26

6.7K 690 39
                                    

Merhabalar :)

Kısa bir bölüm ama eğer eski hızıma geçebilirsem şu bir iki hafta her gün bölüm atmayı planlıyorum. 

Sınır olarak 250 oy ve 60 yorum bekliyorum sizden. Bu sefer yeni bölüm için değil de kurgunun biraz daha büyümesini istediğim için :)

Keyifli okumalar <3

XOXO

ELİF

instagram: elifkaplan3watty

"Duydun beni Timuçin! Sen bir utanç kaynağısın." Paraşüthanede abisinin yüzüne bakamıyordu. Yere çökmüş sadece bitmesini bekliyordu. Çünkü abisi haklıydı o ailesi için büyük bir utanç kaynağıydı. Ondan beklenen buradan birinci olarak çıkmasıydı. Brövesini göğsüne takacak abisinin izinden gidecek, iyi bir akrobasi pilotu olacaktı.

"Biliyorum, özür dilerim... Özür dilerim..." Bütün bu olanlarla baş etmesi onu boğuyordu artık. Çıkmalıydı tüm bu baskıdan kurtulmalıydı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

"Bu kadar üzgünken neden gereğini yapmıyorsun. Neden kaçmak istiyorsun?" Abisi eğildi ve yüzüne bakmasını sağladı eli ile çenesini kaldırarak.

"Babam..." dedi bir umutla çünkü buna benzer bir dururumu o da yaşamıştı.

"Babam senin gibi kaçmadı. Kendini sakın onunla kıyaslamaya kalkma."

"Komutanım lütfen gideyim," dedi abisine yalvarır bir tonda. Bu halini görseler neler diyebileceklerini tahmin bile edemiyordu. Durum buydu abisinin karşısında kendisini aciz bir çocuk gibi hissediyordu.

"Hiçbir yere gitmeyeceksin. Görevini yerine getireceksin." Timuçin'i omuzlarından tuttu ve kaldırdı.

"Bu utancı kendin sileceksin. Yeniden eskiye döneceksin." Kaskını uzattı ve üzerinde yazan alıntıyı işaret etti. Bir Türk Oğlu Türk Olan Böyle Olur Nam Salar...

"Hadi göreyim seni." Abisi yüzünü ellerinin arasına aldı ve gözlerinin içine baktı. Timuçin oradaki cesareti görüyordu. Biliyordu ki o da en az abisi kadar yetenekliydi. Sadece altı üstü bir uçuşa çıkacaktı. Onun için çocuk oyuncağıydı bu. Başını salladı ve abisinin elindeki kaskı aldı. Bu utancı silebilecek olan birisi varsa o da kendisiydi.

Abisi omzuna yavaşça vurdu cesaretlendirmek istercesine. Timuçin olduğu yerde durdu ve derin bir nefes aldı. Uçuş planını kontrol etti ve kendisine verilen çalışmaya göz attı.

Kararlı bir şekilde yürümeye başladı ve kapıdan dışarıya çıktığı an yine o kafasındaki korkunç uğultuyu duymaya başladı. Bacakları titremeye göğsü sıkışmaya başladı. Buna rağmen düşünmemeye çalıştı ve yürümeye devam etti. Artık görüşü de etkilenmeye başlamıştı. Gözlerinin önünde birçok siyah nokta belirmeye başlamıştı. Artık nefes alamadığını hissediyordu. Kaskı elinden düştü ve yere yığılmamak için ellerini dizlerine dayadı. Nefes alamıyordu ve bu utancın içinden çıkamayacaktı.

Nefes nefese uyandı. O kadar gerçekçiydi ki nefesi halen normal değildi. Elini alnına götürdü teri silmek için. Faydası yoktu çünkü tüm vücudu sırılsıklam olmuştu terden dolayı. Başucunda duran cam şişeden su içti kendini sakinleştirmek adına. Saate baktı ve her zamanki gibi dörde yirmi vardı. Bu saat hiçbir zaman şaşmazdı. Her kâbusundan bu saatte uyanırdı.

Onu şu an rahatlatabilecek en iyi şey ılık bir duştu. Ayrıca savunma mekanizması için yeni bir gücü vardı; Nehir...

Bu kâbusun neden olduğunu da iyi biliyordu. Çünkü mutluydu ve en çok atakların mutlu olduğu zamanlarda geldiğinin bilincindeydi. O evreyi kapatmış olduğunu ve doğru seçimi de yapmış olduğuna inanıyordu.

DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yayımda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin