seni de korkutarak ikna etmeye devam edecek. Üstüne gitmelisin. Sinirlenecektir, kızacaktır ama nihayetinde seni kaybetmek istemediğini biliyorum."

"Ben..."

"Tereddüde düşme, ben çocukluğumdan beri onunla arkadaşım her şeyini biliyorum. Onu senden daha iyi tanıyorum. Bana güvenmelisin. Ayrıca... Eğer sana anlatmak yerine başka bir şey yaparsa düşündüğün gibi, o zaman birlikte olmanız da hayır getirmez. Bu mesele sürekli önünüze çıkar. İlişkinizin en önemli sınavı bu olacak." Nehir duydukları karşısında dehşete düşse de onun doğru söylediğini biliyordu.

"Öyle bir ihtimal de var diyorsun yani."

"Evet var ama seni ne kadar sevdiğini bildiğim için düşük bir ihtimal olduğunu düşünüyorum." Nehir'in kafası allak bullak olmuştu. Ne düşüneceğini bilmiyordu. Eren haklı olsa da o küçük ihtimalin varlığı Nehir'i çok rahatsız ediyordu.

"Neden bu kadar çekiniyor peki?" deyip Pınar araya girdi.

"O kararı almak onun için çok zor oldu. Çok acı çekti. Anlattığı takdirde o günlere tekrar döneceğini her şeyin mahvolacağını düşünüyor. Özellikle Nehir'in ona iyi gözle bakmayacağını gerçekmiş gibi kabul ediyor."

"Bence bana hiç güvenmiyor," dedi Nehir boş bulunarak. Çünkü gerçekten algılayamıyordu.

"Sana anlattı bana niye anlatmadı diye düşünüyorsun ama Nehir onun yanında sadece ben vardım. Yani anlatsam mı anlatmasam mı diye düşünecek bir durumda değildi. Olayın verdiği kafasının içindeki kaosu anlatamam ama Nehir şunu iyi bilmelisin çok zor günler yaşadı. O günlerin geri gelmeyeceğini ancak sana anlatırsa kendine bunu kanıtlamış olacak."

"Peki... Deneyeceğim," dedi Nehir umutsuzca çünkü işe yarayacağını düşünmüyordu. O gün gördüğü tavır bunun bir kanıtı gibi olmuştu.

***

Nehir'in aklı allak bullaktı. Bir yanı bu olayın sonu felaketle sonuçlanacak diyordu. Telefonda dahi o soğuk ve öfkeli tutumunu hissetmişti. Yüzyüze olduğu takdirde ne olur hayal edemiyordu. O kadar düşünceliydi ki Pınar'ın tüm gösterdiği kıyafetleri beğenmiş gibi yapıyordu.

"Sen bunu asla beğenmezsin ki! O adam senin aklını çok kötü karıştırdı."

"Dediklerinde haklı çünkü. Of ne yapacağımı bilmiyorum. Sanki her şey daha da kötüye gidecekmiş gibi geliyor. Ailem ile aram berbat eğer Timuçin ile de kötüleşirse ne yaparım bilmiyorum."

"Kötüleşmeyecek ayrıca birazdan abin olayı da çözüme kavuşturacağız."

"Kızı nasıl ikna ettin? "

"Biliyorsun arkadaşım için parayı sakınmam. Ayrıca Şahika'nın yanında yıllarca çalışmış ondan bıkmış biri. İntikam da almak istiyor." Nehir oturduğu yerden doğruldu ve ayağa kalktı. Elbisenin kumaşında elini gezdirdi dalgınca.

"Haklısın ben bu elbiseyi beğenmem," dedi zorla gülümsemeye çalışarak. Pınar elbiseyi askıya astı ve bir başkasını göstermek için hareket ederken telefonu çaldı.

"Tam da konuştuğumuz kişi." dedikten sonra telefonunu açtı ve birkaç cümle daha konuştuktan sonra telefonunu Nehir'e verdi. İkisi yanyana otururken Pınar da başını kadının ne dediğini duymak için eğmişti.

"Tüm bunları abiniz yapmadı hatta onunla ilgili sadece tek bir şey duydum. Şahika Hanım aranızın iyi olmadığını biliyordu. 'Bunu kullanmak gerek' dediğini kendi ağzından duydum çünkü abiniz olmadığı zaman sizin başarısız olacağınızı düşünüyordu. Zaten sizi kıskandığı bir gerçek bunu tüm şirket bilir. Ben ayrılmadan bir ay önce siz aradığınızda ben de Şahika Hanım'ın yanındaydım. Telefonu kapattıktan sonra size çok güzel bir ders vereceğini söylüyordu heyecanla. Çünkü onun başarılı olmasının önündeki engel sizmişsiniz. Sizin ne kadar şanslı ne kadar çok imkâna sahip olduğunuzu ama burada hepsinden de mahrum kalacağınızı söyledi. Tüm kadın çalışanları sizin hakkınızda doldurdu. Size cehennem gibi bir iş hayatı yaşatacağını söylüyordu. Şirketteki yeni sekreterinden duyduğum kadarıyla dedikoduyu da o yaymış. Ödül almanıza abinizin engel olduğunu falan söylemiş sanırım. Bunu da kasten yapmış. Ben de zaten Şahika Hanım'ın hırsının altında sürekli eziliyordum. Çok kötü koşullarda çalıştığım için istifa ettim. Benim bildiklerim bunlar, umarım yardım edebilmişimdir."

"Teşekkür ederim." derken sesi titriyordu Nehir'in. Gözünden akan yaşlara engel olamadı. Gerçekten de abisi suçsuzdu ve buna inanamıyordu. O kadar inanmıştı ki abisinin bunu yaptığına... Ona söylediği tüm o kötü cümleler kafasında yankılanıyordu şimdi. Neden abisi o gün kendini savunmamıştı! Ben yapmadım deseydi Nehir'in içindeki o umut büyüyecek ve öfkesinin önüne geçecekti. O sözlerin hiçbirini söylemeyecekti. Demek ki dışarıdan görünen buydu. O, abisi olmadan bir iş dünyasında savunmasızdı. Şu an kendisi bile bunun doğru olduğunu kabul etmişti. Abisinin değil ama Şahika'nın tuzağına çok güzel düşmüştü.

"Nehir, sakin olmaya çalış." Pınar elinden telefonunu aldı ama onun yıkılışını kendi gözleriyle görmüştü. Ne diyeceğini, arkadaşını nasıl teselli edeceğini bilmiyordu.

"Ben gerçekten suçlu olduğuna inanmıştım. O kendini bana karşı savunmadı bile, resmen kabul eder bir tavır takındı."

"Biliyorsun abin seni çok sever bence ona ne düşündüysen anlatıp olaya senin açından bakmasını sağlamalısın. Abin seni anlayacaktır. Çünkü Nehir sen onunla mizaç olarak benziyorsun." Nehir ellerini yüzüne kapadı. Tam bir hayal kırıklığıydı.

"Dün evdeydi yüzüme bile bakmadı. Çok utanıyorum..." Çalışanlar onlara bakarken burada böyle görülmek Nehir'in umurunda değildi. Ona getirilen suyu içti ve biraz toparlanmak adına yüzünü sildi çantasından bir peçete çıkararak.

"Buradan gidelim," dedi Pınar'a bakarak. Eve gitmek ve düşünmek istiyordu. Hatasını telafi etmesi gerekiyordu ama abisinin yüzüne nasıl bakacağını bilmiyordu.

***

Kendini hiç bu kadar yenilmiş ve suçlu hissetmemişti. Abisinin karşısına geçip ona haksızlık ettiğini nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Abisi ona bir karşılık verseydi bütün bunlar olmayacaktı. Nehir de ahmak gibi oradaki insanlardan nefret etmesine rağmen söyledikleri yalana inanmıştı. Tuzağa kendisi düşmüştü. Tüm ailesinin başından beri Derya abisine güvenmeleri, Deniz abisinin bile konuşmasını, telkin vermesini hatırladı. Her zaman daha çok sevdiğini söylediği Deniz abisinin tavrı bile böyle olmuştu.

