V A R İ S

By holytomriddle

273K 17K 15.9K

... Nefes alabilmek için hızlı hızlı soluyordum. Başım dönüyor, kalbim hızlı hızlı atıyordu ama nabzımın atış... More

K A R A K T E R L E R
İ N T E R A K T İ F K İ T A P
Y E N İ B İ R B A Ş L A N G I Ç
Y E N İ B İ N A
G E C E
S A R I L M A
E S R A R E N G İ Z F A L
R I D D L E ' I N S I R R I
Y A S A K B U L U Ş M A
H I M H I M L A R
O R T A K
B E K L E N M E Y E N İ L T İ F A T
K O R U M A
H O R T K U L U K
K I Ş I N B A Ş L A N G I C I
N O E L H E D İ Y E S İ
Y Ü Z L E Ş M E
Q U I D D I T C H S E Ç M E S İ
F E L I X F E L I C I S
S I R L A R O D A S I
S A L D I R I
D Ü Ş Ü N S E L İ | R I D D L E ' I N G E Ç M İ Ş İ
G E Ç M İ Ş D O Ğ U M G Ü N Ü D A N S I
A M O R T E N T I A
K A B U S L A R V E S Ö Z
S O N S U Z L U Ğ U N B A Ş L A N G I C I
T O M ' U N G Ü N L Ü Ğ Ü
T E K L İ F
A Ç I K L A M A
K I Ş I N G E L İ Ş İ
AY IŞIĞI
SON VE BAŞLANGIÇ
KAR TOPU
Ö P Ü C Ü K
İ T A A T
S L U G K U L Ü B Ü
A C I
D O Ğ U M G Ü N Ü
Y A N L I Ş A N L A Ş I L M A
T E H D İ T
ÜÇ BÜYÜCÜ TURNUVASI
D Ö R T Ş A M P İ Y O N

Y E N İ K U R A L L A R

4.8K 397 254
By holytomriddle


Merhabaaa, ben geldim!! Ben sizi çok özledim, siz de umarım beni özlemişsinizdir. Wattpad'e haftalardır giremiyorum, ders çalışmaktan kafamı kaldırdığımda da birazcık sosyalleşmeye çalışıyorum. Ama size bu arada bir bölüm yazdım, çünkü burayı asla bırakmak istemediğimi ve bırakmayacağımı da biliyorsunuz. Biliyorum bölüm çok uzun olmadı, bu kadar süre ara verdikten sonra daha iyisini hakediyordunuz cidden kusura bakmayın, ama söz veriyorum daha güzellerini yazacağım, sizi çok seviyorum iyi ki varsınızzz ♥️ Yorum yapanınız, mesaj atanınız olduysa görmedim çok özür dilerim, buradaki yorumlara bakarım ve yanıt veririm ama, o yüzden buraya yazabilirsiniz. O zamaaannn, size iyi okumalar! 🙏🏽

            *************************

  İksir dersinden sonraki derslerde kafamı kurcalayan tek şey Tom'un davranışlarıydı. Son dersimiz olan Bitkibilim sınıfına giderken neredeyse ruh gibiydim. Seraya vardığımda en geç benim geldiğimi fark edince özür diledim ve hemen Jane'nin yanına geçtim. Gözlerim öğrenci kalabalığını tarasa da Tom'u göremedim. Bu olmayan moralimi daha da eksilere çekti ve can sıkıntısıyla Profesör'ü dinlemeye başladım.

"Bugün tekrar Adamotları yapacağız..."

Sınıftan oflamalar gelse de benim ilgimi çekmişti çünkü bir şeyi müfredat dışında tekrar yapıyorsak ona ihtiyacımız var demekti. Bu da demek oluyordu ki saldırıların artmasından korkuluyordu.

Birkaç öğrenci aralarında fısıldaştı. Artık neredeyse herkes saldırıyı biliyor ve Sırlar Odası'yla bağdaştırıyordu.

"Sızlanmayı bırakın! Müdürden gelen özel talep üzerine bunu yapıyoruz"

"Şimdi de Müdür Dippet kendine özel adamotu bahçesi yapmak için mi çalıştırıyor bizi?" dedi Slytherin'li bir çocuk ve bütün sınıf kahkahalarla gülerken Profesör sinirle susmamızı bekledi.

"Bu kadar yeter! Slytherin'den 10 puan düşüyorum. Hadi, herkes kulaklığını taksın ve adamotu ekmeye başlasın!"

Adamotlarıyla geçen 1 saatlik mücadele sonunda bitti ve Jane ile Slytherin ortak salonuna doğru yol aldık.

"Saldırı olmuş.. Myrtle kayıp. Ama onu hastane kanadında gören biri olmuş. Kaskatıymış!" Birden şaşkınlıkla ağzını kapattı.

"Evet, duydum.."

"Sen hastane kanadındaydın, görmedin mi?"

"Hayır.. Benim olduğum zamanda yoktu sanırım.."

"Galiba Sırlar Odası efsanesi, efsane değil.. Çok korkunç!"

Cevap vermedim ve sonunda Slytherin ortak salonuna vardık. Ortak salona girdiğimde kendimi koltuğa atıp gözlerimi kapasam da omzumdaki dürtmeyle koltuktan fırlamam bir oldu.

"Bu kadar korkacağını bilmiyordum.. Sonuçta sen canavarlarla mücadele ediyorsun.." Tom'du ve şu an eğlendiği her halinden belliydi.

"Aman ne komik.. Çok yorgunum, biraz dinleneyim demiştim ama mümkün değil tabii.."

"Hadi kalk, sonra dinlenirsin. Müdür Dippet'le konuşacaktık gezi için, unuttun mu?"

Kafama o sırada dank eden bu konuşma olayı omuzlarımı düşürdü ve mecburen Tom'la birlikte ortak salondan çıktım.

"Bitkibilim'e niye gelmedin?"

"Gelmem mi lazımdı?" Tom muzip bir biçimde sordu.

"Tabii ki gelmen lazımdı! Tom, kafana göre devamsızlık yapamazsın"

"Kafama göre yaptığımı kim söyledi?"

"Sebebi neydi o zaman?"

Tom duraksadı. Şimdi yüzü adamakıllı gergin duruyordu.

"Seni ilgilendirseydi bilirdin. Demek ki ilgilendirmiyor"

Tom böyleydi. Demin çok iyi davranırken hemen sonra birden sizi aşağılayabiliyor, bağırabiliyordu ama buna alışmıştım o yüzden çok da umursamıyordum.

Müdür Dippet'in odasının önüne geldiğimizde Tom şifreyi söyledi ve odasına girdik.

Oda o kadar karmaşıktı ki başımı ağrıtmıştı. Her yerde eski müdürlerin tablosu asılıydı ve hepsi de hareket ediyordu. Bu da başımın dönmesine sebebiyet veriyordu. O sırada tökezledim, Tom beni tuttu.

"Sen iyi misin?"

"Evet.. Yani sanırım"

"Galiba gerçekten de dinlenmen gerekiyor.. Dönüşte hastane kanadına uğrarız."

"Hayır, uğramayalım"

"Neden ki? Hastasın işte"

"Değilim Tom! Ve hastane kanadına uğramayacağım."

"Uğrayacağız. Konuyu burada kapatıyorum"

Tom o kadar kesin bir şekilde söylemişti ki ısrar etsem bir yarar sağlamayacağını biliyordum. O yüzden sustum ve kollarımı birbirine kavuşturdum. Bir süre sessiz kaldık.

"Müdür Dippet sanırım yok.." Bu rahatsız edici sessizliği Tom bozdu.

"Evet, bunu ben de anlayabilmiştim aslında"

Tom göz bayılttı. "Madem sen de anlamıştın neden söyleyen ben oldum?"

Bu sefer göz bayıltan ben oldum ve sessizce oturmaya devam ettim. Beş dakika beklediysek de Müdür Dippet'e ait bir iz yoktu.

"En iyisi gidelim. Belki hastane kanadına uğrayıp buraya dönmemiz daha iyi olur."

Kafa salladım. Ayağa kalktığımda yine yalpaladım. Tom beni tuttu ve omzuma kolunu attı.

"Böyle yürüsek daha iyi, diğer türlü düşebilirsin"

Kafamı salladım ve gülümsedim "Teşekkür ederim.."

"Bir şey değil."

O karmaşık odadan çıktığımızda biraz daha iyi olsam da Tom haklıydı. Hastane kanadına gitmem şarttı.

"O kadar az yersen olacağı bu" Tom sinirli bir şekilde söyledi.

"Ne?"

"Hiçbir şey yediğin yok. Tabii ki hasta olursun"

Kafamı salladım. Aynısını Jane de sürekli söylüyordu.

Hastane kanadına yaklaştığımızda kulağımıza gürültüler gelmeye başladı. Telaşlı ayak sesleri, fısıldaşmalar.. Aynı o geceki gibiydi.. Saldırı gecesi gibi...

Tom ani bir hareketle sahanlığın oradaki kolona ikimizi de sakladı ve sesleri dinlemeye başladı.

"Yine saldırı olmuş olamaz, değil mi?" Endişeli bir şekilde sordum.

"Allison, sana birkaç gün önce, yani sen bayılmadan önce ne dediğimi hatırlıyor musun?"

Düşündüm, ama aklımda hiçbir şey yoktu. Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Basilisk yok. Kayıp. Odada bulamadım. Aynı şekilde okulda da aradım. Bunu sana söyledim ama sen bayılınca o yüzden bayıldın sanıp üstüne gitmedim"

Kafamı salladım. Başım daha da şiddetle dönmeye başlamıştı.

"Yani.. Saldırı her an olabilir" Korkuyla söyledim.

"Evet. Muhtemelen olmuş da.."

Sesler daha da yakınımıza gelince ikimiz de sustuk ve dikkatle sesleri dinlemeye başladık. Madam Pomfrey, Dumbledore ve Dippet konuşuyordu.

"Yine saldırı olmuş. Taşlaşmış."

"Anlamıyorum, bu nasıl olabilir.."

"Nasıl olduğu çok açık değil mi, Armando?"

"Saçmalık! Sırlar Odası saçmalığına inanmamı beklemiyorsun değil mi, Albus?"

"Efendim, korkarım ki bu bir efsaneden çok daha fazlası.." Madam Pomfrey Dumbledore'yi desteklemek için araya girdi.

"Siz de şu saçma birinci sınıf efsanelerine inandınız, öyle mi?"

"Armando, daha iyi bir sebebin var mı peki?"

Bir süre sessizlik oldu. Daha sonra Armando Dippet hastane kanadından uzaklaşan sesiyle anlaşılmayan bir şey söyledi. Adamotu kelimesini duyduğuma emindim. Herhalde adamotlarının hızla yetiştirilmesi gibi bir emir vermişti.

"Madam Pomfrey, onlarla özel olarak ilgilen.."

"Canavar efsanelerde bahsedildiği gibiyse, neden hiçbir öğrenci ölmedi?"

"Bilmiyorum.. Ama araştırıyorum, merak etme." Dumbledore'nin uzaklaşan ayak sesleriyle Tom da hastane kanadına doğru hareketlendi.

"Albus, eğer Sırlar Odası gerçekten açıldıysa.."

"Evet, korkarım Hogwarts'ı kapatmak zorunda kalabiliriz.."

".. Öğrencilere yeni kurallar getireceğiz. Ama böyle devam ederse, bakanlık her an müdahale edebilir..."

Tom birden durdu ve pek de sessiz olmayan bir şekilde sırtını duvara yasladı. Suratında anlam veremediğim bir ifade vardı.

"Gel, istersen ortak salona dönelim.."

Tom cevap vermedi.

"Tom, beni duydun mu?"

"Biraz burada durabilir miyiz? Sonra gideriz"

Kafamı salladım. Ben de yanına oturdum.

"Başka gidecek bir yerim yok.."

Cevap vermedim.

"Buranın kapatılmaması lazım.. Kendi kuyumu kendim kazdım!"

Sinirle ayağa fırladı.

"Ben bir aptalım!"

"Hayır Tom, kendine haksızlık etme!"

"Evet öyleyim, ben olacakları bile bile bu işe giriştim. Bir de seni alet ettim."

"Ben kendim alet oldum. Sen bir şey yapmadın. Ve senin hiçbir suçun yok, kendini suçlama. Senin böyle olmamasını istediğini biliyorum."

"Böyle olmamasını istememe rağmen neden açtım peki, böyle olacağını bile bile?" Duraksadı.

"Myrtle filan umrumda değil.. Ama sana bir şey olursa.."

Tom'a döndüm, gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı.

"Yani demek istediğim şey.. Sen de aynı benim gibi kendi kuyunu kazmış olursun, bunu istemem.."

Kafamı salladım. Başka türlüsünü bir anlığına düşünmem bile saçmalıktı zaten.

"Merak etme. Bir şey olmayacak."

Kolunu destek verircesine sıvazladım. Tom birden gözlerime odaklandı. Gözlerimi kaçıramıyordum çünkü resmen kitlenmişti.

"Allison, iyi ki..."

Cümlenin devamını duyamadım çünkü okulu inanılmaz bir yüksek bir ses sardı.

"Dikkat dikkat! Bütün öğrenciler, öğretmenler ve hademelerin dikkatine.. Yeni kurallar bugünden itibaren geçerlidir. Her öğrenci ders ve yemek saatleri haricinde ortak salonlarından çıkmayacaktır. Eğer bir yere gitmeleri gerekirse bir öğretmen bilgisi ve eşliği dahilinde gidebileceklerdir. Hogsmeade gezileri süresiz olarak iptal edilmiştir. Kurallara uyulması güvenlik açısından kesinlik arz etmektedir. Kurallara uymayan öğrenciler, okuldan derhal uzaklaştırılacaktır.."

Olay gittikçe ciddileşmişti. Fakat içimdeki ses bu kadar kurala ve kısıtlamaya rağmen bir şeyin değişmeyeceğini söylüyordu ve içimdeki sesten nefret ediyordum.

"Hadi, gel, ortak salona gidelim. Bir de okuldan atılmana filan sebebiyet vermeyeyim."

Ortak salona doğru sessizce yürümeye başladık.

"Tom, Allison!"

Dumbledore'nin bize seslenmesine döndük.

"Gelin buraya.. Müdür Dippet sizinle konuşacakmış ama konuşamamış sanırım. Bir işi çıktı."

"Acil bir şey değildi Profesör." Tom son derece kibar bir şekilde söyledi.

"Ama sizinle konuşmam gereken bir şey var.. Ve bu acil.."

Dumbledore ciddi bir şekilde kafasını salladı.

"Ne istersen.."

"Saldırıları biliyorum.. Yani herkes biliyor.. Profesör Hogwarts'ı kapatmayacaklar değil mi?"

"Tom, bunu söylemek için çok erken.."

"Profesör, şu an buranın güvenliği olmadığı çok açık"

"Tom, saldırılar devam ederse, korkarım Hogwarts'ı kapatmak zorunda kalırız."

"Ama, peki eğer yapan kişi bulunursa.."

"Tom, telaşlanmaya gerek yok.. Bu saatte tek başınıza burada dolaşmayın, yeni kuralları duydunuz. Doğruca ortak salona gidin. Endişeye gerek yok."

"Profesör, gidecek başka yerim yok. Hogwarts benim evim. O yetimhaneye dönemem. Başka yerim de yok"

"Bunları düşünme Tom. Her şey düzelecek, merak etme.."

Dumbledore ıslık çalarak uzaklaşırken Tom yüzü asık bir şekilde bakakaldı. Ben de onun hareketlenmesini bekledim.

"Ne yapacağımı bilmiyorum Allison.."

"Yapacak bir şey bulunur... Hem buranın kapatılacağı ne malum"

"Dumbledore'nin dediklerini sen de duydun"

"Evet, duydum.. Ama hala kesin değil, bir olasılık sadece.."

Tom bir süre sessiz kaldı, sonra merdivene oturdu. Yanındaki boşluğa eliyle vurarak bana da oturmamı işaret etti.

"Madem okula yeni kurallar geldi.. Biz de kendimize yeni kurallar getirelim"

Anlamamıştım. "Nasıl yani?"

"Mesela, artık birbirimize yalan söylemek yok."

"Ben sana yalan söylemiyorum Tom"

"Öyle bir şey demedim zaten. Yeni kurallar getiriyorum. Bölmeden dinlersen sevinirim."

Sinirle kafamı salladım "Tamam, dinliyorum.."

"Yalan söylemek yok, birbirimizden bir şey gizlemek yok.."

"Bunu en çok sen yapıyorsun!"

"Tamam, bu kuralı senin mızmızlanmana son vermek için getirdim zaten."

Göz bayılttım.

"Ve ne olursa olsun birbirimize güveneceğiz.. Kim ne derse desin, ne olursa olsun. Anlaştık mı?"

"Anlaştık."

"Allison, bana güveniyor musun? Gerçekten. Yalan söylemek yok. Bu kuralımızı unutmadan yanıt ver.." Bu cümleyi, gerçekten de çok önemli bir soru soruyormuş gibi sordu. Sanki ona güvenmem onun için çok önemliydi.

"Evet, güveniyorum. Gerçekten." Gülümseyerek cevap verdim. Oldukça içten söylemiştim çünkü içimde Tom'a karşı istemsiz bir güven vardı.

"Tamam.. Güven ve yalan kurallarımız sağlandığına göre geriye birbirimizden bir şey saklamama kuralı kaldı.." Bana ciddi bir şekilde döndü.

"Allison, sana bir şey söylemek üzereydim ya hani yarım kalmıştı."

Birden hastane kanadının orada 'iyi ki' ile başlayan, ama yarım kalan cümlesi aklıma geldi. Kalbim heyecanla atmaya başladı. Ellerimin terlediğini hissediyordum.

Tom boğazını temizledi ve yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.

"Allison.. İyi ki varsın, sen bana güvenen ve bana iyi gelen tek kişisin.."

"Hani birbirimize yalan söylemeyecektik?" Gülümsedim.

"Hani bana güveniyordun? Ben bu cümleyi hiçbir kuralı yıkmadan kurdum.. Söylediklerimde dürüsttüm"

Tom, sanki bana küsmüş gibi kollarını birbirine bağladı ve benden uzak bir tarafa bakmaya başladı. Bu haline gülümsemeden edemedim.

"Peki o zaman.. Sen de iyi ki varsın.."

Continue Reading

You'll Also Like

153K 17.2K 38
jeon jungkook en yakın arkadaşının amcasına aşık olmuştu.
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 213K 33
okumayın for vanilla baby
90.3K 5.7K 34
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
30K 1.8K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...