Arabasından inip bahçeye geçti ve kapıya vardığında o anahtarını çıkarmadan kapı açıldı ve Deniz abisinin evden çıkmakta olduğunu gördü. Şu an o kadar çok avutulmak istiyordu ki, hemen abisine sarıldı.

"Öğrendin değil mi?" dedi Deniz tahmin ederek.

"Evet," diye fısıldadı Nehir, Deniz abisi sırtını rahatlatmak için okşarken. Bir müddet öyle kaldıktan sonra Nehir geri çekildi. Deniz kız kardeşinin gözünden düşen yaşları sildi.

"Hata yapabilirsin ki abim seni maddi olarak cezalandırmaya çalıştığında çok ileriye gitti. Bunu da yapmış olmasını düşünmek çok doğal ama bilirsin ki yaptıysa suçunu itiraf eder."

"Ben ona sordum gerçekten sordum. Bana sadece 'nereden duydun' dedi kabul eder gibi."

"Zamanı geri alamayız ama inan bana abim gerçekten bazen zalim olsa da çoğunlukla merhametlidir. Ona her şeyi anlatmalısın. Çok kırıldığını biliyorum ama seni affedeceğini de biliyorum."

"Böyle bir şey söyledi mi?"

"Hayır, söylemesine gerek yok. O sana hiçbir zaman kıyamaz. Kendini topla ve onu ara. Sonra yüz yüze de görüşürsünüz."

"Teşekkür ederim." Nehir tekrar sarıldı abisine ve sonra vedalaştıktan sonra içeriye girdi. Şimdi içi biraz daha rahattı. Hatta annesi ile konuşmak istiyordu.

Öncelikle herkese merhaba,
Bir önceki bölüm yorum sayısından dolayı baya bir hayalkırıklığına uğradım.

Bölüm aralarını bu kadar açmamın nedeni de bu aslında. Çünkü sizler sadece okuyup geçince bir şey demeyince motivasyonum inanılmaz bozuluyor.

Bölüm kısaydı ondan yazmıyoruz falan filan gibi yorumlara anlam veremiyorum.
Her bölüm başı merhaba yazıyorum mesela kaç kişi bu selama cevap yazıyor bilmiyorum.

Ben sizin isteklerinizi hep dikkate alıyorum ama maalesef benim isteklerimi neredeyse birkaç kişi dışı kimse görmüyor.

Bu beni çok üzüyor. Kitabı bu halde bırakıp bir daha yazmamayı bile düşündüğüm oldu. Ruh halimi siz düşünün.

Umarım beğenmişsinizdir.
Lütfen yorum yapın. Yoksa benim burada yazmamın hiçbir kıymeti olmaz.
Görüşmek üzere
XOXO
Elif

Continue Reading

You'll Also Like

73.6K 5K 19
Yol boyunca ne hissedeceğimi ne düşüneceğimi bilememiştim. Her defasında belki bu sefer başkadır umuduyla hareket ediyor kendimi kandırmaktan ileriye...
4.2M 267K 45
Aylardır izlediği yayıncıya olan hislerinin arttığını düşünen İzem, artık onun dikkatini çekmek ister. Dağhan'a ilk mesajı değildi ama bu sefer onun...
4K 1.4K 6
Wattpad'da ilk İsmişah adlı kitaptır ve ilk karakterdir Hikaye açıklamasını okuduğunuzda kafanızda bir şeyler kuracaksınız ama içine girdiğinizde çok...
44.2K 5.6K 31
Yıllardan 2008, Mayıs ayının sonu Fethiye'de Sımsıcak bir yaz gelmek üzere! Merih ve Venüs ikiz kardeşler, doğma büyüme Fethiyeliler. Büyüdükleri yer...